Kompostoyu tahtına oturtun

Türk yeme içme kültürünün vazgeçilmezidir komposto.

Bugünlerde tahtını kolaya bırakmış olsa da eskiden buzdolabımızda mutlaka bir sürahi dolusu komposto olurdu. Annem hiç ihmal etmezdi komposto yapmayı. Onun buzdolabına koyduğu kompostonun dibinde kalan meyveleri severdim en çok. Şekerli suyla iyice şişmiş olan yumuşacık kayısının o nefis lezzeti...

Osmanlılar’da sofranın vazgeçilmezi olan, daha sonra Ramazan’a has bir içecek haline gelen ve giderek bir aylık saltanatını da yitirmeye başlayan komposto ve hoşaf yalnızca bize has bir içecek değil aslında.

Batılılar da içiyor bu içeceği. Ancak bakalım bizim içtiğimiz şekliyle mi? Bir kere Batılılar şekeri bizim kadar sevmiyor ve bunun sonucu olarak da kompostolarındaki şeker oranı genellikle bizimkinden yarım ölçü az.

Meyve haricinde kullanılan malzemede genel olarak bir tutarlılık söz konusu. Yani Batılıların çoğu bizim gibi şeker ve su kullanıyor ama istisnalar da var. Örneğin Fransızlar, özellikle incir kompostosuna koyacakları suyun yarısı yerine şarap koyuyorlar ve vanilyayı da koku vermesi için kullanıyorlar. Aslında eskiden biz Türkler de tat ve koku versin diye gül suyu gibi çeşitli malzemeleri kullanmışız. Meyveleri de bizden farklı olarak alkollü içeceklerin içinde beklettikten sonra kompostoya katan Batılılar, kompostoyu çoğunlukla ılık olarak servis yapıyorlar.

Şerbete gelince, Batı mutfağında bizim şerbetimizin karşılığı olan tatlı, genellikle iki yemek arasında ikram edilen ve bizdekinden daha soğuk, likör, çay ya da kahveyle tatlandırılan meyve püreleridir.

Gazlı içeceklere ve çeşitli katkı maddeleriyle renklendirilen meyve sularına kıyasla çok daha sağlıklı bir içecektir komposto. Üstelik yaratıcılığımızı kullanıp değişik tatlar yaratmaya da çok açıktır. Yaz aylarını da bahane ederek siz de evinizde her zaman bir sürahi komposto bulundurun ki çocuklarınız artık kaybolmaya yüz tutmuş bu tadı tanıyıp sevsin.

Türk yeme içme kültürünün vazgeçilmezidir komposto. Bugünlerde tahtını kolaya bırakmış olsa da eskiden buzdolabımızda mutlaka bir sürahi dolusu komposto olurdu. Annem hiç ihmal etmezdi komposto yapmayı. Onun buzdolabına koyduğu kompostonun dibinde kalan meyveleri severdim en çok. Şekerli suyla iyice şişmiş olan yumuşacık kayısının o nefis lezzeti...

Osmanlılar’da sofranın vazgeçilmezi olan, daha sonra Ramazan’a has bir içecek haline gelen ve giderek bir aylık saltanatını da yitirmeye başlayan komposto ve hoşaf yalnızca bize has bir içecek değil aslında.

Batılılar da içiyor bu içeceği. Ancak bakalım bizim içtiğimiz şekliyle mi? Bir kere Batılılar şekeri bizim kadar sevmiyor ve bunun sonucu olarak da kompostolarındaki şeker oranı genellikle bizimkinden yarım ölçü az.

Meyve haricinde kullanılan malzemede genel olarak bir tutarlılık söz konusu. Yani Batılıların çoğu bizim gibi şeker ve su kullanıyor ama istisnalar da var. Örneğin Fransızlar, özellikle incir kompostosuna koyacakları suyun yarısı yerine şarap koyuyorlar ve vanilyayı da koku vermesi için kullanıyorlar. Aslında eskiden biz Türkler de tat ve koku versin diye gül suyu gibi çeşitli malzemeleri kullanmışız. Meyveleri de bizden farklı olarak alkollü içeceklerin içinde beklettikten sonra kompostoya katan Batılılar, kompostoyu çoğunlukla ılık olarak servis yapıyorlar.

Şerbete gelince, Batı mutfağında bizim şerbetimizin karşılığı olan tatlı, genellikle iki yemek arasında ikram edilen ve bizdekinden daha soğuk, likör, çay ya da kahveyle tatlandırılan meyve püreleridir.

