Kalbinize iyi bakın

Kolesterol, kalp damar hastalıklarına yol açan nedenlerden sadece biri.

Haberin Devamı

Hayatınız, yani kalbiniz aslında sizin elinizde. Kalbinizin sağlığı da, hayatınızı ve onu nasıl yönettiğinizle yakından, birebir ilişkili. Peki kalbinizi korumak için, kolesterol dışında nelere dikkat etmelisiniz? İşte yanıtları...
KALP damar hastalığı ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından biridir. Her yıl binlerce insanımızı bu hastalık nedeniyle kaybediyoruz. Kimi kalp kriziyle ani ölümle hayata veda ederken, kimi yıllarca kalp yetmezliği, kalp ritim bozukluğu ile uğraşıp duruyor. Sorunun yol açtığı ekonomik kaybın da milyarlarca lirayı bulduğundan emin olabilirsiniz.
Oysa pek çok hastalık gibi kalp hastalıkları da öyle durup dururken gelmiyor. Genetik faktörlerin de etkisi % 20’leri geçmiyor. Genetik riskinizi de, iyi beslenip aktif bir hayat sürerek sıfırlamanız mümkün olabiliyor. Özetle, genelde biz kalp damar hastalıklarını, adeta kırmızı mumlu davetiyelerle çağırıyoruz. Mesela kan şekerimizi kontrol ettirmiyoruz. Gizli veya açık şekerimizin olup olmadığını, insülin direncimizin bulunup bulunmadığını bilmiyoruz. Oysa bunlar bilinen en etkin kalp hastalığı nedenleri. Köşedeki eczaneye veya sağlık ocağına gidip tansiyonumuzu ölçtürmüyoruz. Oysa kontrol edilmemiş hipertansiyon kalp damar hastalıklarının en önemli hazırlayıcılarından biri. Kilo sorunumuza çözüm aramıyoruz. Oysa göbeğimiz büyüyüp belimiz genişledikçe kalbimiz yük altına giriyor. Sigaranın en önemli kalp düşmanı olduğunu bilsek de bazen “atın ölümü arpadan olsun” diyerek, bazen de “ben bu illetten bir türlü kurtulamıyorum” çaresizliğine sığınarak içmeye devam ediyoruz. Kolesterol sorunu da önemli. Bütün bu faktörlerin birkaçının aynı anda mevcudiyetinde ise risk kat be kat artıyor. Şekeriniz var veya insülin direnciniz mevcutsa kalp damar hastası olma ihtimaliniz 1 derece yükseliyorsa, buna kolesterol sorunu da eklendiğinde aynı olasılık 101’e çıkabiliyor. Sigara içen, tansiyonu yüksek olan biriyseniz kolesterol yüksekliği sizde sürecin başlama vuruşunu yapan problem haline gelebiliyor.

KALBİNİZ SİZE EMANET

Kısacası hayatınız, yani kalbiniz aslında sizin elinizde. Onu nasıl yönettiğinizle yakından, birebir ilişkili. Eğer “bana bir şey olmaz” demez kilonuza, şekerinize, tansiyonunuza ve kolesterol yüksekliğinize dikkat edebilirseniz... Stresten, uykusuzluktan, öfkeden, depresyondan, tembellikten, kilo sorunundan uzak bir hayat sürmeyi başarabilirseniz... Hayatınızın daha keyifli, kalbinizin daha mutlu, beyninizin daha huzurlu, ömrünüzün daha uzun olacağını garanti ederim.
Hayatın her alanında olduğu gibi kalp hastalıklarında da “değiştirilebilen” ve “değiştirilemeyen” riskler var. Erkekler kadınlardan daha sık kalp hastalığına yakalanıyorlar. Erkekseniz yapacağınız bir şey yok, bu değiştirilebilir bir faktör değil. Yaşınız ilerledikçe kalp damar hastası olma ihtimaliniz artıyor, yapılabilecek bir şey yok. Zamanı durduramaz, yaşlanmayı ortadan kaldıramazsınız. Ama genetik mirasınız dahil pek çok şeyi değiştirmek ve riski azaltmak elinizdedir. Tartıya çıkınca kilonuzun ne olacağına, tansiyonunuzu ölçtürdüğünüzde rakamın neyi göstereceğine, kan tahlilinde şeker, insülin değerlerinin, LDL, HDL kolesterol ve trigliserid, hs-CRP ölçülerinin karşısında hangi rakamların yazacağına siz karar veriyorsunuz. İyimser ya da kötümser biri olmak, stresli, öfkeli ya da sakin davranış kalıpları geliştirip geliştirmemek, eğer varsa depresyonu yenmek ya da yenmemek ve sağlık için değişmez hedef olan “her gün en az 5000 adım atmak zorundayız” kararına uyup uymamak da sizin elinizde.

NE YAPMALI?

Gelin biz doktorların önerdiği kolesterol rakamlarını bir yana bırakın, kalp damar hastalığı gibi çok faktörlü bir sorunu tek bir faktöre, “kolesterol sorununa” bağlamaktan vazgeçin, yukarıda anlattığım risk faktörlerinizi öğrenmeye ve onları yönetmeye odaklanalım. Bu önlemlerin bize sadece sağlam bir kalp ve pırıl pırıl koroner damarlar olarak değil, daha sağlıklı bir beyin, daha sağlam kemikler, kaslar, eklemler, daha uzun ve güçlü bir cinsel yaşam, sapasağlam bir akciğer ve tıkır tıkır işleyen bir beden-ruh ilişkisi olarak da geriye döneceğini unutmayalım.

