IMF ile sorun teşvikler ve yapısal reformlar

EKONOMİYLE ilgili bakanlardan biri, daha Heyet gelmeden önce yaptığımız özel görüşmede, ‘IMF’le yapılacak görüşmelerin çok rahat geçeceğini, çünkü bütçe rakamlarının, özellikle de ele alınacak olan 3 aylık rakamların çok iyi olduğunu’ söylemişti.

Ancak daha gelmeden önce, 19 Haziran’da Türkiye’den ayrılacağını açıklayan IMF heyeti, planladığı zamanda görüşmelerini tamamlayamadı. Hafta sonunu da ekonomi yönetimiyle görüşerek geçiren IMF heyetinin, duyumlarımıza göre, daha en az 2-3 günlük işi daha var. Yetkililer, çalışmaların ne zaman tamamlanacağını bilemediklerini, Salı ya da Çarşamba günü IMF heyeti’nin ayrılmasının muhtemel olduğunu kaydediyorlar.

Peki, bu kez çok kolay geçmesi beklenen IMF görüşmeleri, son anda neden uzadı?

Kimse ‘zaten böyleydi, normal çalışma sürüyor’ demesin. Bir pürüz olduğu, tartışmaların uzadığı kesin. Cuma bütün gün gazeteciler ertesi gün, yani IMF’in açıkladığı 19 Haziran günü yapılması planlanan IMF basın toplantısının olup olmayacağını sordular ama akşam saatlerine kadar yanıt alamadılar. Yoğun sorular üzerine, ‘normal çalışma sürüyor’ yanıtını vermekten usanan ve bir açıklama olmadığı takdirde piyasaların bunu kötü algılayacağına nihayet kani olan Hazineciler, IMF’i açıklama yapmaya zorladılar. Yani ‘madem onlar 19 haziran tarihini verdiler onlar düzeltsin’ dediler ve IMF görüşmelerin bir-kaç gün uzadığını açıkladı.

Aldığımız bilgilere göre; Cuma akşamı daha üzerinde mutabık kalınması gereken çok sayıda detay kalmıştı. Bunların çoğu ise Maliye ile ilgili özellikle de Hükümetin getirmeyi planladığı teşviklerle ilgili konular ile bazı yapısal tedbirlerdi. Yani bütçe rakamlarında, parasal tedbirlerde, para politikasında bir sorun gözükmüyor ama ‘vergi indirimi’ gibi bazı konularda karşılıklı pazarlıklar devam ediyor. IMF, iyi kötü bir teşvik sistemi kurulduğunu düşünürken, Hükümetin sürekli ayrıcalıklar ile sistemi delmesinden, vergi istisnaları getirmesinden şikayetçi. Sosyal güvenlik, bankacılık, tarım gibi yapısal tedbirlerde de yine ‘sulandırma girişimleri’, IMF’in tepkisini çekiyor. İşte pazarlıklar bu konularda hala sürüyor.

Peki, bu pazarlıklar bitmez mi, sorun büyür mü?

Bence bir-kaç gün içinde bir sonuç alınacaktır. Şahsen, Başbakan Tayyip Erdoğan’a sorulması gereken bazı kararlar olduğunu, Erdoğan’ın ısrar ettiği özellikle bazı teşviklerde ekonomi yönetiminin geri adım atılması gereğini henüz Başbakana anlatamadıklarını tahmin ediyorum. Sonuçta bir ortayol bulunacak ve yazımına başlanan ama detaylarında anlaşma sağlanamayan ‘8. gözden geçirmeye ilişkin niyet mektubu’ üzerinde bir şekilde mutabakata varılacaktır. Önümüzdeki bir-kaç gün içinde bir mutabakat sağlanmasa bile, kamuoyuna kötü izlenim vermemek için, IMF Heyeti basın toplantısını, pürüzlü konulara girmeden ya da yuvarlak geçerek, gerçekleştirip ABD’ye geri dönecektir. Daha sonra e-mail ve faks mesajlarıyla niyet mektubuna son şekli verilecektir. Bu zaman zaman böyle oldu.

Bankalar kağıt almadı Hazine 7 Temmuz’a kadar rahat

SON
iki haftadır yapılan ihalelerde Hazine, talebin az olması nedeniyle, beklediği satışları yapamadı. Ama Hazine bu döneme hazırlıklı girdiği için, şimdilik, bu fazla bir sorun olmadı.

Bankaların kağıt almamasının çeşitli nedenleri olduğu söyleniyor. Bunun nedenlerinden biri bazı büyük bankaların takas kağıtlarını likiditeye çevirip, Hazine risklerini azaltmaya çalışmaları. Hazine de geri ödemesi bulunmadığı için bu hafta ihale yapmayacağını açıkladı. Bankacılar, Hazine’nin önümüzdeki hafta da ihale açmasını beklemediklerini söylüyorlar. Bu arada iki haftayı kağıtsız geçiren piyasanın, 30 Haziran bilançosunu da makyajlamak için, Hazine kağıt faizlerini aşağı doğru indirmesi kimse için sürpriz olmamalı.

