Kızsal hadiseler

Herkes söylüyordu. “Kızlar acayip oluyor, sevmesi şahane ama son derece kurnazlar, farklılar erkeklerden...” diyorlardı.

Haberin Devamı

Oğluna aşık hatta tapan biri olarak “ne kadar farklı olabilir” diye düşünüyordum. Haklı çıktılar.
Henüz 8 aylık minicik bir kız benimki ama farklılar işte. Cidden başkalar...
Küpelerimi, kolyelerimi, saatimi, yüzümü, dikkatle inceleyip, elleyip, çevirip, her tarafına bakıp anlamaya çalışıyor kızım.
Aynı dönemdeyken Berent harşşş diye çekerdi. Hiç umrunda olmazdı.
Ancak, çok beğendiği bir şey olursa yeni yeni “Anne sakla bunu bak, kaybetme. Büyüyünce karıma veririm, ona çok yakışır” diyor bana. Sevgililer Günü geliyor, “Sana kolye alacağım, içinde benim resmim olacak” da diyor, bir filmde görmüş, çok beğenmiş, bu kadar da romantik bir adam. Ama Kaila gibi değildi bebekliği...
Ayakkabılara şimdiden aşık kızım. Dolabındaki ayakkabıları hayran hayran izliyor, eline alıp inceliyor, ayağına geçirmeye çalışıyor. Özellikle benimkilere yaklaşmış olmasın, sahibini görünce heyecandan nefes nefese kalan bir köpek gibi dil dışarıda ellemeye çalışıyor, dokunmaya çalışıyor. Bir de kuyruğu olsa eminim 360 derece dönecek sevinçten. Ayakkabı görünce böyle tepki veriyor...
Tamam oğlum da ayakkabı çok seviyor; bizim evde giyim kuşam analizi yapsa biri, şunu görür: Hepimizin en çok sahip olduğu şey ayakkabı.
Ama Kaila gibi değiliz hiçbirimiz, o babası gibi tam bir ayakkabı manyağı. şimdiden. Daha 8 ay yaşında.
Ellerimde oje, yüzümde makyaj gördüğünde ağız bir karış açık beni inceliyor. O minik parmaklarını yanaklarıma, gözlerime sürüyor. Gülüyor. “Cici cici” hareketleri yapıyor. Dün akşam kırmızı ojelerimi dikkatle inceledi. Tek tek parmaklarıma dokundu. Sonra kendi parmaklarını incelemeye başladı ve hayal kırıklığı yaşadı. Kafasını kaldırıp öyle bir baktı ki bize “hani benimkiler” der gibi. ınsanın içini acıtan bir bakış. Söz verdim. “ılk doğum gününde sana da oje süreceğim söz” dedim. Anlamadı tabii ama olsun, ben içimi böylece serinlettim.
Gerçi oğlum da meraklı süs püse, topuklu ayakkabı giymemi ister, süslenmemi ister. Bir gün televizyon programı yaptığım dönemde yayın makyajımı silmeden eve gelmiştim, yüzüme bakıp “Annecim ne güzel kremalı kadın olmuşsun” demişti bana. Her ne kadar kızlar cidden başka olsa da, her ikisinin de tadı başka...
Darısı erkek veya kız dileyen tüm kadınların başına...
Pınar ben...
Berent’in, Kaila’nın ve Rüzgar’ın Annesi...

Bizim çocuklar

Haberin Devamı

Emre Berent / 8 yaşına az kaldı

Haberin Devamı

Artık her akşam yüzmeye başladık. Çocuk derslerden öyle bunalmış halde ki böylece stres atıyor. Yeni odamızı yaptık, ona kendini çok özel hissettirdik. Bu tür değişiklikler çocukları rahatlatıyor. Ailelerinin onları önemsediğini hissettiriyor.

Kaila Sim / 8 ay yaşında

Poposuna motor takılmış gibi bütün evi dolaşıyor. Merdivenlere güvenlik kapıları taktık. Sehpa altlarından tüm dergileri, objeleri, kitapları ve onun zarar görebileceği şeyleri kaldırdık. Çekmece, dolap nasıl açılır, bunu da öğrendi. ışimiz iş.

Rüzgar Ege / 24 haftamız bitti

Hamileliğin son 3 ayına girdim. Ve 10 gündür kendimi daha da genişlemiş hissediyorum. Ancak yine de arkamdan hamile olduğum anlaşılmıyor. Bir top yutmuşum gibi göbeğim önde. Belki de ondan bu kez rahat uyuyabiliyorum.

Haberin Devamı

ıştahsızlığı çözmek için 20 öneri

Çocukların sağlıklı büyüyüp gelişebilmeleri için düzenli ve sağlıklı beslenmeleri şarttır. Ama bazı çocuklar iştahla yemek yerken bazıları yemekten neredeyse nefret eder. Birçok anne-babanın çektiği “çocuğa yemek yedirememe” sıkıntısını ortadan kaldırmak için Yard. Doç. Dr. Vefik Arıca 20 öneride bulundu.

