İyimser olalım mı?

TAM da İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay’ın dünkü gazetelere yansıyan “Demokratik Açılım” projeleri nedeniyle “iyimserliğimizi” ve “memnuniyetimizi” ifade etmeye niyetliydik.

Gerçekten Sayın Bakan, temelde “insan hakları”nı, “hukuk devleti”ni güçlendirici kurumlardan söz ediyordu.

Haberin Devamı

Ama Ankara’dan gelen bir haber, keyfimizi iyice kaçırdı.

Önce bu haberden söz edelim:

İktidar partisi ileri gelenlerinin geveleyip durduğu “Anayasa değişikliği” paketinin içereceği bir öneri gerçekleşirse AnayasaMahkemesi artık, “Anayasa’da yapılan değişiklikleri -şekil yönünden bile- inceleyemeyecek ve gerekirse iptal edemeyecek”miş.

Çünkü iktidar partisinin Milliyetçi Hareket Partisi ile el ele verip Anayasa’nın 10 ve 42’nci maddelerini değiştirerek “türban yasağını kaldırma” girişiminin Yüksek Mahkeme tarafından önlemesine olan öfke hâlâ sürüyormuş.

Kızmalarında sakınca yok.

Ama Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa ile ilgili “denetleme” yetkisini kaldırmanın altında “Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” maddelerini “işlevsiz hale getirmeyi” hatta “değiştirmeyi veya yürürlükten kaldırmayı” amaçlayan bir tertip varsa, o nasıl önlenecek?

Haberin Devamı

İktidarın başındakiler, o kadar büyük bir lokmayı yutacak babayiğidinTürkiye’de olmadığını bilmiyorlar mı?

Gelelim öteki konuya, yani Sayın Atalay’ın “Açılım” bağlamında kurulacağını söylediği “Türkiye İnsan Hakları Kurumu”; “Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu” ve “Kolluk Gözetim Komisyonu”na...

İngilizlerin, “Yapmaya karar verdinizse, hiç gecikmiş sayılmazsınız” anlamına gelen bir özdeyişleri vardır. O açıdan bakınca bugünkü iktidarı, böyle kurumları kurma iradesini gösterdiği için kutlarız.

Ama öte yandan devletimizin bu konuda bireylere verdiği namus sözünün tarihinin taa 1839’a yani Tanzimat Fermanı’na kadar uzandığını da kabul etmeliyiz.

Devletimiz demek o gün bugündür sözünü tutmamış ki şimdi “yasalar önünde eşitliği, işkence ve kötü muameleye son vermeyi, zabıtanın yetkilerini kötüye kullanmasını önlemeyi” sağlayacak kurumlar oluşturmaya ihtiyaç duyuyor.

Tamam yapalım, bunlar kurulsun... Ama devletimiz de vatandaşına karşı bunca yıldır dürüst davranmadığını itiraf etsin.

Sayın Atalay’ın kurulacağını daha önce açıkladığı, şimdi bunlarla ilgili “yasa tasarılarının” Meclis’e sunma aşamasına geldiğini söylediği kurumların yapısı, yetkileri, işlev ve amacı somut ifadelerle karşımıza çıkmadan o konularda bir şey söylemeyi “ihtiyatsızlık” sayarız.

Haberin Devamı

Çünkü bugünkü iktidarın söyledikleriyle yaptıklarının birbirini tutmadığını gösteren çok sayıda örneğe tanık olduk.

Şimdilik sadece, Sayın Atalay’ın Devlet Bakanı iken (2004’te) çıkardığı ve halen yürürlükte olan yeni Basın Kanunu’nun gerçekten eskisinden iyi ve özgürlükçü olduğunu dikkate alarak, “Atalay’ın vaadini kulak vermeye değer bulduğumuzu” söyleyebiliriz.

 

Yazarın Tüm Yazıları