İstanbul'un plakasına basmak!

Bastım valla. Sevdiğim, güzelim, canım İstanbul’un plakasına…

Haberin Devamı

Allah’tan bastığım, demirden ve paslı değildi.

 

Tam tersi pırıl pırıl, yepyeni, bembeyaz…

 

Arada bir boğan sıkıntı, hüzün, acı egzoz kokuları yerine sevgi kokularının yükseldiği…

 

Evet sayılar vardı.

 

İstanbul’un plakası olan sayılar…

 

Ve de 34 MB 2010!

 

Bu plakaya sahip olan kırmızı, son model yaşam beni alıp götürecek.

 

Bazen bilinmezlere…

Haberin Devamı

 

Bazen silinmezlere…

 

Bazen görünmezlere…

 

Bazen de dönülmezlere…

 

Bazen sağa çekecek, kuytulara…

 

Bazen de anlatamadığım duygulara…

 

Kimi zaman basıp gaza, mutluluktan uçuracak.

 

Kimi zaman gücü bittiğinde duracak.

 

Kimi zaman da duvara toslayacak.

 

Kimi an da yolun ortasında kalacak.

 

Bir zaman gelecek, anlayanlar ona destek verecek.

 

O sayede yola devam edecek.

 

Kimi zaman çakıl taşlı, kimi zaman kıvrımlı kimi zaman iki tarafı çiçekli yollarda ilerken içinden gelen şarkıya kendi de haykırarak…

 

Yolunu, hızını kesmek isteyenler, dönen tekerlerine çiviler, kötü cisimler batırarak zarar vermeye çalışacak.

 

Haberin Devamı

BaÅŸaracaklar belki de.

 

Ama bilmeyecekler ki böyle yaparak, bir olumsuzluğu daha aşabilme gücünü verecekler ona.

 

Ve yol böyle sürecek.

 

Sürüp giden yaşam yolunda ilerleyen 34 MB 2010! plakalı yaşam aracıma o kadar çok insan bindi ki 19 Kasım’da!

Doldu doldu taştı…

 

Deposunu sevgiyle doldurdular, yarı yolda kalmadık onun için.

 

Güle oynaya, şarkılar söyleyerek yol aldık, kilometrelerin sevgi olduğu…

 

Bu kadar çok kişinin sevgi ve incelik kilometreleriyle karşılaşacağımı tahmin etmedim.

 

İyi ki varsınız, sürüp giden yolculukta şimdiye kadar karşılaştığım, çok sevdiğim yol arkadaşlarım.

 

Çok mutlu oldum, öyle böyle değil…

 

Duygulandım, yetmedi ağladım.

 

Tüm yaşam araçlarının deposu böyle full sevgi, inceliklerle doldurulsa, hiçbir araç yarı yolda kalmaz, basar mutluluklara uçar.

Haberin Devamı

 

Kaportalar, plakalar hep pırıl pırıl…

 

İşte 19 Kasım’da, sürücü koltuğunda Melike’nin oturduğu, BİRGÖLGE’de parkeden bir yaşam aracı vardı ki…

 

İstanbul’un plakasına basan…

 

Bastıkça mutluluklar, güzellikler, sürprizler biten…

 

Yolun yarısına bir kala…

 

Ha ama bundan sonra üç yılda bir yaş alacağım, şimdiden duyurulur! :)

 

Devam ederken de yola…

 

Kırmızı kaportasına yakışan kalp deposu sevgiyle doldurulan, dikiz aynasına tebessümleÂ- önündeki yola da aÅŸkla bakan!

 

 

                                                  ÂMELÄ°KE BÄ°RGÖLGE

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları