Nerede kalmıştık?

DURUP dururken, ‘Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü?’ misali, Bülent Ecevit neden Vahdettin’in hain olmadığını ileri sürdü?

Yaşın verdiği dalgın boşboğazlık mı yoksa bunun özel bir nedeni mi vardı? Örneğin Vahdettin’in eski itibarını geri verme (Réhabilitation) girişimleri falan?... Her şey ve hepsi olası...

Ancak şu da var: Vahdettin’i hain olarak tanımlayan kişi Bekri Mustafa değil, Gazi Mustafa Kemal Paşa. Sadece, hain sözcüğünün söylendiği Söylev’ebakmak yetmez. Kaynak Yayınları tarafından yayınlanan 15 ciltlik ‘Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni de taramak gerek. Özellikle de 3. ciltin 32, 33, 34, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 45, 46, 47, 48, 55, 75, 76, 80, 82, 89 ve 100. sayfalarını... Mustafa Kemal, verdiğim sayfalarda, birlikte Almanya’ya gittiği Veliaht Vahdettin’i ve Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya gönderildiği zamanın padişahı Vahdettin’i teşrih masasına yatırır.

Eski Panislamist, yeni İslamcı kadronun iddialarına göre, bizzat Vahdettin, ulusal direnmeyi örgütlemesi için Mustafa Kemal Paşa’yı desteklemiş, hatta kendisine epeyce para vermiştir.

Oysa gerçek neden başkadır: İşgalci İngilizin Saray’a ‘Samsun’da Türkler Rumlara baskı yapmaktadır. Bu densiz Türkleri cezalandırınız!’ demesi üzerine Mustafa Kemal Paşa görevlendirilir. Bunu, adını verdiğim kitabın 92. sayfasında M. Kemal Paşa’nın ağzından ve kaleminden öğrenebilirsiniz. Hele 99.sayfa.

ÖNEMLİ KANITLAR!

İşlerine gelmeyen her gerçeği resmi tarih olarak damgalayan İkinci Cumhuriyetçilerin, eski Pantürkistlerin yeni İslamcıların, Birinci Meclis muhaliflerinin torunlarının dediklerine bakılırsa, Vahdettin’e hain denilemez. O namusu mücessem bir vatan kahramanıdır. Olabilir! Bunun kanıtları önemli. Kanıtlar: Bir araştırmacı-yazarın, Mareşal Fevzi Çakmak’ın ağzından, Mustafa Kemal Paşa’nın Vahdettin tarafından görevlendirildiğıni yazması, herhangi bir mülazim evvelin baldızının kaynanasına ölürken verdiği sır (!) gibi tam anlamıyla orta oyunu komiklikleri... İsmet Bozdağ’ın, Cemal Kutay’ın, Vahdettin’in kızının babasını savunması (Yeni Şafak, 2-3 Ağustos 2005)... Bunların hepsi birer dedikodu, boş laf...

Mustafa Kemal, ‘Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahdettin’le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk’ (S. 99) diye yazıyor. Mustafa Kemal ve Vahdettin! Başka tanık yok! Okuyun!

CUMHURİYETLE HESAP

Vahdettin
eğer hain değilse, Mustafa Kemal yalan söylemektedir, yalan yazmaktadır, tarihsel gerçeği bilinçli olarak saptırmaktadır. Bu söylenmek istemektedir. Kimler söylemek istemektedir? Dışarda: 1917 Sovyet Devrimi ve 1919 Anadolu İhtilali ile Anadolu ve Türklere ilişkin bütün hesapları altüst olan emperyalist devletler; içerde: Anadolu İhtilali’nin Cumhuriyet’e dönüşmesine içerleyen Panislamcılar. Bu iki grup bu günlerde ‘Nerede kalmıştık?’ diye sormaktalar. Amaç: Sovyet Devrimi’nin yıkılmasından sonra Anadolu İhtilali ve Cumhuriyet ile hesaplaşmak!
Yazarın Tüm Yazıları