İrtica yerine cemaat vurgusu

ESKİ Genelkurmay Başkanları İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Yaşar Büyükanıt ayrıca eski Kuvvet Komutanları toplantıda var.

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök yok. Özkök’ün olduğu yerde başkanlardan bazıları, başkanlardan bazılarının bulunduğu yerde Özkök bulunmuyor. Göze çarpan bir ayrım.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ.

Dün İstanbul’da Harp Akademileri Komutanlığında çok geniş katılımlı bir toplantı düzenliyor. İki saat süren konuşmasını verdiği yemek izliyor. Onbeş yirmi yılın eski komutanlarına kadar uzanan davetli topluluğunda bir eksik görüyorum. Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni davetli değil. Fark etmemiş olabilirim, galiba Zaman’dan pek kimse de yok.

Dikkatimi çekiyor. Onlara davet yoksa, bu pek boşuna değil.

CEMAATLAR

Orgeneral Başbuğ konuşmasının hiçbir yerinde, askerden o çok alıştığımız irtica sözcüğünü kullanmıyor. Onun yerine cemaat vurgusu var:

"Bugün bazı cemaatler öncelikle ekonomik güç olmaya, daha sonra sosyo politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı tek tip yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadır. (...) Cemaate giriş ve çıkış çok farklı dinamiklere bağlıdır. Bu koşullar altında, dinsel camaatlerin, hele çıkar çevresinde örgütlenmişse, sivil toplum hareketi olduğunu öne sürmek çok güçtür."

Başbuğ
dinsel cemaatleri siyasette rol almasının moderniteyi aşındırdığı anlamına geldiğini söylüyor. Toplumu inanan-inanmayan, dindar-dindar olmayan ayrımına götürdüğünü belirtiyor. Bunun adı kutuplaşma.

AKADEMİK ÜSLUP

Başbuğ konuşmasının başında güncel konulara girmeyeceğini, bunu gelecek hafta düzenleyeceği basın toplantısına bıraktığını söylüyor.

Sık sık dipnot düşerek, referans vererek akademik konuşmayı tercih ediyor.

Sivil-asker ilişkilerinde, terörle mücadelede, demokrasi ve laiklik kavramlarında üslubu hep akademik.

Silahlı kuvvetlere "demokratlık kisvesi altında" sistematik muhalefetten yakınıyor.

Toplumun "mütedeyyil kesimini" etkilemek için silahlı kuvvetleri din karşıtı göstermek isteyenlerden yakınıyor.

Terörle mücadelede bazılarının silahlı kuvvetler mensuplarının onurlarıyla oynadığından yakınıyor.

Bunların hepsiyle mücadele edildiğini söylerken, sürekli "hukuk içinde kalmak koşuluyla" vurgusunu ihmal etmiyor.

ÇOĞULCULUK

Zaten konuşmasının özünde demokrasi ve çoğulculuk kavramları ön planda . Anlamlı bir vurguyla:

"Çoğulculuk temek hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı güvenceye alınmasıdır. Çoğunluk , çoğulculuğa engel oluyorsa, demokrasinin işleyişinde ters bir durum vardır."

Bana göre, bu görüşüyle Başbuğ sürekli kendi çoğunluklarıyla koltukları kabaran birilerini kulağına küpe sözler söylüyor.

Askeri konular içinde , ama teknik olmaktan kaçınan , eleştirileri akademik boyuta taşıyan, siyasi olmaktan uzak ama yerinde siyasi uyarılar yapan bir konuşma.

Orada Ergenekon yorumu yok

TOPLANTIDA karşılama, düzen, konukseverlik yerli yerinde, hiç aksama yok.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ konuşmasından önce ve sonra yüksek komutanlarla kısa sohbetler yapıyorum. O sohbetlerde Ergenekon yok. Askerler bir yorum yapmaktan kaçınıyor. Hatta, emekli komutanlar bile çok dikkatli.

Yemekte masamızda muvazzaf bir koramiral oturuyor. Masada Ergenekon açılıyor, koramiral konuya hiç girmiyor. Eski MİT ajanı Mahir Kaynak bir komplo teorisi daha atıyor:

"Ergenekonda bu son dalga artık Tayyip Bey’i yıpratmaya yönelik. Savcılar yapsa da, sonuçta Tayyip Bey’e yükleniyor. Fethullah Hoca acaba Tayyip Bey’den vazgeçti mi diye düşünüyorum."

Bu yorumun yorumu size ait.
Yazarın Tüm Yazıları