İzmir’e de çılgın proje istiyoruz

Başbakan Erdoğan’a bir çılgın İzmir Projesi de ben sunayım istedim. Sayın Başbakanım Karşıyaka ile İnciraltı’nı köprü ile bağlasak nasıl olur dersiniz. Üstelik, İsveç ile Danimarka arasındaki Öresund Köprüsü gibi iki şeritli demiryoluna ve dört şeritli karayoluna sahip olsa nasıl olur dersiniz?

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, çılgın projesini İstanbul’da açıkladı: Kanal İstanbul. Karadeniz 45-50 kilometrelik kanalla Marmara’ya bağlanacak, çıkan harfiyatla taş ocakları doldurulacak, göletler yapılacak, belki kenarlarına yıkılmayacak seyir terasları bile konuşlandırılacak. Proje kapsamında 2 ada da kazanılarak, güzergâh boyunca değişim dönüşüm projesi gerçekleştirilecek, planlı yapılaşmayla yeşil alanlarıyla yepyeni yaşam alanları kazandırılacak.
¡¡¡
Proje açıklanınca kıskanmadım dersem yalan olur. Gerçi bir takım kişiler bunun Osmanlı projesi, bir kısım medya şürakası da hayal unsuru olduğunu söyleye dursun, ben çevre açısından bakınca alkışladım. Bu projeyle boğaz trafiği ve İstanbul’dakilerin her tanker geçişinde ağızlarına gelen yürekleri rahatlayacak.
Çarşamba günü haberi izlerken, Başbakan Erdoğan’ın İzmir için de önemli projelerimiz var dediğini işittim sanki. Körfezi kurtarma sözü verdiğini de hatırlayınca, önceki seçimlerin arifesinde partilerin İzmir adaylarının projelerini dinlerken AK Partili Nükhet Hotar, “Karşıyaka ile İnciraltı arasına köprü yapacağız” demişti. EXPO adaylığının konuşulduğu günlerde müthiş bir müjdeydi İzmir için. “EXPO adaylığı bitti, köprü gitti” diye dövünürken Başbakan Erdoğan’ın çılgın projesi ne olabilir diye düşündüm.
¡¡¡
“Acaba Karşıyaka ile İnciraltı arasına köprü yapılabilir mi?
Yapılırsa İzmir trafiği rahatlatılabilir mi? Çankaya’da, Alsancak’ta düğüm olan trafik, Körfez Köprüsü’yle kurtarılabilir mi?  Kordon’da SİT’e takılan Çevre Yolu bağlantıları Karşıyaka ile İnciraltı bağlanarak tamamlanabilir mi?
¡¡¡
Bence İzmir trafiği gerçekten Körfez Köprüsü’yle kurtarılabilir.  Hele bu Köprü tıpkı İsveç ile Danimarka arasında yer alan Öresund Köprüsü gibi iki şeritli demiryoluna ve dört şeritli karayoluna sahip olursa ve Üçkuyular’daki metroya bağlanırsa inanın harika olur.

Haberin Devamı


Haydi güneş topla benim için


Çernobil felaketinin 25. yılında nükleer facialara dikkat çekilirken, Türkiye’nin Mersin ve Sinop’ta santral kurma girişimi çevrecileri gerçekten çok üzüyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanabilsek inanın nükleere mükleere ihtiyacımız kalmaz. Tasarrufu da unutmadan tabii.
¡¡¡
Bir ilköğretim okulundaki çevre konferansında sordum. En ucuz enerji hangisi?
“Kimisi kömür, kimisi elekrik, kimisi jeotermal, kimisi de doğalgaz” dedi.
Aynı soruyu şimdi sizlere soruyorum. “En ucuz enerji hangi enerjidir?”
Çalışmadığınız bölümden geldi, çok kazık değil mi? Haydi sizleri yormayayım. En ucuz enerji tasarruf edilen enerjidir.
Türkiye’deki büyük büyük adamlarımız maalesef tasarruf etmesini bilmiyor.
Bakmayın siz yaz saati uygulamalarına.
Mimarisi aydınlatmadan nasibini almamış, yalıtımı yapılmamış devlet dairelerinde elektrikler sabahtan akşama kadar yanıyor.
Bir devlet dairesinde çalışan Şair Nevzat Güzeldere geçen kış isyan ediyordu.  “Hava güzel ama kaloriferleri yine de yakıp odaları cehenneme çeviriyorlar. Kaç kere söyledik, dinleyen yok. Kapıyı, pencereyi açıp çalışıyoruz. Yazın bunları da Devletin paraları uçup gitmesin” diyordu.
Yazsak ne olacak Nevzat kardeşim. Basını kim dikkate alıyor ki, onlar alsın.
İnsanın içinde özünde olmalı.
Memleket millet sevdasıyla yanmalı.
Kendini devletin yerine koymalı.
“Devlet malı deniz, yemeyen domuz” diyenleri oymalı.
¡¡¡
Makina Mühendisleri Odası’nın, Muğla İl Temsilciliği 2 sene önce yine bu günlerde, “Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının Muğla için etkin kullanımı Çalıştayı” düzenledi. O çalıştayda sadece rüzgar enerjisi kurulu güç potansiyelinin, 476.15 MW mertebesinde olduğu açıklandı.
Bir başka açıklama daha vardı. O da Türkiye’nin güneşlenme süresinin günlük 7.2 saat olduğuydu. Bu kadar büyük güç elimizin altındayken acaba biz güneş enerjisinden ne kadar yararlanıyoruz acaba?
Son sözü söylemeden bu çalıştayda sunum yapan Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Güngör’ün söylediklerinde bir örnek daha vereyim sizlere.  Prof. Güngör, “Muğla’da, 30 m3 su güneşten faydalanılarak 60 C sıcaklıklara getirildiğinde, bunun sonucunda önlenen CO2 salınımı miktarı 260 tondur. Bu önemli bir tutardır” diyor ve ekliyor: “Haydi güneş topla benim için.”
Peki, sizce de önemli değil mi bu?
O halde haydi güneş toplamaya...


 

Yazarın Tüm Yazıları