Güncelleme Tarihi:
Birleşik Krallık’ta yaşayan ve bir köpek bakım merkezi sahibi olan 42 yaşındaki Nilush Aponso, agresif bir kan kanseri türü olan akut miyeloid lösemiye yakalandı. Kemoterapi, başlangıçta hastalığı temizlemiş gibi görünse de tedavi bittikten üç ay sonra kanser geri döndü.
Doktorları Aponso'ya geriye kalan tek tedavi seçeneğinin kök hücre nakli olduğu söyledi.
Aponso o zamanları “Sekiz ay boyunca hastaneye girip çıktım, üç kez kemoterapi gördüm ve hatırlayabildiğimden çok daha fazla sayıda farklı ilaç denedim. Ama hiçbiri işe yaramadı ve doktorlar bana tek seçeneğimin nakil olduğunu söyledi” sözleriyle anlattı.
Kök hücreler bir donörün kanından veya kemik iliğinden alınabilir ancak hastanın doku tipinin eşleşmesi gerekir.
KARDEŞİNİN İLİĞİ DE UYUMLU ÇIKMADI
Aponso için ilk seçenek erkek kardeşinin iliği ile uyumlu olup olmadığına bakılmasıydı. Kardeşinin iliği uyumlu çıkmayınca Aponso yakın çevresinin yanı sıra bakımevine gelen müşterilerini bile bağış yapmak için teşvik etmeye başladı.
Aponso, “Küçük erkek kardeşimin iliği, benimle eşleşip eşleşmediğini görmek için test edildi ama ne yazık ki sonuç olumsuz çıktı. Sri Lankalı olduğum için uygun ilik bulma şansımın normalden çok daha düşük olduğu söylendi çünkü kemik iliği kayıtlarında azınlık etnik kökenlerden gelen insan sayısı az” dedi.
İngiltere'de azınlık olan etnik kökenlilerin akraba olmayan bir donörden kemik iliği bulma şansı yalnızca yüzde 37 iken, diğerlerinin şansı yüzde 72.
Londra’daki Sri Lanka toplumuna yönelik bir kampanya dahi Aponso için uygun donörün bulunmasına yardımcı olamadı ve tüm çabalara rağmen uyumlu bir ilik bulunamadı. Aponso için tek şans kordon kanındaki, yani bir bebeğin doğumunda plasenta ve göbek kordonunda kalan kök hücrelerin nakledilmesiydi. Yani tek iyileşebilme umudu bir bebekti.
YAŞAMA UMUDU ABD'Lİ BİR BEBEK OLDU
Çevresinden uygun bir bağışçı bulunamayınca Aponso için uluslararası donör kayıtları araştırılmaya başlandı ve müjdeli haber geldi; ABD’den bir bebek ile eşleşme sağlandı!
Aponso, nakilde kullanılan kök hücrelerin ABD'de doğan bir bebeğin kordon kanından gelmesi karşısında şaşkınlığını, “Ben her yerdeyim. İngiltere'de yaşayan bir Sri Lankalıyım, bağışıklık sistemim ise bir Amerikalı” sözleriyle ifade etti.
Nilush Aponso Kasım 2013'te kordon kanı nakli yapıldıktan sonra iki ay hastanede gözetim altında kaldı. Naklin üzerinden tam on yıl geçti ve kanser geri dönmedi, Aponso şu anda çok sağlıklı.
* * * * *
Nilush Aponso’nın bir bebeğin kordon kanı ile hayata tutunma hikayesinden yola çıkarak, bu konunun detaylarını araştırdık. Araştırdıkça öğrendik ki kordon kanı alımı, saklaması ve kullanımı aslında hem ülkemizde hem de dünya genelinde oldukça yaygın.
Gelin kordon kanı hakkında merak edilen her şeyi uzmanların anlatımıyla öğrenelim…
'ÖLÜ HÜCRELERLE YER DEĞİŞTİREBİLİR'
Öncelikle "Kordon kanı tam olarak nedir?” dedik ve Yaşam Bankası’nın kapısını çaldık. Yaşam Bankası Bölge Müdürü, Uzman Biyolog Gülden Ergin Çiftçi, “Kordon kanı doğum sırasında plasentadan alınan kandır. Plasentadan alınan kordon kanı zengin kök hücreleri içermektedir. Kök hücreler farklılaşabilen hücrelerdir ve ölü hücrelerle de yer değiştirebilir. 4 farklı kök hücre vardır. Bu kök hücreler; totipotent kök hücreler, pluripotentkök hücreler, multipotent kök hücreler ve unipotent hücrelerdir” dedi ve şu bilgileri verdi:
“Özellikle multipotent kök hücreler, hematopoetik kök hücreler içerir. Kordon kanı da hematopoetik kök hücreler için oldukça önemli bir kaynaktır. Kordon kanı birlikte ile halk arasında bebeğin göbek kordonu olarak bilinen kordon dokusu da saklanabilir. Kordon dokusu, mezenkimal kök hücreler içermektedir. Mezenkimal kök hücreler, farklılaşabilen zengin kök hücrelerdir, aynı zamanda dokulardaki hasarı da onarır. Kordon dokusu kök hücreleri aynı zamanda laboratuvarda kültür ortamında çoğaltılabilir.”
Kordon kanı kök hücreleri uzun yıllar zarar görmeden güvenli ortamda saklanabilen kök hücrelerdir.
