Mahi mahi balığının ülkesinde Dali müzesi

FLORİDA'dan ne beklersiniz?

Kum, deniz, güneş ve mahi mahi balığı mı sadece?

Tampa'nın tam karşısına düşen St. Petersburg'da, ünlü ressam Salvador Dali'nin en önemli yapıtlarını bir araya getiren bir müze olduğunu söylesem bayağı şaşırırsınız değil mi?

Şu meşhur İsodore kasırgasının Meksika Körfezi kıyılarına yaklaştığı gün Washington'dan Tampa'ya vardık.

Gezisinin amacı, hafta başında, Tampa'daki Amerikan Merkezi Komutanlığı’nı ziyaret etmek.

İyi, güzel de hafta sonu nasıl geçecek?

Tampa sokaklarında in, cin top atıyor.

Yürüme mesafesinde, cafe, müze hiç bir şey yok.

Tek çare St.Petersburg'daki Dali Müzesini ziyaret.

Neyse ki, gruptaki gazeteci arkadaşlar arasında birkaç tanesi sanatsever çıktı da bir araba kiralandı ve müzeye gidildi.

Florida'da 1982 yılında açılan müzenin hikayesi ilginç.

Ohio'lu genç bir çiftin Reynolds ve Eleanor Morses'ın 1940 yılında New York'ta Modern Sanat Müzesi'nde bir Dali sergisini gezmeleriyle başlıyor.

Dali ve karısı-ilham perisi Gala, o yıllarda savaşın patlak verdiği Avrupa'dan kaçmış, New York'a yerleşmiştir.

Genç Morses çifti Dali'nin fantastik resimlerine anında tutulur.

Tam 40 yıl boyunca Dali resimleri biriktirir. Koleksiyonları o kadar büyür ki, Morses'ler bir müze arayışına girer.

Florida eyaletinin kendilerine müthiş olanaklar sunması üzerine St. Petersburg'da kurulan Salvador Dali Müzesine kıymetli koleksiyonlarını teslim ederler.

Deniz kıyısındaki Dali Müzesi'nde, ressamın 95 yağlıboya tablosuyla, 100 üzerinde karakalem, suluboya eseri, binden fazla grafiği, yontuları var. Müzeyi ziyaret eden her on kişinin altısı yabancı.

Bizim müzeyi ziyaret ettiğimiz gün, ayrıca Dali'nin 1930'larda yaptığı sürrealist objeler de sergileniyordu. ‘‘İstakozlu Telefon’’, ‘‘Afrodiziyak gece kıyafeti’’ 'Çekmeceli Venüs''ü de görmek mümkün oldu böylece.

Dali'nin beni çok mutlu eden bir ressam olduğunu söyleyemem.

Ama sanatı için beyninin ve ruhunun sınırlarını sonuna kadar zorlayan, ilginç biri olduğu kesin.

Zırvalıklarının, aşırılıklarının nedenlerinden biri de, kendisi doğmadan dokuz ay önce ölen erkek ağabeyiymiş.

Annesinin, ağabeyinin ölümünden sonra avunmak için kendisini doğurduğu fikri Dali'de büyük bir saplantı. İddiaya göre, tuhaf davranışlarını ağabeyinden farklı biri olduğunu kanıtlamak için geliştirmiş.

Ruhunun derinliklerinde esen fırtınalar, gördüğü garip rüyalar, anne, baba takıntıları ünlü ressamı Freud ile tanışmaya kadar götürmüş.

Dali ile Freud'ü birbirine tanıştıran kişi ise yazar Stefan Zweig.

Ressamın esinlendiği, dostluk geliştirdiği, işbirliği yaptığı sanatçılar o kadar çok ki.. Liste İspanyol yazar Frederico Garcia Lorca, yüzünü gözünü boyayan rockçı Alice Cooper'a kadar uzanıyor.

Kendisine deli gözüyle bakanlara şöyle demiş Dali ‘‘Bir deliyle benim aramdaki tek fark benim deli olmadığımdır.’’

Arkeoloji Müzesi'nin heykelleri Tuileries Bahçeleri'nde


MİMAR ve fotograf sanatçısı Ahmet Ertuğ'un kitaplarından iki tanesine Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın kütüphanesinde rastladım. Dışişleri Bakanı'nın Avrupa'dan sorumlu yardımcısı Beth Jones'u beklerken kütüphanedeki kitapları karıştıran Fransız gazeteci arkadaşım ‘‘Bak, Topkapı ile ilgili bir kitap’’ dedi. Topkapı ve raftaki Sultan Giysileri adındaki diğer bir kitap Ahmet Ertuğ'un imzasını taşıyordu. Türkiye'den önemli ziyaretçiler Dışişleri Bakanı'na bu kitapları armağan etmiş olsalar gerek.

Bildiğim kadarıyla Ahmet Ertuğ, son olarak Kariye Cami ile Ayasofya'nın kitaplarını yaptı.

Bugünlerde ise İstanbul Arkeoloji Müzesi'nden derlediği fotoğraf ile mermer heykel replikaları ise bugünlerde Paris'te, Tuileries Bahçeleri'nde sergileniyor. Aynı sergi, 2003 yılının, haziran ayında, Londra'da Kensington Sarayı'nda gezilebilecek.
Yazarın Tüm Yazıları