İoana’nın adağı tuttu, kızı Mavi Güller Ülkesi’nde evlendi

İnsanlar kendi halinde, ama devletler değil. İoana’nın babası, o şen şakrak adam, bir akşam eve alışılmadık biçimde, asık yüzle geliyor. "Toplanın Atina’ya gidiyoruz."

Düğün mavi güller ülkesinde. İoana’nın babası marangoz. Dedesi lokanta işletiyor. Büyükada’da yaşıyorlar. Rum asıllılar, adada yaşamaktan çok mutlular. Çevrelerinde eş, dost, Türklerle kardeş gibi. Tasayı da, kıvancı da paylaşıyorlar, günlük hayatın her türlü ayrıntısını da. Kendi halinde insanlar.
/images/100/0x0/55ea89a8f018fbb8f8867e13
İnsanlar kendi halinde, ama devletler değil.

İoana’nın babası, o şen şakrak adam, bir akşam eve alışılmadık biçimde, asık yüzle geliyor. "Toplanın Atina’ya gidiyoruz."

1922’den sonra, ikinci kez 1955’te, üçüncü kez 1964’te Türkiye Cumhuriyeti aynı kararı alıyor, "Rumlar ülkelerine, Yunanistan’a gidecek." Kanlı Kıbrıs olaylarını takiben. Yıl 1966.

Oysa, onların ülkesi Türkiye. Ne çare, Kıbrıs, milli politika derken, Türk Devleti’nin gözünde, onlar "gavur ve ille ülkelerine dönecek."

15 yaşındaki İoana iki gözü iki çeşme. Sınıf arkadaşlarına, mahalle komşularına sarılıyor, komşular da onlara. Ama, emir büyük yerden. Doğduğun yerden ayrılacaksın.

DERHAL TOPLANIN

Gece kapı çalınıyor. İki polis, "Derhal toplanın, gidiyorsunuz, yanınıza giyeceklerinizden başka bir şey almak yok."

Sınırda yirmi saat bekletiliyorlar. Yanlarında yine de aldıkları, yemek takımı, oyuncaklar, halılar var. Sınırdaki hırçın polis amcalar, "Oyuncak yok, yemek takımı, halı yok" diyor ve hepsini resmi kayıtlarla onlardan alıyor. Gözyaşları ip gibi.

Atina’daki karşılama daha da feci. Buradan "gavursunuz" diye kovulanlar, orada, "Türk tohumusunuz" diye aşağılanıyor. Zor günler, acı yıllar.

İoana Atina’da nereye baksa, Büyükada’yı görüyor. "Büyükada’nın çamları daha başka kokar, Büyükada’nın balıkları daha taze, Büyükada’nın kuşları daha cıvıl cıvıl." Nereye baksa Büyükada, nereye dönse Büyükada. Ama, birkaç yüz kilometre mesafedeki Büyükada artık çok uzakta.

Büyükada onun doğduğu yer. Yaşı geliyor, evleniyor. "Ah, Büyükada’da evlenemedim" diye yıllarca, kendi kendine bu rüya ile yaşıyor. Çocuklarına yıllarca bu sevdayı anlatıyor. Masal gibi.

KIZIM ADAĞIMI YERİNE GETİRDİ

Gıda mühendisi kızı Parula evliliğe karar veriyor. Damat Yianis’in de, kökü Türkiye’de. Dedesi Trabzonlu. Ailesi Trabzon’dan 1922’de ayrılıyor.

İoana Büyükada’nın sihrini kızına o kadar anlatıyor, o kadar çok anlatıyor ki, Parula ve Yianis karar veriyor. Düğünlerini Büyükada’da yapacaklar. Annenin doğduğu yerde. Koparılmak istendiği, ama koparılamadığı "mavi güller ülkesinde." Düğün davetiyesinde, "Mutlu günümüzü mavi güller ülkesinde yaşamak istedik" yazıyor.

Atina’dan düğün için, mavi güller ülkesine yüz kadar Yunanlı yakını geliyor. Büyükada’da Türk-Rum, düğün günü sarmaş dolaş. Gözyaşları içinde. Sevinç mi, burukluğun dinmeyen acısı mı?

Geçen cumartesi günü Aya Nikola Kilisesi’nde kıyılan nikahtan sonra, Çelik Gülersoy’un adaya armağan ettiği Kültür Evi’nde yemek var.

Anne İoana, "Ben Büyükada’da evlenemedim, ama kızım adağımı yerine getirdi" derken, hüznü, adanın dalgalarına karışıyor. O dalgalar sanki tarihe kafa tutuyor.

Mavi güller ülkesi hiçbir zaman tarihe karışmıyor. Düğün bunun sicil kaydı.
Yazarın Tüm Yazıları