İstanbul Rumları üzerine

‘İstanbul Rumları’ kitabı, tarih içinde bir cemaatin serüvenini ama en önemlisi bugününü anlatıyor ve odağını yarınına kaydırıyor. Kitap, hafızayla ilgili değil, bugünkü varoluşları ve canlı deneyimleri anlatıyor.

Haberin Devamı

Kozmopolit İstanbul tarihinde Rumların önemini belirten, ortaya koyan incelemeler beni daima ilgilendirmiştir. Bir arada yaşamanın unsurları içinde onların tarihini bilmeden İstanbul’un tarihini anlamak mümkün değildir.
‘İstanbul Rumları - Bugün ve Yarın’ kitabı bu açıdan aydınlatıcı, bilgilendirici bir işlevi üstlenmiş. Dahası, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de yaşamını sürdüren Rum cemaatinin ‘bugün’ünü de ayrıntılı olarak aktarıyor.
Bir konferansın yazıya geçerilmesiyle oluşan kitap ilk önce Yunanistan’da yayımlandı, daha sonra da Türkiye’de okurlara sunulabildi.
Yayımcının önsözü, kitabı daha iyi tanımamızı sağlıyor:
“Elinizde tuttuğunuz çalışma, 2006 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen ‘İstanbul’da Buluşma: Bugün ve Yarın’ başlıklı konferansa sunulan tebliğlerden oluşuyor. Konferans, başlığındaki vurgunun hakkını verircesine esas itibariyle günümüzde Rumların yaşamakta olduğu çeşitli sorunları masaya yatıran ve bu sorunlara olası çözümler arayan bir perspektifle organize edilmişti.”
Katılanları ve konu başlıklarını okuduğunuzda, İstanbul Rumları konusunda kapsamlı yorumlar okuyacağınızı fark edeceksiniz. Böyle önemli konferanslar ve onların kitap haline gelmesi Rumlarla Türkler arasında sorunsuz, eşit haklarla yaşamanın anahtarlarını da veriyor.

Haberin Devamı

AÇILIŞ BARTHOLOMEOS’TAN

Konferansın açış konuşmasını İstanbul Patriği Bartholomeos yapmış, din ile gerçeğin bileşimini gösteren önemli bir konuşma...
Açılış konuşmasıysa Frango Karaoğlan’ın. Karaoğlan, konferansın niteliğini şöyle açıklıyor: “Bu konferans, Rumlarla ilgili konferanstır, bugün İstanbul’da yaşayan Rumlarla ilgili bir konferans. Hafızayla ilgili bir konferans değil. Varoluşlarla ve canlı deneyimlerle ilgili bir konferans.”
Bazı önemli konu başlıkları ve yazarlarını yazınca, konuların çeşitliliği konusunda bir fikir vermiş oluruz.
Adnan Ekşigil: Türkiye’de Özel Mülkiyetin Evrimi Çerçevesinde Rum Mülkleri; M. Rıfat Akbulut: Osmanlı Kentsel Modernleşmesi, Gayrimüslimler ve ‘Modern’ Bir Kentsel Çevre Olarak Kadıköy’ün İnşası; Baskın Oran: Gayrimüslim Vakıfları ve 1936 Beyannamesi; İlay Romain Örs: ‘Şehrin’ Diasporası: Atina’da Yaşayan İstanbullu
Rumlar; Meropi Anastassiadou: İstanbul Rumlarının Kültürel
Varlığı: Değerlenme ve Gelişme Tahayülleri; Simeon Yılmaz: Antakyalı Rum Ortodoksların İstanbul’daki Bugünü ve Yarını.
Atina’da yaşayan İstanbullu Rumların bazılarıyla, Abdi İpekçi Ödülleri zamanında Atina’da tanıştım. İki ülkenin de özelliklerini taşıyorlardı. Dilek Güven’in ‘6-7 Eylül Olaylarına Bugünkü Türk ve Yunan Toplumlarının Bakış Açıları’ yazısı dünden bugüne bu olayın tarihini vermektedir: “Emekli Hâkim Amiral Fahri Çoker olaylardan sonra 1955 sonbaharında kurulan göstermelik askeri mahkemelerde soruşturma hâkimliği yapmış ve o süreçte eline geçen belge ve fotoğrafları ölümünden sonra yayınlanması kaydıyla Tarih Vakfı Bilgi Belge merkezine bağışlamıştır. Yargılama sürecinin bu kadar karikatürize edildiği bir dönemin (unutmayalım, kendisinden bu olayların komünistler tarafından yapıldığını tespit etmesi bekleniyordu) vicdanında derin izler bıraktığını tahmin ediyoruz. Söz konusu fotoğraflar Türk istihbarat servisi tarafından çekilmişti ve olayların gerçekleşme anını gösterdiğinden dolayı nadir rastlanan türdendi. Yakan, yıkan ve yok edenlerin görüntüleriydi bunlar. Failleri çok net görebildiğimiz bu fotoğraflar polis tarafından daha sonra saldırganları tutuklamak amacıyla kullanılmıştı. Burada gösterilen fotoğraflar ve belgeler, olayların bir tertip ve hedefin tüm gayrimüslimlerin olduğunu, polisin pasifliğini ve bu olayların devlet ve devlete yakın merciiler tarafından organize edildiğini çok açık biçimde ifade ediyordu.”

Haberin Devamı

ATİNA’DAKİ KÜÇÜK İSTANBUL

Şehrin Diasporası: Atina’da Yaşayan Rumlar yazısında İlay Romain Örs, İstanbul ve Atina’daki yabancılaşmayı ve Atina’da yaşatılmaya çalışılan İstanbul’u ve İstanbulluluğu anlatıyor: “İstanbullu Rumların (Polites) Atina’daki farklı kültürünün izini sürmeye başlamanın en güzel mekânı Paleo Faliro bölgesidir. Faliro’da yaşayan pek çok İstanbullu Rum, başka İstanbullulara yakın olmak ve İstanbul mamullerine daha kolay erişmek için şehrin bu bölgesine yerleşmeyi tercih ettiklerini ifade ediyorlar. Baklavadan gündelik taze yufkaya, Boğaz’ın mevsimlik balıklarına kadar her şey, Rumların İstanbul’daki dükkânlarına atfen Rio, Riviera ve Sabuncakis olarak adlandırdıkları şarküterilerde, restoranlarda ve pastanelerde bulunabiliyor. Atina’daki İstanbullu Rumlar, kendilerini kurumsal olarak da ayrı tutuyorlar. Farklı cemaat merkezlerinde, spor kulüplerinde, mezun derneklerinde, mahalle oluşumlarında toplanıyorlar. Buralara İstanbullu olmayanların üye olması mümkün olamıyor.”
İstanbul Rumları, tarih içinde bir cemaatin serüvenini ama en önemlisi bugününü anlatıyor ve odağını yarınına kaydırıyor.
Acılarla, göçlerle dolu bir serüven. Ama meselenin bütün ayrıntılarını buradan öğrenebileceğiz.

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Jürgen Otten Fazıl Say -Piyanist, ... Kırmızı Yayınları
Kemal Özer Baba İle Kız Varlık
Cumhur Orancı Acı Düşler Bulvarı Ayrıntı Yayınları
Pierre Dardot, ... Dünyanın Aklı İstanbul Bilgi Üni...
Süleyman Yeter Ben Kapıcı Süleyman Doğan Kitap

Yazarın Tüm Yazıları