Kediler kitabının ünlü simaları

GÖKHAN AKÇURA'nın Ivır-Zıvır Tarihi kitapları, arşivin içinden nice güzel konuların, tema'ların çıktığını gösteren, çok şirin kitaplar.

Unutma Beni, Uzun Metin Sevenlerden misiniz?, Gramofon Çağı, Turizm Yıl Sıfır.

Yeni arşiv derlemesinin adı Kedi Kitabı.

Çok yakın dostlarımın kedi tutkularını, özellikle edebiyatçıların kedilere olan aşırı sevgilerini (aşırı sözünden alınmasınlar) bildiğimden bu kitaptan söz etmenin zevkli bir görev olduğunu düşündüm.

Gökhan Akçura, Kediler, Evler, Yazarlar ve Çizerler'de, kedilerin edebiyatımızdaki yerine değiniyor:

'Her yazarın bir kedisi vardır.

Yazarların kedilerle bu içli dışlılığı doğal olarak edebiyat ürünlerine de yansımıştır.

Kediler şiirimize, denememize, öykülerimize ve pek fazla olmasa da romanlarımıza zaman zaman misafir olmuştur.'

Yazarlarımızı okuyacağız. Ya çizerler... Tan Oral, Selçuk Demirel ve Behiç Ak. Bir de kedi ressamı Sedef Yılmabaşar.

Kedi denince Prof. Dr. İsmet Sungurbey'i nasıl unuturum? Hálá yoksul sokak kedilerinin eşi bulunmaz hámisidir.

Üstelik onların hakları için koskoca bir anıt-kitap yazmıştır.

Akçura'nın yazdığına göre; edebiyatımızda kedi izlerinin peşine ilk kez düşen İbrahim Aláettin Gövsa'dır.'

Yazarın belirttiğine göre Mesut Cemil Tel de kedi tutkunuymuş, kedi hikáyecisi dense yeriymiş onun için.

Kedi Kitabı'ndaki yazıları okuyun... Bir kedi severin sevgisi daha da koyulaşır, kediye uzak duran sevmeyenler de hemen komşunun kedisini sevmeye başlar, kısa bir zaman sonra da evinde bir kedi dolaşmaya başlar.

Bilge Karasu'nun Ne Kitapsız Ne Kedisiz'i, bence Türk edebiyatının başyapıtlarındandır. Kedi-köpek ikilemi için de Bilge Karasu şöyle yazar:

'Kedinin büyüsüne kapılanlar, genellikle, köpeklerin büyüsüne kapılanlardan farklıdır deyip geçeceğim.'

Gene Kedi Kitabı'nın müellifinin Niyazi Ahmet Banoğlu'dan aktardığına bakılırsa; Osman Cemal Kaygılı, Kedi Sevenler Cemiyeti kurmuş.

Bu derlemenin, kedi sevenler, bütün hayvan severler için değil, herkes için çok sevimli bir çalışma olduğunu belirtmeli.

Altmışı aşkın tanınmış adın kedi üzerine yazılarını, çizerlerin eserlerini elinizin altında bulundurun.

Tevfik Fikret ile başlayan yazarlar listesi, Gülriz Sururi ile noktalanıyor.


Ahmet Rasim Biraz da Kediler

'Kedilerimizin çeşit çeşit marifetlerini ekseriyetle mutfak ehli olanlar bilirler: Ateş üzerinden Külbastıyı kapıp gitmek, kaynar tencerenin kapağını çekerek içindeki etleri aşırmak, dolapların mandallarına yüklenerek kımıldata kımıldata bollaştırarak açıp içeri girmek, tel dolapların tel örgülerini alt tarafından zorlamak, hiç olmazsa yakın tabak, tencerelere el eriştirmeye uygun delik açmak, çengele asılı ete mutfak camının üst tarafına tırmandıktan sonra atlamak, kuş kafeslerine saldırmak, çuval yığınları varken, beyin, ağanın veya efendi hazretlerinin kürkü içine yavrulamak...'


Názım Hikmet - Ben Tekiri Severim

'Benim bir kedim var. Ne tüyleri bir karış, ne kuyruğu kürk gibi. Basbaya bir tekir kedicik. Tekir kedim beni sever mi? Bilmem. Ben kedimi severim. Tekirimin tüyleri bir karış, kuyruğu kürk gibi değildir ancak, huyu, her kedinin huyuna benzer. Yemeğini vaktinde vermezsen sesini çatarak mırıldanır, canı istemediği vakit okşamaya kalkarsam elimi tırmalar. Tel dolaptan yemek aşırır. Eve bir yedi gün uğramasam, aldırmaz. Döndüğüm vakit sevinçle beni karşılamaz. Mart gelince başını alır damlara çıkar, günlerce ne arar, ne sorar bizi...'


Bilge Karasu

Bir Hayvanla Yaşamak

'Hayvan, bizim açımızdan, başka'dır. Onun açısından bizim başka olduğumuz gibi... Bu başkalıklar, pek güzel, bir arada yaşamağı öğrenebilir. Kızdıklarında kedilerini, köpeklerini kendileriyle özdeşleşmiş sayanlar ne kadar yanılıyorsa, sevdiklerinde kedileriyle, köpekleriyle özdeşleşenler de bir o kadar yanılıyor diye düşünürüm. Bir arada yaşayınca, ötekinin kaygısını taşırsınız elbet. Ona dokunan size de dokunmuştur, onu sevindiren sizi de sevindirir. Ama ötekinde kendi izdüşümünü aramak hiç gerekmez.'


Nurullah Ataç- Kedi

'Bütün çocukluğum kediler arasında geçti. Annem, babam, kardeşlerim, hepimiz kediyi severdik. Büyük büyük bahçeli evlerde otururduk, yirmi beş otuz kedimiz bulunurdu. Martta, kabakta, doğurdular mı, sanki düğün ederdik. Lohusa şerbeti kaynatır, al basmasın diye sepetlere kırmızı kurdedeler bağlanır, küçük küçük altınlar takılırdı. Yavrulara ad arardık. Bir tanesi ölünce içimize dert olurdu. Öyle gömmeğe falan kalkmazdık, herkes gibi biz de çöp arabasına atardık ama arkasından ağlardık... Bunun için olacak, kedisiz bir insanlığı aklım almıyor.'


DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ


Tabula Rasa Özdemir İnce Türkiye İş Bankası

Belgelerle Türk Eczacılığı G. Sandalcı -M. Sandalcı Dr. Nejat F.Eczacıbaşı Vakfı

Balzac Stefan Zweig Kabalcı

Türk Edebiyatında Hiciv ve Mizah Ömer Özcan İnkilap

Gecenin Anlamı Nicolas Brehal Doğan Kitap
Yazarın Tüm Yazıları