Kadın dırdırından ölen var mı?

Lüzumsuz Bilgiler (Useless Facts) hadisesine duyulan ilgi 1990’lardan başlayarak, iletişim teknolojileriyle paralel bir patlama yaşadı.

“Aslında kutup ayılarının tüyleri beyaz değil, transparanmış”tan açılan kapıdan pek çok kitap, web sayfası geçti ve karşımıza geldi.
Hepsini aynı ilgi ve keyifle okumak mümkün değil tabii.
Tekrarlar, çeviri yanlışları, zorlama hatta ittirme diyebileceğim konu kanırtmaları hadiseden uzaklaşmama ve daha seçici davranmama yol açtı.
Bir ara üzerime “Biliyon mu, burun deliklerine kalem pil sokarsan, dilinin ucuyla ampul yakabiliyormuşsun...” şeklinde gelecek olanlara karşı yakın dövüş teknikleri bile öğrendim.
Teorik olarak...
Sahaftan çıkma 1970 model jui-jitsu kitabıyla...

Bu yolda kafayı tamamen hayvanların cinsel yaşamlarının gizemleine takılıp gaibe karışanlar, gayet emin olduğu bir bilginin kökten kopup gidişine dayanamayıp sadece Lee Scracth Perry plaklarına güvenmeye başlayanlar oldu...
Akdoğan Özkan’ın “Gafillikler Kitabı: Boş Bulunup Yanlış Zannettiğimiz 101 Şey”, uzun süredir arama mesafe koyduğum “bilmediğimiz veya bildiğimizi sanarak yaşadığımız bilgiler” alanına yeniden girmemi sağladı.

Özkan, gezdiğim kitapçılardaki konumlanmasından anladığım kadarıyla çok satanlar arasına girmiş kitabında, bu tarz kitaplarla arasına bazı ciddi farklar koyuyor.
Birincisi, üzerinde kalem oynattığı konuların çoğu “yerel” bağlantılı.
İkincisi, yazar kitabın sonunda her madde için faydalandığı kitap, makale, web sayfası gibi kaynakları sıralıyor.
Ve böylece “Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp” sözünü gözümüze batırmadan hatırlatıyor.
Diyor ki yazar, “Şirden, işkembeden sallama; kaynağını bul, oku, öğren.”
Üçüncüsü, yazarın üslubu var.
Çeviri yavanlığında kaybolmadan, bir dostuna anlatır gibi anlatıyor.

Son olarak, ne anlatıyor “Gafillikler Kitabı...”
“Kadın dırdırından ölen var mı?”
(Madem başlıkta sordum, sadece bunun cevabını vereyim: Var! Detaylı bilgi için kitabı alın, ayıp etmeyelim yazana...)
“Dut yemiş bülbül susar mı?”
“İngiliz Kemal İngiliz miydi?”
“Gesi Bağları’nda gezilebilir mi?”
Eğlenceli, yorgunluk vermeyen, yaz için ferahlatıcı etkileri de bulunabilecek bir kitap.
Tek bir eleştirim olacak.
O da içerikle ilgili değil, şekille ilgili.
Kitabın “İçindekiler” bölümünde kaç punto kullandınız allasen?
Mikroskopik davranmayı gerektirecek bir durum da yok.
Biraz büyütün yahu, gözlere yazık!

Yazarın Tüm Yazıları