Hiçbir başarı onun kırık kalbini onaramıyor

Kahraman savaş pilotu, büyük bir direnişçi, başarılı bir diplomat ve ödüle doymaz bir edebiyat dâhisi.

Romain Gary Litvanya’da, hırslı bir annenin kucağında başladığı hayatına Fransa’da tek bir kurşunla son veriyor. Ardında bir not var: Kalbim çok kırık. Peki ya onun kalbini kırdıkları? En başta da dünya güzeli tiyatro oyuncusu Jean Seberg.

Tek bir kurşun skandalı temizliyor. Hayatına kendi eliyle son veriyor.
70’li yıllarda Fransa’nın gözbebeği. Ödülden ödüle, şandan şöhrete koşuyor. Çevresindeki pek çok kadınla birlikte.
Fransız romancı Romain Gary, Litvanya’da doğuyor. Yahudi asıllı annesi, oğlunun hayatı için büyük idealler peşinde, tuttuğunu kopartan biri. Oğluna “Sen büyük bir keman virtüözü olacaksın” diyor, yetinmiyor, “Sen büyük bir yazar olacaksın” diyor, yetinmiyor, “Sen büyük bir ressam olacaksın, diplomat olacaksın” diyor. Her gün değişen, hedefleri her gün büyüten bir anne.
Babası bilinmiyor, rivayete göre Litvanya’da ünlü bir oyuncu. Gary de bilmiyor babasını. Annesinin itmesiyle, genç yaşta soluğu Fransa’da alıyor.
Paris’te hukuk okuyor, dışişlerine giriyor, annesine sözünü tutuyor, diplomat oluyor. Savaş patladığında pilot brövesiyle İkinci Dünya Savaşı’na katılıyor. Sürgünde, Londra’daki “Özgür Fransa” cephesinde yer alıyor.
Savaştan sonra ilk romanı yayınlanıyor. Çılgın annesini anlattığı, hafif biyografik roman. “La Promesse de l’Aube”, Erken Söz Vermek, bir annenin çocuğunu nasıl yönlendirebileceğini anlatan emsalsiz örneklerle dolu.
Tıpkı annesinin dediği gibi, aynı zamanda diplomat olarak değişik ülkelerde görev alıyor. Değişik ülke, Gary için, değişik kadınlar anlamında.
İlk romanı ile Fransa’da şöhretin kapısını aralıyor. Üstüne üstlük diplomat. Şık ve zarif. Dönemin İngiliz yazarı Lesley Blanch ile ilk düğün.
Gittiği ülkelerde roman yazmayı sürdürüyor. Ömrü boyunca otuz romana imza atıyor. Fransa dışında iken, yazdığı romanlar ona Fransa’nın en büyük edebiyat ödülü, Prix Goncourt ödülünü getiriyor.
1959’da Paris’e döndüğünde arkasında sayısız mutlu geceler, sayısız mutsuz sabahlar var. Karısı Blanch çoktan geride. Boşanıyorlar, çünkü Paris’te yeni aşkıyla tanışıyor.
Dönemin ünlü aktrisi Jean Seberg. O sırada Seberg’in Jean Paul Belmondo ile çevirdiği “Nefes Nefese” filmi seyirci rekorları kırıyor. Biri sinemada, diğeri romanda rekor kırarken, iki rekortmen nefes nefese nikah masasına oturuyor.
Bir oğulları oluyor. Oğlan bugün 45’inde, Barcelona’da bir kitapçı dükkanı ile kafe işleterek hayatını kazanıyor.
Gary roman yazıyor, senaryo yazıyor, öykü yazıyor, deneme yazıyor. “Önünde Henüz Hayatın Var” romanı, 1970’lerde birbuçuk milyon satıyor. Gary rekorun tadını bir daha alıyor.

DAĞILMIŞ SAÇLAR KOPMUŞ JARTİYER

Rekor tadı, yeni kadınlar tadı. Geceleri eve pek uğramıyor. Jean Seberg de arada bir kaybolmaya başlıyor. Sabah eve döndüğünde, içki, sigara, çatlak ses tonu ile dağılmış saçlar, kopmuş jartiyer, geceyi nasıl geçirdiğini yeteri kadar anlatıyor.
Yatakta birbirini çoktan unutan karı kocayı tiyatro seti bir araya getiriyor. Kocasının yazdığı oyunda, başrol karısında.
Prova sırasında sahneye bir anda Gary çıkıyor, karısının yanında. Karısı da, onun kararını herkes gibi, o anda öğreniyor:
“Biz ayrılıyoruz”.
Gary yazmayı sürdürüyor. Ancak, çok garip bir şey oluyor. Yazdığı bir romana Emil Ajar imzasını atıyor. Kendi imzasını değil. Bir yakınını Emil Ajar olmaya ikna ediyor.
Ve roman Goncourt ödülünü, en büyük ödülü kazanıyor. Geleneğe göre, bir edebiyatçı iki kez o ödülü alamıyor. Gary hırslı, ama elden gelen bir şey yok. O zaman, roman bir başka imza ile.
Kim bu Emil Ajar? Edebiyat dünyası ıssız sokaklarda Ajar’ı ararken, Gary’nin ayak izlerine rastlıyor. Tam skandal. Kazanılan ödüllerin geri alınmasına kadar gidebilecek bir skandal.
İzlerin iyice yaklaştığı bir gün. Yine bir prova. İzler tiyatro kapısını araladığında, tek bir silah sesi, tek bir kurşun. Gary hayatına son veriyor.
Kurşuna hazırlıklı. Geride bir not bırakıyor: “Kalbim çok kırık, başka sebep aramaya gerek yok”.
Geçenlerde Romain Gary’nin ilk kitabı “Erken Söz Vermek” romanını okurken, bu muhteşem ve karmaşık hayata tanıklık ediyorum.
Romain Gary o kadar çok, o kadar çok Romain Gary’yi yaşıyor ki, artık Romain Gary’yi taşıyamıyor.
Yazarın Tüm Yazıları