Gazlı içeceklere ve çeşitli katkı maddeleriyle renklendirilen meyve sularına kıyasla çok daha sağlıklı bir içecektir komposto. Üstelik yaratıcılığımızı kullanıp değişik tatlar yaratmaya da çok açıktır. Yaz aylarını da bahane ederek siz de evinizde her zaman bir sürahi komposto bulundurun ki çocuklarınız artık kaybolmaya yüz tutmuş bu tadı tanıyıp sevsin.

Kremalı Hırvatistan dolması

Malzeme listesi

á 4 adet büyük boy kırmızı dolmalık biber

á 4 adet büyük boy dolmalık kırmızı biber

á 3 yemek kaşığı sızma zeytinyağı

İç harcı için;

á 2 su bardağı pirinç

á 2 adet orta boy kuru soğan

á 3 adet orta boy domates

á 250-300 gr. orta yağlı kıyma

á 1 su bardağı dolusu hazır süt kreması

á 2 çay kaşığı tuz

á 1 yemek kaşığı kuru kekik

á 1 yemek kaşığı kuru fesleğen (ya da taze fesleğen)

á 1 çay kaşığı tarçın

8 kişilik

Hazırlama süresi 15 dakika

Pişirme süresi

40 dakika


Biberlerin saplarını iki santimlik kapak oluşturacak şekilde kesin. Tohumlarını suyun altında temizleyip süzün. Diğer taraftan, iç harcını hazırlamak için; kuru soğanları soyup incecik doğrayın. Domatesleri soyup tavla zarı formunda doğrayın. Pirinci bol suyla yıkayıp süzün. Soğan, domates ve pirinci derin bir kaba aktarın. Üzerine kıymayı ekleyip tuzu serpiştirdikten sonra fesleğen, kekik ve tarçını ilave edin. Son olarak, hazır süt kremasını da aktarıp 7-8 dakika, malzemeler iyice karışıncaya kadar yoğurun. Biberlerin içini hazırladığınız harçla hafifçe bastırarak doldurun. Sızma zeytinyağını geniş bir tencereye aktarıp hazırladığınız dolmaları kapak kısımları yukarıda kalacak şekilde tencereye yerleştirin. 3 su bardağı sıcak suyu da tencerenin kenarından yavaş yavaş aktarın. Dolmalar dağılmasın diye üzerlerine porselen bir tabak yerleştirip tencerenin kapağını kapatın. Kısık ateşte 45-50 dakika pişirip ocaktan aldıktan sonra sıcak sıcak servise sunun.

Üzümlü cevizli çimdik kuki

Malzeme listesi

á 3 adet yumurta (oda sıcaklığında beklemiş)

á 1 su bardağı toz şeker

á Yarım su bardağı eritilip ılıtılmış margarin

á Yarım su bardağı sıvıyağ

á 1 su bardağı ceviz içi (dövülmüş)

á 1 su bardağı kuru üzüm

á 1 tatlı kaşığı tarçın

á 2 adet limon kabuğunun rendesi (veya 1 adet portakal kabuğu rendesi)

á 4 su bardağı un

8 kişilik

Hazırlama süresi 20 dakika

Pişirme süresi

20 dakika


Kuru üzümü 2 su bardağı ılık suda 10 dakika kadar ıslatın. Yumurta ve toz şekeri derin bir yoğurma kabına aktarıp çatalla 1-2 dakika kadar çırpın. Ilık margarin, sıvıyağ, ceviz içi ve yıkayıp süzdükten sonra kağıt peçeteyle iyice kuruladığınız üzümü de ilave ederek karıştırmaya devam edin. Son olarak, rendelenmiş limon veya portakal kabuğunu, tarçın ve unu da ekleyerek ele yapışmayan ve kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Hamurdan kabuklu ceviz büyüklüğünde parçalar koparın. Bu parçaları şekil vermeden, gelişigüzel olarak yağlanmış fırın tepsisine dizin. 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 20 dakika, üzeri hafifçe kahverengi oluncaya kadar pişirin. Unutmayın ki, kurabiye fırından çıktıktan sonra kendi sıcaklığıyla bir süre daha pişmeye devam edecektir. Bu kurabiye piştiğinin ertesi günü çok lezzetli olur.
Yazarın Tüm Yazıları