Çiftçi, “Kordon kanı ve kordon dokusu saklatma işlemi yalnızca doğum sırasında gerçekleşebildiği için, saklatma kararı da doğumdan önce verilmelidir. Bununla birlikte ebeveynleri tedirgin eden bir diğer konu da işlemin riskli olup olmadığıdır. Kordon kanı ve dokusu saklatma işlemi anne ve bebek için herhangi bir risk oluşturmadığı gibi son derece acısızdır” dedi ve ekledi:
“İşlem doğum sırasında bebek doğduktan sonraki 10 dakika içinde gerçekleşir. Kordon kanı alınma işlemi, oldukça basit ve güvenlidir. Kordon kanı, doğumdan hemen sonra kesilen göbek bağının, göbek kordonu ve plasentada kalan kısmından alınır. Göbek bağının kesilmesinin ardından kan hızlıca steril kan torbası içine toplanır. Sonrasında uygun koşul ve kalite standartlarında ihtiyaç duyabileceğiniz zamana kadar saklanır.”,
Kordon kanı alınması son derece basit bir işlem. Bebek doğuyor, göbek kordonunu kesiyoruz, normalde plasenta ile tıbbi atık olacak olan ve bol miktarda kök hücre içeren bu kan özel bir torbaya aktarıyor ve bunu ilgili kuruma teslim ediyoruz. Onlar da bu kanı dondurarak saklıyor. Kordon kanı saklanması bebekle veya anneyle ilgili herhangi bir olumsuzluk içermeyen bir işlem.
Kadın Doğum ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe80’DEN FAZLA HASTALIĞIN TEDAVİSİNDE KULLANILIYOR
Kordon kanının başta lenf kanserleri olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığı biliniyor. Peki bu hastalıklar neler?
Gülden Ergin Çiftçi, “Kordon kanı günümüzde 80’den fazla hastalığın tedavisinde kullanılabilmektedir” dedi ve şunları söyledi: “Başta lösemi olmak üzere lenfoma, talesemi, anemi, Tip 1 diyabet gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabiliyor. Bununla beraber tedavi edilebilecek başka hastalıklar için de hâlâ devam eden deneysel çalışmalar yapılıyor. Serebral palsi, otizm gibi tedavi çalışmaları bu çalışmalar arasında.”
Kordon kanı sadece kişinin değil başka insanların da hastalıklarının tedavisinde kullanılabiliyor. Çiftçi, “Kordon kanı ve dokusu uzun yıllar saklanabilen ve sadece bebeğin değil ailenin diğer üyelerinin de kullanabileceği kök hücrelerdir. Doku uyumu gerekliliği çok azdır. Dolayısıyla sadece anne baba ya da kardeş değil, babaanne, anneanne, dede gibi aile fertleri için de kullanılabilir. Bu yüzden kordon kanı saklatma işlemi ebeveynlerin, aile sağlığını güvence altına alabilecekleri önemli bir yatırımdır” dedi.
'ÖNCE KEMOTERAPİ İLE KONTROL ALTINA ALINMALI'
Kordon kanıyla ilgili en merak edilen konulardan biri de bu tedavi yönteminin kan kanserinin sonu olup olamayacağı…
“Kordon kanından kök hücre nakli yapılması her hasta için uygun olmayabilir” diyen Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Figen Atalay soruyu şöyle yanıtladı:
“Bu nakil işleminin başarıya ulaşabilmesi için öncelikle asıl altta yatan hastalığın tamamen kontrol altında olması gerekir. Hastalığı kontrol altına almak da şu anki şartlarda çoğunlukla kemoterapi ile olur. Yani önce hastalığı kemoterapi ile kontrol altına almak ve sonrasında hastanın hastalık risk durum değerlendirmesine göre kök hücre nakli (kemik iliği veya-kordon kanı) yapılması düşünülebilir.”
Ülkemizde Ankara Üniversitesi bünyesinde kordon kanı bankası bulunuyor. Bu bankadan ve yurt dışından doku grubu uyumu söz konusu olursa kök hücre nakli yapılabiliyor.
TÜRKİYE’DEN DE ÖRNEKLER VAR
Türkiye’de de kordon kanı sayesinde iyileşen hastalar var. Yaşam Bankası, ülkemizden birkaç örnek anlattı:
“Bir aile kordon kanı saklatma kararı vererek bize ulaştı. Doğacak çocukları ikinci çocuktu. İlk doğumda böyle bir karar vermemişlerdi. Doğum sırasında oldukça basit ve güvenli bir işlemle alınan kordon kanını saklattılar. Saklattıkları kordon kanı kök hücreleri 2012 yılında bebeğin talasemi hastalığı (Akdeniz anemisi) olan abisi için kullanıldı ve tedavi süreci başladı. Tedavi de başarıyla sonuçlandı.
Bir başka ailemiz de 2019 yılında yine Akdeniz anemisi olan çocukları için saklattığı kordon kanı kök hücrelerini kullandı. Bu da başka başarılı tedavi hikayelerimizden biridir.”
Zaman ilerledikçe kök hücreyle tedavi edilebilen hastalıkların sayısının artacağını düşünüyorum. Biz ikinci çocuğumuzda saklattık, birinci çocuğumuzda henüz böyle bir sistem yoktu. Bu konuda, maddi durumu müsait olmayan aileleri de düşünmek adına, kök hücre ile tedavi edilebilen hastalıkların toplumda nispeten az görülen hastalıklar olduğunu hatırlatmak isterim. Kök hücre gerektiğinde bunun başka kaynaklardan da temin edilebildiğini bilmek önemli. Durumu müsait olanlar için ise kök hücre için kordon kanı saklatmayı öneririm. Yurt dışında bazı ülkelerde kordon kanı devlet tarafından saklanıyor ve ihtiyaç olduğu zaman yine oradan ihtiyaç sahiplerine veriliyor ama bizde böyle bir uygulama yok, özel kordon kanı şirketleri giriş ücreti ve yıllık ücret karşılığında bu görevi yerine getiriyor.
Kadın Doğum ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kağan Kocatepe