Güncelleme Tarihi:
İnsanlığın tarihin her döneminde en büyük hedeflerinden biri hiç kuşkusuz ömrü uzatabilmek oldu. Bu doğrultuda bilim insanları, insan sağlığını geliştirmek ve yaşam kalitesini artırmak için yoğun mesai harcıyor ve yeni bulgulara ulaşıyor.
Bazı uzmanlar bunun doğru beslenme ve egzersizle mümkün olabileceğine dikkat çekerek sağlıklı bir hayat için reçeteler öneriyor. ABD'li kardiyolog Prof. Dr. Ernst von Schwarz ise New York Post’a yaptığı açıklamada kök hücre tedavileri sayesinde artık uzun yaşamın mümkün olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Schwarz, “Yaşam süresinin uzatılmasını sağlayabileceğimize inanıyorum. İnsanlar artık 120 hatta 150 yıla kadar yaşayabilecek. Çünkü son birkaç yılda reaktif tıp dediğimiz şeyden, ‘kök hücre’ tedavilerini kullanan rejeneratif tıp dediğimiz şeye geçtik. Bu tedavi yöntemiyle hasarı onararak ömrü uzatabilir hatta belirli yaşlanma süreçlerini yavaşlatabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Kök hücreler genellikle plasenta dokusundan ve 'Wharton jölesi' (göbek kordonunda bulunan doku) dediğimiz şeyden geliyorlar. Doğumdan sonra bunlar genellikle atılır ve laboratuvarlar satın alır” diyen Prof. Dr. Schwarz, “Ömür 150 yılına kadar uzayınca insanların yatağa bağımlı olacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu tedavi sayesinde insanlar; sosyal hayata ve iş hayatına katılabilen, yaşam kalitesi yüksek aktif bireyler olacaklar” ifadelerini kullandı.
Peki gerçekten de kök hücre tedavileriyle 150 yıl yaşamak mümkün mü? Şu an kök hücre tedavileri hangi alanlarda kullanılıyor ve nasıl bir etki yaratıyor? Uzmanlarla mercek altına aldık...
Prof. Dr. Ernst von Schwarz kök hücrenin yanında Akdeniz diyeti uygulamak, egzersiz yapmak ve sigara gibi alışkanlıklara son vermek gerektiğini de belirtiyor. Schwarz, egzersizin çok önemli olduğunun altını çizerek, “Tavsiyem, haftada en az 150 ila 300 dakika olmak üzere haftada beş gün egzersiz yapmak. Bu, orta yoğunlukta egzersiz dediğimiz günde 30 ila 60 dakika anlamına gelir. Yapılan yeni bir çalışma önerilen miktarı iki katına çıkarırsanız yaşamınızı yedi yıl daha uzatabileceğinizi gösterdi” ifadelerini kullandı.
KÖK HÜCRELER PEK ÇOK HASTALIĞIN TEDAVİSİ İÇİN KAPI ARALADI
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz, Genel Cerrahi-Meme Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Pelin Basım, “İnsan vücudundaki hücrelerin en ilkel hali olarak da tanımlanabilecek kök hücreler, ihtiyaç anında gerekli hücrelere dönüşebilme potansiyelleriyle 21’inci yüzyılda pek çok hastalığın tedavisi için yeni bir kapı araladı. Özellikle hematolojik, ortopedik, dermatolojik, otoimmun ve sinir sistemini ilgilendiren hastalıklarda kullanımlarının literatürde yer bulmasıyla ön plana çıktı. Çağımızın vebası olarak nitelendirilen kanser hastalıklarında da bu özel işleve sahip hücre dönüşümlerinden yararlanma olasılığı ortaya çıkınca klinisyenlere ve hastalara oldukça cazip göründü” dedi.
BU TEDAVİ YÖNTEMİYLE 150 YILLIK BİR YAŞAM MÜMKÜN OLABİLİR Mİ?
Bu sorumuza Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kürklü, “Uzun yaşamı insanoğlu her zaman ister. Bu nedenle bu alanda çalışmalar sürekli devam ediyor. Her yüzyılda yaşam süresinin artmasının önemli nedenlerinden biri erken tanı ve etkili tedavidir. Kök hücre tedavisi ise mevcut olan bozuklukların erken döneminde etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. Biyolojik tedavi yöntemlerinin hızlı gelişimi ve tedavi kullanım alanının artması ömrün uzamasında mutlaka etkili olacaktır” cevabını verdi.
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Asude Kara Polat ise konuya biraz daha temkinli yaklaştı.