Hazine’nin bundan sonraki en yüklü geri ödemesi 6.6 katrilyon lirayla 7 Temmuz’da. Hazine’nin Temmuz ayına bu ayki ödemeler de çıkıldığında, yine kasasında 2,5-3 ktarliyon lirayla girmesi bekleniyor ki, bu Hazine’nin elini oldukça rahatlatıyor.

Dolar bazında ihraç düşünülüyor

İKİ
hafta içborç ihalesi yapmayacak olan Hazine’nin, geçen hafta bankaları yeni bir eurobond ihracı için yokladığını öğrendik. Bankacılar, henüz Hazine’nin karar veremediğini, şimdi ihraç yapmaya karar verdiği takdirde Pazartesi-Salı günü bunu açıklayacağını söylüyorlar. Hazine’nin ‘şimdi bir ihraç’ ile ‘Temmuz’da IMF’le anlaştıktan sonra bir ihraç’ seçenekleri arasında kaldığı belirtiliyor.

Bankacılar eğer önümüzdeki hafta çıkılırsa, bu ihracın büyük ihtimalle dolar bazında bir ihraç olacağını, çıkılacak miktarın ise 500 milyon doların üzerine çıkmasını beklemediklerini söylüyorlar. Ancak şu anda maliyetleri yüksek olacağı için, Hazine’nin yurt dışı ihraçlar için IMF’le yeni anlaşmayı bekleyeceğini tahmin edenler de var. Bu hafta Hazine dış borçlanmasını bekleyen bankacıların sayısı ise daha fazla.

2005’te KİT faiz dışı fazlası kalkmıyor

BİR
yandan 8. gözden geçirme çalışmaları sürerken, bir yandan da IMF heyetinin 4. madde konsültasyonu için hazırladığı taslak rapor üzerinde tartışmalar yapılıyor. Ekonomi yönetiminin bu rapor hakkındaki eleştirilerini, değişiklik isteklerini Heyete anlatıp, onları bazı değişiklikler için iknaya çalıştıklarını duyuyoruz.

Tabi bu arada 2005 Şubat ayından itibaren IMF’le ilişkilerin ne olacağı konusunda da tartışmalar başladı. Ekonomi yönetiminin DPT ve Maliye gibi belli kanatlarının, faiz dışı fazla hedefinin yüzde 6.5’in altına, hem de mümkün olabildiğince altına, indirilmesi için çalıştığı, bu nedenle IMF’le ileriye dönük bazı tartışmalar olduğu da söyleniyor.

Düşündüğünüz zaman; aslında faiz dışı fazla açısından ekonomi yönetiminin işi 2005 ve sonrasında çok zor. Bilindiği gibi son yıllarda yüzde 6.5’lik faiz dışı fazlanın yaklaşık yüzde 5’i bütçeden , geriye kalan 1.5’i de bütçe dışından, KİT’lerden gelirdi.

Bu, milli gelirin yüzde 1.5’i kadar KİT faiz dışı fazlasının sağlayan başlıca kurumlar ise Tüpraş, Telekom ve Ulaştırma Bakanlığı’na bağlhı Kıyı Emniyeti gibi KİT’lerdi.

Tüpraş bilindiği gibi özelleştirme aşamasında. Bu ihale iptal olsa bile yeniden ihaleye çıkılacağı açık. Bu nedenle 2005’den itibaren Tüpraş’tan gelecek karın devlete bir katkısı olmayacak. Yani KİT faiz dışı fazlasına katkısı olmayacak.

Telekom’a gelinceÖ Bilindiği gibi sektör rekabete açıldı ve Telekom’un tekeli artık kalmıyor.Zaten bu konuda özelleştirmeler başladı. Telekom satışı için hazırlanan yasaya baktığınız zaman, önümüzdeki yıl Telekom’la ilgili bütün görev zararlarının Hazine’ye yığıldığını, gelecek paraları ise Ulaştırma Bakanlığı’nın aldığını, rahatlıkla görürsünüz. Yani Telekom’un gelecek yıl karı olmayacağı gibi zararı doğabilir. Kısacası; Telekom 2005’ten sonra Hazine’ye temettü yerine görev zararı getirecek yeni Hazine’ye artı yük olacak.

Bu arada, faiz dışı fazlaya katkı yapan Kıyı Emniyeti’yle hızmetlerden alınan ücretler, denizcilere şirin görünmek için, geçenlerde sessiz sedasız yüzde 40 oranında indirildi. Yani artık buradan da, faiz dışı fazlaya katkı yapacak fazla bir gelir gelmeyecek.

Yani ekonomi yönetimi yüzde 6.5’luk faiz dışı fazlayı sağlamak için 2005’ten itibaren bütçeye daha fazla yüklenmek zorunda. Bu da ne demek? Bu da, yapılmayan belki de IMF’le yaşanan şu andaki sorunlardan biri olan, akaryakıt ve doğalgaz zamlarının artık bekletilmemesi, hatta gelir sağlayacak yeni vergi ve zamların gündeme getirilmesi demek.

Hükümet özelleştirme de yapamadığına göre, başka çaresi kalmıyor.
Yazarın Tüm Yazıları