1- ıştahsızlığın arkasındaki olası fiziksel veya ruhsal sebepleri araştırın, böyle bir rahatsızlık söz konusuysa tedavisini sağlayın.
2- Varsa aile içindeki problemleri çözün. Gerekirse aile danışmanlığı ve psikolojik destek alın.
3- Çocuğun sofrada oyalanması ve yemeğini ağzında bekletmesi gibi durumlar karşısında sabırlı olun. Yemek miktarını artırmak için zorlama ve baskı yapmayın.
4- Çocuğun öğün aralarında abur-cubur ve fast food atıştırmasını engelleyin.
5- Düzenli saatlerde yemek yemeye alışmasını sağlayın.
6- Öğünde yemeyen çocuğa arkasından koşarak kaşık kaşık bir şeyler yedirmeye çalışmayın. Yemeğin sofrada yenmesini alışkanlık haline getirin.
7- “Kardeşin bitirdi, sen hâlâ yemedin” gibi kıyaslamalar yapmayın.
8- Yemek yemesi durumunda onu takdir edin, fakat ödüle alıştırmayın.
9- Çocuğun tabağına yiyebileceği kadar yemek koyun, bazen de azar azar yemek koyarak tabaktaki yemeğin her bitişinde onu takdir edin. Her çocuğun belirli bir mide kapasitesi vardır. Çocuğun mide kapasitesi zorla değil; teşvik edici davranışlarla geliştirilebilir. ısteksiz, zorla yenen gıdaların daha sonra çıkarıldığına sık rastlanır.
10- Sofrada yemek hakkında olumsuz konuşmayın.
11- Sürekli aynı yemeği pişirmeyin.
12- Besinleri karbonhidrat, protein ve sebzelerden dengeli olacak şekilde, içeriği zenginleştirerek tüketmeye gayret edin.
13- Sofranızı şenlendirin, yemek sırasında olumsuz, üzücü ve rahatsız edici olaylardan söz etmeyin, çocuğun yaramazlıklarını ve hoşlanmadığınız yanlarını dile getirmeyin. Eleştirme, ayıplama ve suçlamadan uzak durun, sıkıcı, kuralcı ve uzun konuşmalardan kaçının. ıkaz gerekiyorsa espriyle karışık bir dille bunu yapın ki sofranın neşesi kaçmasın. Bu arada çocukla konuşmak, şakalar yapmak, hikayeler anlatmak da yemeği zevkli hale getirebilir.
14- Aşırı miktarda inek sütü vermeyin. ınek sütü ağırlıklı beslenen çocuklar tok olduklarından diğer gıdalara direnç gösterirler. Bu durum dengesiz beslenmenin yanı sıra kansızlığa da zemin hazırlar. Ayrıca ileri yaşamda alerjik hastalık ve diyabet riskinin arttığı söylenmektedir. Diğer ek gıdaları daha fazla alması için inek sütünü bir veya iki öğüne indirmek faydalı olabilir.
15- Çocuğun bireysel gelişimini destekleyin. Onu sofrada özgür bırakarak kendi kendine yemeye teşvik edin.
16- Azarlama, eleştiri ve şiddetten sakının. Cezalandırılan çocuk tepkisini size yemek yemeyerek gösterebilir.
17- Yemekleri iyi pişirin, lezzetli olmalarına özen gösterin, servisi normal sıcaklıkta yapın. Tatsız tuzsuz, iyi pişmemiş, kalitesiz yemeğin iştahla yenmesini beklemeyin.
18- Uygun hava şartlarında çocukları ev hapsinden kurtarın. Açık havada gezinti ve spor yapmalarını, yemeklerini de bu ortamda yemelerini sağlayın. Yüksek oksijenli temiz hava ve yeşil doğa, hayatı monotonluktan kurtarır, metabolizmayı canlandırır, iştahı açar.
19- Muhtemelen çocukken sizin de iştahsız olduğunuzu ve anne-babanızın sizin için endişe ettiğini düşünün.
20- ıştah şurubu adı altında satılan ilaçlardan uzak durun.

Ailece müzik yapın

Haberin Devamı

Müziğin çocukların zihinsel, sosyal, bilişsel gelişimindeki öneminin dikkat çekici boyutlarda olduğunu ortaya koyan bilimsel araştırmaların ardından; 0-5 yaş arası bebekler, çocuklar ve onların sevenleri için hazırlanmış “Music Together” programı, birçok ülkede okul öncesi eğitim sistemine dahil edildi. Ve bu program şimdi ıstanbul’da... Onunla birlikte müzik yapmanızın çocuğun gelişimine ne kadar katkı sağladığını görmek istiyorsanız, bu programa katılmalısınız.

Resim atölyesi

Rahmi M. Koç Müzesi’nde, yapılan resim atölyesi çalışmaları devam ediyor. Haziran ayına kadar sürecek program 7-11 yaş arası öğrencilere yönelik... Pazar günleri gerçekleşen eğitimler, Ressam Ömer Yiğit Aral tarafından yürütülüyor.
(0212) 237 34 07/ (0212) 234 09 93

Eşrefpaşalılar

Haberin Devamı


ızmir Eşrefpaşa’dan gelip ıstanbul’a yerleşmiş iki dosttan biri olan Tayyar, mafya lideri olurken; Davut, kahve işletmektedir. ıkisi de aynı kadını sevmiştir fakat Madam Eleni, Tayyar ile evlenmiştir. Madam’ı ortada bırakan Tayyar, Davut’un evlatlığı Nusret’i yanına çekerek intikam almayı düşünür. Nusret iki dünya arasında bocalarken mahalleye bir hoca tayin olur ve olayların seyri değişmeye başlar... “Eşrefpaşalılar” filmi vizyona girdi.

Pinokyo sahnede

ETı Çocuk Tiyatrosu; “Pinokyo” oyunu ile 6-7 Mart tarihlerinde Bayrampaşa Belediyesi Yücel Çakmaklı Kültür Merkezi’nde, 13-14 Mart tarihlerinde ise Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde sahne alacak.

Efendi çocuk Can Ersin’in okul maceraları

Can Ersin’in en belirgin özelliği efendi kşiliğiydi. Okula başlamadan önce kendini boş bir su şişesine benzetiyordu. Can Ersin’in okul zilinin çalmasıyla birlikte başından geçenler ise işte bu kitapta... Maviağaç Yayınları

Yazarın Tüm Yazıları