Haberin Devamı

KAN KOLESTEROLÜMÜZ NEDEN YÜKSELİR?

Haberin Devamı

LABORATUVAR sonuçlarında kolesterol seviyesi yüksek olup ilk aşamada önerilen zayıflamasına, çok iyi diyet ve spor yapmasına rağmen kan değerleri düşmeyenlerde, kolesterol düşürücü ilaçlar kullanmaktan başka çare yoktur. Biliyoruz ki ot ile beslenseniz bile içyapım nedeni ile (günlük 5-5.5 gr) kan yağları düşmeyebilir. İşte bu noktada diyabetiklerin insülini, kronik böbrek hastalarının diyalizi gibi imdadımıza yetişen tek olgu ilaçtır. Bu ilaçlara bir defa başlanınca devamlı kullanmak gerektiğini iddia edenler tıpta birçok ilacın (tansiyon, astım, psikiyatrik diyabet...) gerektiğinde ömür boyu kullanıldığını unutuyorlar. Hiç anlamadığım şey meslektaşlarımın bu ilaçları üreten firmaların kazandıkları paranın hesabını yapmalarıdır. Bu ilaçlar işe yaramaz olsaydılar doktorlar ikinci kutuyu yazmaz, yazsalar bile hastalar bu ilaçları almazlardı.

YAN ETKİLER

Bu ilaçların yan etkilerine gelince:
1- Karaciğer fonksiyonlarına olumsuz etkileri, karaciğer fonksiyon testleri dört misline yükselene kadar ilacı kesmek gerekmez. Bugüne kadar karaciğer testleri bu kadar yükselen bir hasta görmediğim gibi daha bu güne kadar kolesterol düşüren ilaçlar nedeni ile siroz olan bir hasta yayınlanmamıştır.
2- Adale ağrıları ve yorgunluk; gerçekten hastayı çok rahatsız eden ve çok nadir rastlanması nedeni ile doktorların da gözünden kaçabilen bu sorun da diğerleri gibi ilaç kesilince düzelmektedir.
3- Bunlar dışında görülen yan etkiler hepsi tolere edilen basit sorunlardır.

İLAÇ KAÇINILMAZ

Lütfen her yayınlanan derlemeyi büyük bir yenilik gibi algılamayınız. Son yayınlanan derlemede gözden kaçmaması gerek bir cümle var :
“Regardless, the evidence that statins lower risk is very clear.” “HERŞEYE RAĞMEN KANITLARA GÖRE STATİNLERİN RİSKİ DÜŞÜRDÜĞÜ APAÇIKTIR” . Sağlık bakanlığımızın veTürk Kardiyoloji Derneğinin verdiği beyanatlar da bu doğrultudadır.
TARTIŞILMAYACAK BİR ŞEY VAR: KOLESTEROL DÜŞÜRÜCÜ İLAÇLAR
BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZDİR.

Haberin Devamı

Sağlıklı kalp için 8 kural

DÜZENLİ olarak aktif bir yaşam sürün. Bununla da yetinmeyin, her gün egzersiz yapmaya, yürümeye çalışın. Günde en az 5000, ortalama 7500 ve mümkünse 10000 adım atmaya bakın.
Sağlıklı bir kilo aralığında kalın. Bel çevrenizi izleyin. Kadınsanız 88, erkekseniz 100 rakamını asla geçmeyin.
Kan şekerinizi, açlık-tokluk şeker değerleri ile takip edin. Açlık şekerinizin 100’ün üzerine, hele hele 110’un üzerine çıkması halinde alarm durumu ilan edin. Açlık insülininizin 7’den, tokluk insülininizin ise 40’tan fazla olmaması gerektiğini bir kenara not edin. Üç aylık kan şekeri ortalaması Hemoglobin A1c de önemlidir, %5.8’i geçmesine müsaade etmeyin. 6’yı geçtiğinde ise acil durum ilan edin.
Tansiyonunuzu yılda en az 2-3 kez ölçtürün. Büyük tansiyonunuz 13’ü, küçük tansiyonunuz 8.5’i geçmesin. Tansiyonunuz ne kadar düşükse riskiniz o kadar düşüktür.
Kolesterolünüzü takip edin. HDL kolesterolünüz 45’in altında, LDL kolesterolünüz 170’in üstünde olmasın. HDL’niz düşükse daha çok hareket edin, daha sık egzersiz yapın, balık ağırlıklı beslenin. LDL’niz yüksekse hayvansal ürünlerden yavaş yavaş uzaklaşın. “Sebze-bakliyat” ağırlıklı yiyin. Trans yağlı yiyeceklere elinizi bile sürmeyin.
Sigara içiyorsanız hemen bırakın, yanınızda içilmesine de müsaade etmeyin.
Alkolü bırakın ya da azaltın.
Uykunuza, keyfinize, mutluluğunuza, huzurunuza özen gösterin. Öfkeden, hiddetten, kızgınlık, düşmanlık ve kıskançlıktan uzak kalmaya bakın. Memorial Hastanesi, Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez

SON

Yazarın Tüm Yazıları