Ne yaptın be Tarkan?

İçim kan ağlayarak da olsa; "Atıl Kurt!" diye haykırarak böğürmek istiyorum; "Atıl Kurt ve şu klibi ye! Parçala! Kemiği bile kalmasın! Bir tek Tarkan kalsın. O kısmını itinayla, incitmeden ayıkla ve düşünce acımasın diye yumuşak bir zemine tükür!"

Tamam, tamamıyla piyasa işidir ve piyasaya uygundur.

Tamam, klip, MTV’de dönen bol cıbıldak kadın dansçının kullanıldığı ıvır kıvır kliplerinin "hoş" bir benzeridir; pek very MTV lezzetindedir.

Tamam, eşek yüküyle para harcanmış, başarı garanti vaat eden, uluslararası piyasada başarısını kanıtlamış ünlü isimlerle çalışılmıştır.

Tamam, şarkının ismini verdiği Bounce single’ı, daha evvelden internete düşmesine, piyasaya sürülene kadar zaten mp3 canavarları tarafından çiğnene çiğnene tüketilmiş olmasına rağmen, yine hasbelkader, fena satmamıştır, hálá da satmaktadır.

Tamam, Tarkan, canımızdır cananımızdır; dokunulmazdır, bir yanıyla hep de dokunulmaz kalacaktır.

İYİ DE...

Tamam yani...

Ama gönül bu; ota da konar buta da ama bu sefer konmayacağı tuttu; havada kanat çırpmayı ya da dala tünemeyi yeğliyor.

Sevmemekten çok öte, hani neredeyse illet olduk Bounce’a ve klibine; zorla mı abi...

Ki bunu, daha önceleri saymadım sayamadım kaç defa, "Tarkan’a laf edilmesin, dünya bir yana Tarkan bir yana" demiş bir fan olarak söylüyorum.

Daha önce Korn’a da klip çekmiş olan Alman yönetmen Martin Weisz tarafından Los Angeles’ta (iç mekán çekimleri LA şehir merkezindeki inşa hálinde bir otelde, dış mekán çekimleri, Melekler Şehri’nin caddelerinde...) çekilen klip, sittin senedir Godot misáli beklenen "İngilizce Tarkan albümü"nün, "Yurtdışında da yırtacam, zaten Türkçe şarkılarla yırtmıştım, şimdi üstüne bir de İngliş yırtacam" çıkışının en güçlü silahı...

Boru değil, 70 kişilik kast, koreografisi kariyer portfolyosunda Michael Jackson gibi isimlerle işbirliği de bulunan Travis’e emanet sekiz kişilik dans grubu, filan falan...

NERDE ÇOKLUK, ORDA BOUNCE

Peki elimizde ne var?

Söz ve müziği Tarkan, Devrim Karaoğlu, Pete "Boxta" Martin, Elijah Welles ve Lionel Birmingham’a ait (Tek bir Sezen Aksu elinden çıkma Şıkıdım, Şımarık, ya da Nazan Öncel imzalı Kuzu Kuzu ya da Yıldız Tilbe eseri -ah o canım- Kış Güneşi’ni yeğlerim. Nerde çokluk, orda Bounce...), Allah Laila’lara bağışlasın, salla yuvarla bir dans parçası... (Come on, c’mon, hopla, zıpla, titre, get up, get down, felan ve feşmekan...)

Yer yer Metin Arolat’ın çektiği Yak Bütün Fotoğrafları’yı da andıran, en klişesinden bir gerdan-kalça kıvırma klibi...

Ve maalesef, meselá Hüp’teki o baktıkça bakılası, taptıkça tapılası duru mu duru, karizmatik mi karizmatik güzelliğini özleten ve ABD’de geçen onca yıla rağmen İngilizce’yi çok kötü telaffuz eden Tarkan...

Single’da zaten bilmem kaç remiks versiyonu var, Allah bilir üzerine üç-beş ayrı versiyon da yapılır. Bounce, en az yaza kadar, Beyoğlu’nun bütün müzik marketlerinden, siyah camlı, Doğan görünümlü Şahin’lerin pencerelerinden filan cıs-tak cıs-tak beynimizi üter.

Görecek günümüz var yani...

KORN MU, PORN MU?

Hayır, başkası yapsa gocunmayacağım, nasılsa alışkınız da bu hunhar darbe gözünün yağını yediğimiz Tarkan’dan gelince, ağır bozuluyorum.

Galatasaray’ın Fener’den altı yemesine benzer bir hissiyat. Bizim takım en fena yerden ağır hezimete uğratılmış gibi hissediyorum. Hatta en beklenmedik yerden de ihanete uğramışız meselá. Atıyorum (!), Canaydın yönetiminden. Takım iflas etmiş, murdar olmuş velhasıl, gerisi fasa fiso... Takım murdar olmuş, taraftar isyanda; nokta...

Tarkan’ın sevgilisi Bilge Öztürk anlatmış. Klibin çekim sürecine ait "şirin" bir anekdot... Efendim, Öztürk, sette birilerine yönetmeni methederken "Korn’a da klip çekti" diye anlatıyormuş da, millet "Korn’a"yı, "porno" anlamış.

Eh yani, ilahi...

Kimi zaman yanlış anlaşılmaların da bir yere kadar "anlaşılır" tarafları olabiliyor.

Bana sorarsanız, klibin, müstehcenlik anlamında, pornoya gönderme yaptığı bile iddia edilebilir.

Yok canım, o kadar da tutucu değiliz. Klipteki dekoltelerden, danslardan filan söz etmiyorum.

Benim dediğim müstehcenlik, az önce yukarıda örnek verdiğimiz 6-0’lık yenilgi gibi bir şey. Yüz kızartmacasına insanı utandırıyor yani. Bakmaya yüreğin elvermiyor.

ÖZHAN CANAYDIN İSTİFA!

Nasıl bağlamalı bu yazıyı?

Tarkan, yurtdışında Türkçe şarkılarıyla yırtsın. Tarkan, muhteşem sesini ve ömre bedel güzelliğini abuk cıstaklara gömmesin. Tarkan, eleştirilere alınmasın, seven gönül acımasız olur, bunların çok, pek çok sevildiği için söylendiğini bilsin. Tarkan, bizi daha fazla üzmesin.

Hazır bir dilekler silsilesine girişmişken, hadi imkánsızı da isteyelim bari: Özhan Canaydın yönetimi istifa etsin. Galatasaray şampiyon olsun. Amin.

Hadi şimdi sessizce dağılalım. Siz de çok zıplamayın, düz durun he mi?
Yazarın Tüm Yazıları