Paylaş
Tam bir psikopat. Tam bir ruh hastası. Tam bir yakın tehlike.
*
Peki bilinmiyor muydu caninin bu yönü?
*
Bilinmez olur mu?
Adamın tam beş adet hastane kaydı var.
- Bir devlet hastanesinin psikiyatri servisinde bakılmış bu caniye.
- Yetmemiş, bir eğitim araştırma hastanesinin psikiyatri servisinde ilgilenilmiş.
- O da yetmemiş, bir üniversite hastanesinin psikiyatri servisinin takipli hastası olmuş.
*
Sonuç olarak...
Hiçbiri alarm zillerini çalmamış. Hiçbiri canideki potansiyeli fark edememiş.
Ve bu psikopat cani, elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmış.
Kurbanlar aramış kendisine.
En sonunda da tasarlayarak, planlayarak, törensel bir hava vererek iki genç kızımızı katletmiş.
*
O zaman sormak gerekir:
- Psikiyatri servislerinin hiçbirinin alarm zillerini çalmaması normal mi?
- Psikiyatri servislerinden hiçbirinde “dikkat, tehlike var” denmemesi olağan mı?
- Hiçbir doktorun, “toplum için tehlikeli” teşhisi koymamasında bir tuhaflık yok mu?
*
Defalarca girip çıkmış psikiyatri servislerine bu cani.
Hiçbirinde bu caninin, “ayinsel cinayetler işleyecek bir potansiyeli” olduğu keşfedilememiş. Toplumun içine salıverilmesinde hiçbir sakınca görülmemiş.
*
Kendilerine defalarca gelen bir hastanın, “kafa keserek genç kızları öldürecek kadar psikopat” olduğunu saptayamıyorsa...
Ne işe yarıyor bu psikiyatri servisleri?
*
Ve soruların en korkuncu:
Bu cani, intihar etmeseydi... “Hastadır, akli dengesi yerinde değildir” falan diye yargının elinden yırtacak mıydı?
AZRA AKIN’DAN TAM TEŞHİS
Emine Erdoğan, siyasetin cepheleştirici dilinden özenle kaçınıyor.
Kamusal yararı olan işlere imza atıyor, çevre duyarlılığının artmasına hizmet ediyor, “sıfır atık” meselesini dünya gündemine taşıyor. Hepimizin üzerinde ittifak ettiği konularla ilgili çalışmalar yürütüyor.
*
Emine Erdoğan’ın işte bu tür etkinliklerinden birine Azra Akın da katılmış.
Vay sen misin Emine Erdoğan’la görünen!
Muhalif çevrelerden bazı tipler, Azra Akın’a öyle bir hücum etmişler ki...
Şaşmış kalmış Azra Akın.
*
Şaşmış kalmış ama ortadaki sorunu tam hedefinden teşhis etmesini de bilmiş.
Kendisine yönelen tepkilerle ilgili cevap verirken şöyle demiş Azra Akın:
*
“Üzülerek görmekteyim ki ülkenin kutuplaşmasından en çok yakınan kesimler, aynı konuda bayrağı en önde taşımakta.”
*
Kutuplaşmadan en çok şikâyet edenlerin kutuplaştırıcıların en önde gidenleri olmaları, Türkiye’nin en tuhaf yönlerinden biri olsa gerek.
HAYASIZ SALDIRI TUTMADI
Özgür Özel üzerinden CHP’li bir kadın belediye başkanına yönelik hayasız, ahlaksız saldırı ters tepti.
*
Türkiye’de özellikle kadın siyasetçilerin işlerinin ne kadar zor olduğunu kanıtlayan bu hayasız saldırıya...
CHP’liler yüz vermediler. Yüz vermemekle kalmayıp nefretle kınadılar. Hayasızlığa isyan ettiler.
*
Parti içinde bu saldırıyı kim organize ettiyse...
Amaçladığının tam tersi bir sonuçla karşılaşmış oldu.
*
Ne diyelim? Beter olsun.
URAZ’IN BAŞINA GELENLER NEDEN ÖTÜRÜ
Uraz Kaygılaroğlu için her şey şöyle başladı:
*
Fotoğrafçı sevgilisi, bir gün kendisine...
“Sevgilim, müthiş bir fikrim var. Şimdi sen kan görmekten zevk alan vahşi bir kasap rolüne giriyorsun. Kan gölünden oluşan bir fon yapıyorum ben. Sen kesilmiş bir kadın kafasını eline alıyorsun. Ben de senin fotoğraflarını çekiyorum. Ve Tarantino stili ses getirecek bir iş çıkıyor ortaya. Hadi başlayalım” dedi.
*
Fotoğrafçı sevgilisinin bu gazına gelen Uraz Kaygılaroğlu...
“Kadın kesen kasap” rolüne girdi, korkunç pozlar verdi, ürkütücü fotoğraflar ortalığa saçıldı.
*
O günlerde büyük tepki aldı Uraz.
Pişman oldu, özür diledi falan.
*
O günlerde içimden şöyle demiştim:
“Özür dilese de, pişman olsa da... Kafası kesilerek katledilen her kadın cinayetinde o pozlar mutlaka gündeme gelecektir.”
İşte! Nitekim bugünlerde yeniden herkesin dilinde bu pozlar.
*
Demek ki neymiş?
Saçma fikirleri olan entel sevgilinin gazına gelmemek gerekiyormuş.
EBUBEKİR GÜNDEM OLMAK İSTİYOR
Abuk sabuk paylaşımlarıyla sürekli tartışmalara yol açan Ebubekir Sofuoğlu isimli şahıs, bu kez de kafası kesilerek katledilen kızlar üzerinden güya “İslami tebliğ” yapmaya çalışmış.
*
Dediği şu:
“Parçalanan bu kızcağız, İslam hassasiyetiyle yetiştirilmiş olsaydı kendisine namahrem olan bu katille hiç tanışmayacaktı bile ve şu an hayattaydı.”
*
Canice katledilmiş iki genç kızın ardından böyle açıklamalar yapmak...
İslami tebliğ falan değildir, İslam karşıtı propagandadır.
*
Çünkü “bak, öyle yaparsan, böyle olur” tarzı bu fırsatçı yaklaşımda...
Üzülmek yoktur, katledilenler için gözyaşı yoktur, merhamet yoktur, vicdan yoktur, adap yoktur, genç kızların ailelerini düşünmek yoktur.
Peki ne vardır?
Arsız bir polemik çıkarıp gündeme gelme çabası vardır.
*
Ebubekir’e sadece şunu söylemek isterim:
Gündeme gelmek için her türlü saçmalayabilirsin, senin bileceğin iş.
Yeter ki buna İslam’ı alet etme.
Paylaş