Doç. Dr. Polat, “Şimdilik net bir şey söylemek çok doğru değil. İnsanın yaşam süresi, genetik ve çevresel faktörlerle ilişkilidir. Kişinin genetik ve kronik hastalıkları bu noktada önemlidir. Kök hücre özellikle dermatolojide sık kullanılıyor. Cilt üzerinde etkisi için uzun yıllar devam edebilir diyebiliriz. Ancak kişinin beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol kullanımı, çevre kirliliği, ultraviyole ışınlara maruziyet gibi pek çok etkene bağlı olarak bu süre değişkenlik de gösterecektir. Dolayısıyla genel olarak kök hücrenin kişinin sağlığına olumlu yönde etki edeceği kesindir ama uzun yaşam gibi bir iddiada bulunmak çok doğru değil” ifadelerini kullandı.
‘CİLT YENİLEME VE GENÇLEŞTİRMEDE SIKLIKLA KULLANILIYOR’
Kök hücrenin en çok kullanılan alanlarından bir diğeri de dermatoloji…
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Asude Kara Polat, “Dermatolojide kök hücre tedavisi cilt yenileme ve gençleştirme tedavisinde kullanıldığı gibi saç dökülmesi, akne izleri, yara onarımı ve cilt çatlaklarında da kullanılıyor. Yine otolog kök hücre tedavisi sedef hastalığı, lipodistrofi, skleroderma, lipoatrofi gibi hastalıklarda da kullanılıyor” dedi.
Dermatolojide kök hücrenin hastanın kulak arkasındaki güneş görmeyen deriden elde edildiğini söyleyen Doç. Dr. Polat “3 mm punch biyopsi alınarak, özel kültür ortamında laboratuvarda kültüre ediliyor ve 4-6 hafta sonunda fibroblastlar yani yenileyici hücreler yeterli miktarda çoğalıyor. Daha sonra uygulama aşamasına geçiliyor” dedi.
Doç. Dr. Günaydın, şöyle devam etti:
-- Gözde kök hücre uygulamaları; gözün önünde yer alan, saydam olan korneanın kimyasal ve termal hasarlarında, kök hücrelerin zarar görmesi durumlarında ya da doğuştan korneanın kök hücre yokluğunda uygulanıyor. Ayrıca retinitis pigmentosa, stargardt makula distrofisi gibi retinanın kalıtsal hastalıklarında ve bazı optik sinir hastalıklarında uygulamaya alınıyor.
-- Korneanın kök hücreleri, ‘limbus’ adı verilen bölgede bulunan ve göz yüzeyinin onarımı için gereken hücreleri üretme yeteneğine sahip hücrelerdir. Bu kök hücrelerin olamaması ya da hasarı durumunda kök hücre nakli gerekir. Nakil işlemi, hastanın sağlıklı diğer gözünden ya da diğer gözü de hasta ise birinci derecede yakınından limbal kök hücrelerinin alınması ve hasar görmüş veya hastalıklı limbus bölgesine yerleştirilmesini içerir. Bu işlem, hastanın görme yetisini geri kazanmasına yardımcı olabiliyor. Ancak uygun hasta seçimi ve hasta takibi çok önemli…
-- Fakat çalışmaların gerçek sonuçları, beklenenin aksine 'tümörün tedaviye yanıt oranlarında artış görülmekle beraber, hastalıktaki yaşam süresinde avantaj sağlamadığı' şeklinde oldu. Meme kanserini de içeren tüm solid tümorlerde yüksek yan etki oranı ve tedaviye bağlı ölümler otolog nakil çalışmalarını tamamen bitirdi.
-- Öte yandan bu başarısız denemeler, “kanser kök hücresi” adı verilen ve özellikle meme ve pankreas kanserlerinde tümörün gelişimini ve yayılımını hızlandıran hücre grubunun ortaya konmasını sağladı. Kanser kök hücrelerinin genetiği üzerinde yapılabilecek oynamalarla hastalığın gelişimi ve yayılma hızının geriletebileceği gerçeği bilim dünyasında yeni bir heyecan yarattı.
Yakın gelecekte, bu teknoloji sayesinde kişiye özgü etkin ilaç tedavilerinin geliştirilmesi ve kişiselleştirilmiş tedavi protokollerinin ortaya konması kaçınılmaz gibi görülüyor” diyen Doç. Dr. Pelin Basım, “Bu sayede, meme kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünde, kişinin kendi kanser hücresine yönelik etkin mücadele sağlayacak metodun, sağlıklı hücrelere en az zarar verecek şekilde uygulanabilmesi ana hedeflerdendir” dedi.
Fotoğraflar: iStock