Güncelleme Tarihi:
Doğal tedavi yöntemleriyle modern tıbbın çatışması, sağlığıyla yakından ilgilenen hemen herkesin zaman zaman gündemine gelen bir konudur. Oysa bu iki yöntemin kesiştiği noktaların varlığı ve her ikisinin de artıları ve eksileri olması bir çatışmadan çok bir birliktelikten söz etmemiz gerektiğini gösteriyor.
Bitki kökenli ilaçlar insanoğlunun icat ettiği gerçek anlamdaki ilk ilaçlardır. Sıtma tedavisinde kullanılan Kinin ya da kalp kuvvetlendirici olarak kullanılan Yüksükotu gibi bitkisel kökenli ilaçlar onyıllardır kullanılıyor ve hayat kurtarıyor. Şu an için üretilen modern ilaçların dörtte birinin içerdiği etken madde bitkilerden elde ediliyor. Geriye kalan dörtte üçlük kısım da büyük oranda doğal kaynaklardan elde edilen maddelere dayanıyor. Bu da, bitkilere duyulan ilgide modern tıbbın başı çektiğini açıklıkla gösteriyor.
Bununla birlikte, onaylanmış prospektüslere sahip olmayan çok çeşitli doğal tedavi ürünleri ve bu ürünleri kullanan yöntemler mevcut. Öncelikle yapılması gereken, bu tedavi yöntemlerinden faydalanmak isteyip istemediğinize karar vermek. Ardından asıl önemli konuya, yani bu yöntemlerin sizin sorunlarınıza çare olup olamayacağına geliyorsunuz. Bu konuda elbette ki bir doktora danışmadan karar vermemeli ve herhangi bir tedaviye başlamamalısınız.
Bazı basit sorunlardaysa ciddi anlamda danışmanlığa ihtiyaç duymadan doğal çözümlere başvurulabilir. Örneğin uykusuzluk çeken biri alışkanlık yapabildiği kanıtlanmış olan ve sabah kalktığınızda kendinizi sersemlemiş hissetmenize neden olabilen uyku hapı almak yerine, Kediotu kökü gibi bir bitkiyi deneyebilir. Ya da tırnak mantarı tedavisi için aldığınız hapların karaciğerinize verdiği tahribattan haklı olarak rahatsız iseniz, maliyeti %98 oranında daha ucuz olan, lokal olarak uygulanan ve mantarı aynı sürede tedavi edebilen çay ağacı yağını deneyebilirsiniz.
Ancak basit görünen bu kararları da verirken dikkatli olmak gerekiyor. Unutmayın ki doktorlar sağlığınızla ilgili konularda, doktor olmayanlardan daha çok şey bilirler.