Medya sehpaları çoktan kurdu

ERGENEKON davası iki yerde görülüyor.1- Normal mahkemesinde.

2- Medyada.

Her gün, yakası açılmamış haberler, notlar, el yazmaları, adına belge denilen bilgiler medyada sular seller gibi. O belgeler(!) üzerinden patlatılan yorumların haddi hesabı yok. Geldiğimiz noktada, medyaya göre, durumun tek cümleyle özeti şu:

Birilerinin darbe planı yaptığı buz gibi ortada.

Darbeyle suçlanan kişilerin medyada söz hakkı yok. Kimi içerde, kimi hakkındaki suçlama karşısında medyaya konuşmak istemiyor. Konuşursa, başına daha başka nelerin geleceği belli değil.

Ergenekon’un başından beri, medya mahkeme kuruyor. İktidar yağdanlıkları tuttukları köşelerde ne olacağını önceden haber veriyor. Kim tutuklanacak, dava nasıl devam edecek gibi ayrıntılar. Tutuklama yoksa, piyasaya yeni isimler sürüyorlar.

Burası hukuk devleti. Anayasaya, yasalara, geleneklere göre hukuk devleti. Hukukun her gün çiğnendiği bir hukuk devleti.

BALBAY’IN GÜNLÜKLERİ


Son fırtına Cumhuriyet’ten Mustafa Balbay’a ait olduğu ileri sürülen ve medyada yayınlanan günlükleri.

Varsa, o günlükler dava dosyasında var. Soruşturmayı yürüten savcılarda ve mahkemede var. Belki bir de, emniyette olabilir.

Avukatlarda yok. Çünkü, mahkeme kararı var, "belgeler avukatlara verilmeyecek" diye. O zaman soru şu:

Günlükler medyaya nasıl sızıyor? Sızdıran kim ya da kimler?

Hukukun yerlerde süründüğü bu karmaşada, aklı başında girişimin sahibi Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin. Medyaya nasıl sızdığını tesbit için, müfettişlere görev veriyor.

MEDYA ETİĞİ

Mehmet Ali Şahin’den devamını umuyorum. Sızdıranı bulmasını ve o kişinin cezalandırılmasını bekliyorum. Sıradan vatandaş olarak bekliyorum.

Şu bilinmiyor. Balbay’ın günlükleri iddianamede var mı, yok mu, belli değil. Varsa bile, o günlükler bu suçun kanıtı mı, değil mi, o da belli değil. Bu mahkemede belli olacak.

Buna rağmen, mahkemeyi çoktan kuran medyaya göre, "günlükler ortada, darbe girişimleri de orada anlatılıyor."

Ergenekon’da adı geçen bazı kişiler suç işlemiş olabilir. Ama, onu henüz bilmiyoruz. Çünkü, dava devam ediyor.

Yok canım, neden bilmiyoruz, medya, sehpaları çoktan kuruyor bile.

Merak ediyorum, sehpa kuran o "gazetecilerin" başına benzer bir olay gelse, medya etiği üzerine hangi ahkamı keserler acaba?

80 milyon kişide numara var

SON numaramız, vatandaşlık numaramız.

YSK ilgili yasaya dayanarak, "seçimde oy kullanırken nüfus cüzdanlarında vatandaşlık numarasını" zorunlu kılıyor. Öyle mi olur, yoksa kural ertelenir mi, ayrı. YSK açıklamayı seçime çeyrek kala yapıyor. Tam talihsizlik.

Dün devletin ilgili birimini arıyorum. Verilen bilgi şu:

"Bugüne kadar 80 milyon kişi vatandaşlık numarası aldı."

Nüfusumuz 70 milyon ama toplamda kimlik numarası alan 80 milyon kişi. Almış, aramızdan ayrılmış. Günümüzdeki durum e-devlete hiç yakışmıyor:

"Kaç kişide, hele de kaç seçmende numara var, onu tam bilmiyoruz."

Medyaya yansıyan, 3.5 milyon kişide numara yok, lafı tahminden ibaret.

Seçime on gün kala bu numaradan vazgeçmek gerek.
Yazarın Tüm Yazıları