Paylaş
Zaten “Sıra ona da gelecek” demiştik.
“Taslakta gerçekten demokratikleştirici öneriler var.” Örneğin demokratik işleyişin temel koşullarından biri olan “halkın gerçekleri öğrenme hakkı” bu taslakta “anayasal bir hak” haline getiriliyor. Bu amaçla yürürlükteki Anayasa’nın 74’üncü maddesine “Herkes bilgi edinme (...) hakkına sahiptir” hükmünün konması
isteniyor.
Yeri gelmişken belirtelim:
Halen “Bilgi edinme hakkı”nı düzenleyen bir yasamız var ama onu uygulamak için çıkartılan Yönetmelik kötü. Çünkü halktan bilgiyi saklayan bürokratı caydıracak bir yaptırım mekanizması yok. Onu da düzeltmek lazım.
Önerinin “Yüksek Askeri Şûra” ve “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” kararlarını yargı denetimine açan hüküm getirmesi de yerinde.
Hoş, bu organların kararlarını yargı denetimine açmayı istemeyen zaten kalmamıştı.
Keza, savaş hali dışında “Sivil kişilerin hiçbir nedenle askeri mahkemede yargılanmayacağına” ve “askeri mahkemelerin” görev alanının “asker kişilerin sadece askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri askeri suçlarla” sınırlı olması gerektiğine ilişkin hükümler de yerindedir.
Özellikle son iki yıldır kamuoyunu meşgul eden suçlamalar ışığında bakınca bu hüküm demokrasi ve hukuk devleti yönünden ihtiyaç olarak görünmektedir.
Ancak, bir yandan askeri yargının yetkileri budanır öte yandan da sivil yargı -bugünkü iktidarın istediği gibi- yürütme gücünün emrine sokulursa, adaletsizlik misliyle katlanır. Asıl büyük sorun o zaman çıkar.
Bazıları öneri paketinde bulunan “Kamu Denetçisi” (ombudsman) oluşturma önerisi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurma yolunu açan “Bireysel Şikâyet Hakkı”nı da “demokratikleşme” yönünde atılmış bir adım gibi görüyorlar.
Doğrusu, köklü bir “Danıştay”a ve oturmuş bir “İdari Yargı” sistemine sahip olan ülkemizde bu Ombudsman’ın ne işe yarayacağını merak ediyoruz. Keza “Bireysel Şikâyet Hakkı”nı da bir özenti gibi görüyoruz.
Söylemeye bile lüzum yok ama ihmal etmiş olmayalım:
“Geçici 15’inci madde”nin yürürlükten kaldırılmasının da zamanı gelmişti. Bunu öneren hüküm de yerindedir.
Ama bunlar zaten taslağın “yutturmaca” maddeleridir. Asıl mesele bellidir. İktidar partisi:
Hem Anayasa’nın korumaya çalıştığı laik devleti kendi özlediği (İslamî) devlete dönüştürmek hem de bu yüzden kapatılmamak istiyor.
Yargıyı kendi dümen suyuna sokmak istiyor.
Ve en önemlisi Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olacağı bir Türkiye’nin altyapısını hazırlıyor.
Paylaş