Hediye vermesini beceremediler

HEDİYELİK eşya sektörü gelişmemiş bir toplumun parlamentosu da halkına güzel bir hediye vermeyi beceremez. Ne ilgisi var demeyin.Geçen hafta sonu, bir kongereye katılmak üzere Kapadokya'daydım. Toplantılardan kalan sınırlı zamanda, her gittiğimde hayran olduğum o kozmik dünyayı Ürgüp, Göreme ve çevresini hızla gezerken hediyelik eşya tezgahları dikkatimi çekti.Olamaz böyle bir şey. Hindistan, Uzakdoğu ya da Ortadoğu'daki birçok sıradan turistik hediyelik eşya tezgahları doldurmuştu.Yerel olan pek az eşya vardı. Onlar da peri bacaları replikaları, mitolojik kahramanların kopyaları gibi, çok çirkindiler.Hıristiyan ve Türk İslam kültürünün geliştiği bu mekanın verdiği ilham nasıl olur da hediyelik eşya tezgahlarına yansımaz? Binlerce yıldır toprağa biçim veren ustaların yetiştiği bu bölgenin, ışıklarıyla, renkleriyle, bağları, şaraplarıyla harmanlanan, metafizik atmosferi ile beslenen estetiği nasıl oluyor da kendisini bu kadar derinlere gömebilir?Hediyelik eşya tezgahlarındaki estetik fukaralığına, son yıllarda Türkiye'nin her yerinde rastlıyorum.Sırrı çağrışımlarda gizli. Estetik sözcüğünün çağrışımı, kırışık düzeltme operasyonları ile sınırlanınca sonuç böyle oluyor. Sahip olduğu değerlere uygun estetik üretme ve tüketme yeteneğini kaybetmiş toplumlarda davranışlar da ‘‘hatır hutur’’laşıyor. * * *ŞİMDİ bu yapılır mıydı? Tam Türkiye'nin ihtiyacı olan Anayasa değişikliklerini- yeterli ya da yetersiz başka bir tartışmanın konusu- gerçekleştirmişsin, kuyruğuna maaş önergesini eklemenin ne alemi vardı?Davranış estetiği, anlamı etkiler.Demek ki Avrupa Birliği standartlarında demokratikleşebilmenin de bir faturası varmış.Halk olarak şimdilik bu kadar verebildik-kusura bakmayın malum sıkışığız- karşılığında Anayasa değişikliğini aldık.Şu ekonomik kriz olmasaydı da, Genelkurmay Başkanı'nın maaşını biraz aşabilseydik anayasayı bile değiştirebilirdik demek. * * *SON zamanların moda deyimiyle hiç ‘‘şık olmadı’’ milletvekillerimiz.Mesele sadece temsilcilerimizin, işsizlikle maaş indirimi arasında tercih zorunda kaldığımız böyle bir dönemde, kendi dertlerine düşmeleri değil. Uluslararası para kaynakları önünde Türkiye'nin hırpalanmasının acısını yüreklerinde hissetmemeleri. İşte bu çok çirkin. Estetikten uzak. Hatur hutur.
Yazarın Tüm Yazıları