Mandela’ya saygı

MANDELA bizim için iki açıdan hassasiyet konusudur; biri 1992’de Atatürk Barış Ödülü’nü kabul etmemiş olması, öbürü bazılarının Öcalan’la Mandela arasında benzerlik kurması.

Haberin Devamı

Mandela’yı büyük yapan neydi?
Irkçı Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 1918 yılında yoksul bir köyde doğmuştu. Afrikalı adı “Madiba” idi. Nelson onun sonradan verilmiş ‘Batılı’ ismiydi. Onu politik mücadeleye iten, Siyahlara vatandaşlık hakları tanımayan ırkçı rejim oldu. Hukuk okumuş olması da önemlidir.
Mahatma Gandhi’den daha çok etkilenmişimdir. Gandhi’nin ruhani ya da mistik tarafı da vardır. “Şiddete başvurmama”yı mistik bir itikat ve siyasi bir doktrin olarak benimsemişti.
Mandela’nın şiddetle ilişkili olduğu bir dönem vardır. Fakat sonunda şiddeti reddeden ve bu yolla ülkesinde hak eşitliğini ve birlikte yaşamayı sağlayan büyük bir lider olarak insanlığın saygısını kazandı.

AHENK İÇİNDE YAŞAMAK

Amerikalı Siyah lider Martin Luther King’in ünlü “Bir rüyam var!” hitabesini hatırlatmama gerek var mı? Aynı yıllarda Mandela müebbet hapse mahkûm edildiği duruşmada şöyle konuşmuştu:
“Bütün insanların ahenk içinde yaşadığı, herkesin eşit olduğu, demokratik ve hür bir toplum fikrini savunuyorum. Bu ideal için çalışıyor, onu yaşayabilmeyi umuyorum. Bu uğrunda ölmeye hazır olduğum bir idealdir.”
Mandela’yı büyük yapan, sadece şiddetten uzak durması değildir. Evrensel değerleri, bildiğimiz demokrasiyi, bildiğimiz hukuku ve “ahenk içinde yaşamayı” savunmasıdır.
Irkçı rejim yıkılınca öfkeli Siyahlar Beyazlara saldırdığında buna herkesten önce Mandela karşı çıktı. Beyazlara da “Gitmeyin, size ihtiyacımız var” diye seslendi.

Haberin Devamı

MANDELA OLMAK

Aralarında yıllar boyunca birikmiş kan ve kin olduğu halde, Mandela, Beyazlara Siyahlarla birlikte yaşanabileceğini; Siyahlara ise Beyazlarla birlikte yaşamak gerektiğini anlattı.
Mandela totaliter sistemlere ve metotlara her zaman karşı oldu. “Komünal demokrasi!” gibi totaliter fantezileri aklının kenarından bile geçirmedi. Batılı demokrasiyi ve evrensel hukuku inançla benimsedi. Cinayet timleri kurmadı. İnfazlarla, tehditlerle, canlı bombalarla işi hiç olmadı.
Afrikalı köylü çocuğu Madiba’nın nasıl “Mandela” olduğu bellidir: Şiddeti, silahı, fanatizmi, totaliter sistemleri reddetmesi, bildiğimiz liberal demokrasiyi ve insan haklarını benimsemesi... Çözümü bu şekilde geliştirmesi...
Türkiye’de Öcalan’ın kendisine yeni bir misyon aradığı belli; bu teşvik de edilmeli... Fakat KCK gibi totaliter makineleri devam ettirerek, “komünal demokrasi” gibi totaliter fantezileri sürdürerek ve silahı elde tutarak olmaz bu.

Haberin Devamı

ATATÜRK ÖDÜLÜ

Atatürk Ödülü’nün Mandela’ya teklif edilmesi hataydı. Açıkça askeri rejimin ihdas ettiği bir ödüldü; Türkiye’nin üzerinde de askeri rejimin gölgeleri devam ediyordu. Mandela’nın bu ödülü kabul edeceğini sanmak bile dünyayı tanımayan bir düşünüşün göstergesiydi. Ödülü teklif edenlerin zihniyet dünyasıyla Mandela’nınki çok farklıydı. Nitekim Atatürk Ödülü son olarak Haydar Aliyev’e ve Rauf Denktaş’a verildi...
Her yıl ödül verecek bir devlet adamı aramak hayli yorucu olduğundan, bu sene ağustos ayında tüzük değiştirildi, artık beş yılda bir ödül verilecek.
Bence Atatürk Ödülü, siyasi çağrışımları olduğu sürece umulan düzeye muhatap bulmakta zorlanmaya devam edecektir. Atatürk Ödülü, yakın tarih üzerine uluslararası değerde akademik çalışma yapan tarihçilere verilmelidir. “Siyasi” olmaktan çıkarılıp “akademik” ödül haline getirilmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları