Paylaş
TOGG’un ve diğer yerli üreticilerin ardından bu kadar önemli Çin kökenli şirket fabrika kurmaktadır.
Elektrikli araç şarj istasyonlarında, ünitelerin kurulum yapılabileceği yerlerin sahiplerinin ‘fırsatçı, aşırı talepkâr olması’, enerji altyapısı (trafo kapasitesi) ve enerji hattı (kablo) maliyetlerinin yüksekliği yeteri kadar şarj ağı işletmecisine, yatırımcısına rağmen yaygınlaşmanın hızını kesmektedir.
İstanbul’daki son İspark ihalesindeki ‘kurgu’, ‘kasıt iddiası’ ve ‘tuhaflık’ da ayrı bir risktir.
En fazla 3 yılı bulacak yakın dönemde ülkemizde üretilecek elektrikli otomobiller, fiyatlama olarak da erişilebilir, seçenek zengini hale geldiğinde şarj ağının da aynı oranda hazır olması gereklidir. Yoksa, ağ dışında kişilerin evine yapacağı altyapı yatırımları ile konu kökten çözülmeyecektir.
Şarj ağı ve bu konuyla ilgili mümkün olabilecek çok sayıda şirketin varlığı, gelişmesi Türkiye’de konunun birçok açıdan sağlıklı oluşması için şarttır.
Çeşitli açılardan ele alalım:
1 Enerji dağıtım lisansı da olan şirket gruplarına bağlı şarj ağı işletmecilerine ‘tekel’ oluşturulması büyük sorundur. Bu şirketlerin çoğu yabancıların elindedir. Ve ayrıca suni taleplerle yapacakları trafo yatırımıyla da kamu zararı oluşturabileceklerdir.
2 Tekelleşme oluştuğunda yerli ve yenilenebilir enerji ile ‘ithalatı’ sıfırladık, cari açığı kapattık diye sevinirken, kâr transferi ile milli ekonomiye başka bir zarar doğacaktır.
3 Tüketici az seçenek ile fiyat tercihinde daralacak, hükümet ile elektrikli araç kullanıcısı rekabet yokluğu nedeniyle sıkça karşı karşıya gelecektir.
Gerekçeleri arttırabiliriz.
Türkiye, enerji dönüşümünde milli ekonomi açısından doğacak faydalar için hassastır.
Şarj ünitelerinin internete bağlı, gerekirse güvenlik kamerası ile donatılmış hali de binalarımıza ve caddelerimize yerleştireceklerimizin birer ‘erişilebilir’ aparat olduğunu da unutmamamız gerektirmektedir.
Kimin ne yaptığını devletin eksiksiz bilmesi, önceden onaylaması ve herkesin binalarımızda, caddelerimizde ‘at oynatmaması’ şarttır.
Bugünlerde hükümet gündeminde olan ‘Siber Güvenlik Teşkilatının’ kuruluşu sonrasında ilk el atması gereken bir konu budur.
Enerjide dönüşüm milli geleceğin temellerindendir. Şaibeli kişilerce yönetilen kuruluşlarca yapılan adrese teslim ihalelere teslim edilmemelidir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Yüzyılı turizmde, sağlıkta, savunma sanayiinde küresel iddiası olan, enerjide dönüşümü tamamlamış ve yerli kaynaklardan, kendine yeterli, teknolojide en ileri e-mobilite araçlarını üreten ve küresel pazarlarda rekabet eden bir ülke olmaktır.
Bunların oluşması için İspark yanlışı ve inadı gibi yaklaşımların ilgili Bakanlıklar ve EPDK eliyle düzeltilmesi şarttır.
Bu yanlışlar Türkiye Yüzyılı’na kasıtlı darbedir.
Paylaş