Erdoğan’dan Pink Floyd’un solistine bin selam

İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudiler soykırımdan geçirilirken...

Haberin Devamı

Seslerini çıkarmayanlar, gözlerini kapatanlar, kulaklarını tıkayanlar, yıllar sonra çok ama çok utandılar, utandırıldılar. En başta kendi torunları, kendi çocukları kendilerine hep şunları sordular: “Neden sustunuz? Neden görmezden geldiniz? Neden duymadınız? Neden? Neden? Neden?”

*

40 yıl sonra Gazze’de yaşanan soykırım hatırlanınca...

Erdoğan’dan Pink Floyd’un solistine bin selam

Bugünün susanları, bugünün görmeyenleri, bugünün duymayanları da aynı böyle utanacaklar, utandırılacaklar.

*

İletişim Başkanlığı, işte bu temayı işleyen enfes bir video hazırladı.

Prodüksiyonu, anlatımı, tekniği, çerçevesi, canlandırmaları şahaneydi. Çok vurucu, çok etkileyici, çok düşündürücü, çok anlamlı, çok evrensel bir mesajı vardı videonun.

Haberin Devamı

Özellikle Avrupa’nın çok iyi anlayacağı bir mesaj.

*

Videoyu 7 Ekim’in yıldönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan paylaştı.

Türkiye’de büyük yankı uyandırdı bu video. Tabii dünyada da.

*

En anlamlı destekse her zaman bir vicdan anıtı gibi dimdik duran Pink Floyd’un efsane solisti ve baş gitaristi Roger Waters’dan geldi.

Waters, bu videoyu bir mesajla tüm takipçileriyle paylaştı.

*

Arnavutluk / Sırbistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken hem video hem de Roger Waters’ın videoya desteği de gündeme geldi.

Erdoğan, “Gelin, videoyu hep beraber izleyelim” dedi. İzledik.

Bir kez daha etkilendik.

Roger Waters’ın mesajını da dinledik.

Çok mutlu olan Erdoğan, Waters’e bin selam göndermeyi ihmal etmedi.

BU JAPON’A CAN KURBAN

Erdoğan’dan Pink Floyd’un solistine bin selam

Nobel Barış Ödülü bu yıl Japon Nükleer Silahlarla Mücadele Örgütü’ne verildi.

*

Erdoğan’dan Pink Floyd’un solistine bin selam

Örgütün Eş Başkanı Toshiyiku Mimaki, ödülü aldıktan sonra şu açıklamayı yaptı:

*

Haberin Devamı

“(Bu ödül için) Gazze’de çalışan insanların seçileceğini düşünmüştüm. Gazze’de kanlar içindeki çocuklar, anne babaları tarafından taşınıyor. Tıpkı 80 yıl önce Japonya’da olduğu gibi.”

*

İşte budur!

Sen Nobel Barış Ödülü’nü Gazze’den uzaklaştırmak için ta Japonya’ya verirsin ama oradaki vicdanlı Japon, senin bütün oyununu bozarak “Ödülü Gazze almalıydı” deyiverir.

*

İnsanlığın vicdanı olan 81 yaşındaki Japon’a can kurban.

O ve onun gibiler olduğu müddetçe İsrail asla başaramayacak, Gazze asla kaybetmeyecek.

KÖFTECİ YUSUF

Önce şöyle dediler:

*

“Köfteci Yusuf’u ifşa edemediler. Çünkü Köfteci Yusuf’un arkası sağlam. Köfteci Yusuf’u kolluyorlar.”

*

Köfteci Yusuf’la ilgili mahkeme süreci tamamlandı.

Haberin Devamı

Tarım Bakanlığı, sürecin ardından Köfteci Yusuf’u ifşa etti. 

Bu sefer şöyle demeye başladılar:

*

“Güçleri Köfteci Yusuf’a yetti. Köfteci Yusuf, garip bir kuş olduğu için böyle oldu.”

