Irak Kürtleri kimden korkuyor?

IRAK Kürtleri kimden korkuyor? Öncelikli tehdit riskinin nereden geldiğini düşünüyor?

Akla ilk gelen, en 'malum' olan, en 'makul' görünen yanıt, tabii ki Saddam Yönetimi, yani Bağdat'tır, değil mi?

Hayır, öyle değilmiş. Onbeş gün Kuzey Irak'ı ziyaret eden eski ABD Büyükelçisi, şimdi Washington Ulusal Savunma Üniversitesi'nde hocalık yapan Peter W. Galbraith'a göre Irak Kürtleri en fazla Türkiye'den korkuyor.

Hırvatistan'da büyükelçilik yapmış olan, Bosna-Hırvat savaşı sırasında arabuluculuk görevli de üstlenen Büyükelçi Galbraith, Kuzey Irak konusunda da uzun bir süreden beri çalışıyor.

Kuzey Irak dönüşünde Türkiye'ye de uğrayan Büyükelçi'nin bölgeyle ilgili fikirlerini aktarmak istiyorum.

Ne yazık, Türk gazetecilerinin Habur'dan Kuzey Irak'a geçişine Türk makamları tarafından izin verilmediği için, Türkiye'nin kaderini çok yakından ilgilendiren bir bölgeyle ilgili bilgilere hep başka kaynaklar aracılığıyla ulaşmak zorunda kalıyoruz.

Büyükelçi'nin izlenimlerini özetlemek gerekirse, öncelikle bölgede yaşayan Iraklı Kürtlerin, Körfez Savaşı'ndan sonra güçlenen siyasi özerkliklerinin derinleştiği anlaşılıyor.

BM'nin satışına izin verdiği petrolden de pay alan Kuzey Irak yönetimlerinin alt yapı harcamaları için önemli yatırımlar yaptıkları ve bölgenin yeniden inşa edildiği söyleniyor.

* * *

BÖLGEDE yeniden yapılanma ruhunun göze çarptığı haberleri zaten geliyordu.

Zaho'yu, Erbil'i birkaç yıldan beri görmüyorum. Anlatılanlara bakılırsa buraları tamamen değişmiş.

Otoyollar yapılmış, güzel evler inşa edilmiş. Üstelik bu inşaatlar hem estetik, hem de teknik açıdan kaliteliymiş.

Halkın geleceğe güveninin işareti olarak yorumlanıyor bu toparlanış.

Belirsizlik ortamlarının en önemli özelliği olan geçicilik duygusunun yol açtığı dağınıklık ve teslimiyetçi kaderciliğin yerini kalıcılık duygusunun aldığını gösteren belirtiler bunlar.

Önemli olan ikinci bir husus da, genç neslin artık Arapça'yı unuttuğu. Resmi dil Kürtçe'den sonra en çok öğrenilen ve konuşulan dil İngilizce olmuş.

Iraklı kimliğinin iyice aşındığı gözlemleri aktarılıyor.

Barzani'nin bölgesinde açılan Harp Akademisi, peşmerge gücünün yanı sıra daha düzenli bir gücün geliştiğini de gösteriyor.

* * *

KUZEY Irak'ta Kürt özerk yönetimlerinin sağladığı atmosfer, Washington'un Irak Kürt muhalefetine, Saddam sonrası yönetimde en güvenilir müttefik gözüyle bakması Bağdat'ı Kuzey Irak için ciddi bir tehdit olmaktan çıkartıyor.

Saddam, Kuzey Irak için bir tehdit değil artık. Kuzey Irak'taki insanların esas olarak Türkiye'den korktukları ileri sürülüyor. Türkiye'den yapılan açıklamaların, Kürt kimliğini yok etmek, yok saymak şeklinde algılandığı, Körfez Savaşı'ndan sonra kavuştukları güven ortamına, rahatlamaya yönelik tehdit olarak yorumlandığı belirtiliyor.

Oysa Türkiye ile ittifak, Kuzey Iraklı Kürtler için her zaman öncelikli bir konu olmuş, Bağdat'tan ziyade Ankara'nın kendileri için bir çekim merkezi olacağı işaretini ısrarla vermişlerdi.

Saddam sonrası Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasından yana olduklarını söyleyen, bağımsız Kürdistan kurulmayacağını tekrarlayan Kuzey Irak yönetimleri, Türkiye'den sert sözler değil, dostluk ve anlayış bekliyor.

İyi de, Türkmenleri neden yok saydıklarını, muhalefet toplantılarından dışladıklarını, yabancılarla konuşurken Türkmenleri, küçük bir azınlık olarak takdim ettiklerini anlamak mümkün değil.
Yazarın Tüm Yazıları