Holbrooke Kıbrıs’tan da geçmişti

CUMA günü ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüştüğü sırada kalp krizi geçirerek ağır ameliyata alınan Richard Holbrooke, Yugoslavya’nın dağılma süreciyle birlikte bizim de ilgi alanımıza girmişti.

Bosna savaşını sona erdiren 1995 Dayton Anlaşması’nın mimarı Holbrooke, pek bilinmese de Kıbrıs sorununu Avrupa Birliği parametreleri içine taşıma formülünü geliştiren uluslararası aktörlerden biridir. Belki, sorunun çözümünün zorlaştırılmasında rol oynayanlardan biri de denebilir.
 
SOVYETLER Birliği’nin dağılmasından sonra Avrupa’ya odaklanan Holbrooke, 1993-94 yılında Almanya Büyükelçiliği, ardından 96 yılına kadar ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Kanada’dan sorumlu bakan yardımcılığı görevinde bulundu.
Dayton anlaşmasının da imzalandığı bu dönemden sonra 1997 Temmuz’unda ABD Başkanı Bill Clinton’ın Kıbrıs özel temsilcisi oldu.
Kıbrıs sürecindeki önemli aktörlerden bir diğeri olan İngiliz diplomasisinin etkili diplomatlarından Sir David Hanney, 2005 yılında kaleme aldığı “Cyprus: the search for a solution” ( Kıbrıs: Bir çözüm arayışı) adlı kitapta Holbrooke’un Avrupa Birliği “koz”una yaklaşımını ortaya koyuyor.
Hanney, Holbrooke’un temsilci olarak atanmasıyla Kıbrıs sürecine damdan düşer gibi daldığını söylüyor. Atanmadan hemen sonraki günlerde Londra’da Amerikan Büyükelçisi’nin evinde gerçekleşen buluşmaları sırasında Hanney, Holbrooke için: “Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye’nin pozisyonunda anahtar mesele olduğunu gördü” diyor.
Ve devam ediyor: “Eğer bu konuda ilerleme olursa, (Türkiye’nin) Kıbrıs’a odaklanması ve çözüm yolları arayışının da güçlü olacağını görmüştü. Çünkü, Kıbrıs’taki statüko ile Türkiye’nin AB üyeliği hevesi arasındaki tutarsızlık olduğu açıktı. (Ona göre) eğer Türklerin adaylığı bir yere varmazsa o zaman Türklerin Kıbrıs’ta statükoda ısrarları ve çözümün zor koşullarını kabul etmek için hiçbir neden görmeyecekleri de açıktı.”
  
O görüşme sırasında Hanney, Holbrooke’a, “Avrupa Birliği’nin Agenda 2000 ile uğraştığı bir dönemde” yani ilk genişleme dalgasına hazırlandığı günlerde “Türkiye ile ilgilenmediğini” söylüyor. Bu saptamaya Holbrooke’un verdiği tepki ilginç:
“O zaman ya Avrupa Birliği’nin tavrını değiştirmeliyiz ya da Türkler hazır olmadan Kıbrıs meselesinde ilerleme sağlamaya çalışarak, müzakereye yanlış yerden başladığımızı kabul etmeliyiz.”
“Holbrooke, benim müzakerelerin karmaşıklığıyla ilgili açıklamalarım karşısında sabırsızlık gösteriyordu. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler süreçlerinin, birbirleriyle çelişmemeleri için uyumlu olmaları gerektiğini vurguladığımda, bende süreç takıntısı olduğunu söylüyordu. Teknik meselelere takılıp kalınmamalı, ve anahtar konumdaki oyuncuların büyük kararlar almaları sağlanmalıydı.”
Bu görüşmenin sonunda Sir David Hanney, Holbrooke’un sahneye apar topar dalmasıyla takım çalışmasına fazla yer kalmadığı izlenimi edindiğini söylüyor kitabında. Sonra ne oluyor? Kıbrıs tam üyelik yolunda ilerlerken, AB Türkiye ile müzakereleri açmasa da sorunun çözümü için Holbrooke’un önerdiği denge, sağlanamadığı gibi giderek bozuluyor.
Holbrooke Amerikan diplomasisinin önemli bir ismi. Onun hastalığını öğrendiğimde o günler geldi aklıma. Kıbrıs’ın Avrupa Birliği üyeliğinin, sorunun çözümü ve Türkiye’nin Avrupa hedefi açısından açısından iyi bir fikir olmadığını zaman gösterdi. Holbrooke Dayton’da başarılı oldu ama Kıbrıs’ta olamadı.
Yazarın Tüm Yazıları