*

İlginç zamanlarda yaşayasın” diye bir Çin bedduası varmış.

Sanırım ülkemiz bu bedduaya maruz kaldı.

İFŞA NOTLARI

- Restoranda yediğim etlere mide bulandırıcı unsurlar katanların ifşa edilmesini sonsuz destekliyorum. Ancak ifşanın yöntemine güven duymam şart.

*

Tarım Bakanlığı, uyguladığı yöntemi bıkmadan usanmadan topluma anlatmalı. En küçük bir kuşkunun doğmasına bile izin vermemeli.

*

- Laboratuvarlarda yapılan ölçümlerin tekniği anlatılmalı. İfşadan önceki mahkeme süreçleri anlatılmalı. Denetimlerin adil ve hakkaniyetli yapıldığı anlatılmalı.

*

Haberin Devamı

- İfşa, çok iddialı bir iletişim biçimidir. Bu kadar iddialı bir iletişim olayında sürecin her aşamasının iletişiminin yönetilmesi gerekir. Tarım Bakanlığı, “İfşa ettim, iş bitti” dememeli. Süreci etkin biçimde yönetmelidir.

*

- Şu üç konuda herkesin emin olması gerekir: BİR: Kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor. İKİ: Kimse iltimas görmüyor. ÜÇ: Kimseye haksızlık yapılmıyor.

*

- Ve tabii işin sürdürülebilir olması şart oğlu şart. Yarın öbür gün vazgeçilecekse... İddialı çıkışlar falan hiç yapılmamalı, işin peşi tez zamanda bırakılmalı.

 Erdoğan’dan Pink Floyd’un solistine bin selam

BEN ERTUĞRUL ÖZKÖK’ÜN YERİNDE OLSAYDIM

Ertuğrul Özkök bir yazı yazmış.

Ekrem İmamoğlu’nun mahkemeden siyasi yasak alması durumunda benim ne yapmam gerektiğini anlatmış.

Haberin Devamı

Ben Ahmet Hakan’ın yerinde olsam Ekrem İmamoğlu için ‘Muhtar bile olamaz’ diye manşet atmaktan kaçınırdım” demeye getirmiş.

*

Madem Ertuğrul Özkök beni kendi yerine koyarak yazmış.

O zaman ben de kendimi onun yerine koyarak yazayım:

*

Ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım, yani dönemin tüm egemen güçlerini arkama alarak medyadaki konumumu Tayyip Erdoğan’ın önünün kesilmesi için harcamış olsaydım ve elde ettiğim zaferin ardından da kaba saba bir alaycılıkla “Muhtar bile olamaz” diye sevinç çığlığı atsaydım öncelikle şu durumda olurdum:

Utanırdım, sıkılırdım, mahcup olurdum

*

Konunun üzerine üzerine gidiyormuş gibi yaparak durumdan sıyrılma çabası içine girmeye asla tenezzül etmezdim.

“Biz o zaman öyle yaptık. Şimdi de bakalım Ahmet Hakan ne yapacak” türü kurnazlıklara hiç gerek duymazdım.

“Yalan mı kardeşim? Verilen karar öyle değil miydi? Muhtar bile olamaz demiyor muydu karar” diyerek ayıbımı hafifletmeye kalkışmazdım.

*

Tabii ki insanız. Tabii ki hepimizin zaafları var.

Bazen gerekçesiz bir özgüvenle kişisel fiyaskolarımızın üstesinden kolayca gelebileceğimizi sanırız. Bazen önümüze müthiş bir fırsat çıktığını sanarak skoru eşitleyebileceğimizi düşünürüz. Bazen fırlamaca çıkışlarla kişisel tarihimizin utanç verici durumlarından şak diye sıyrılabileceğimize inanırız.
Bunları anlayabiliyorum.

*

Ama ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım malum konununun kıyısından, köşesinden bile geçmezdim. En azından bunu yapmayı denerdim yani.

Yazarın Tüm Yazıları