Hayvan hakları ancak gönüllü işbirliği ile sağlanabilir

Sevgili Feyza Hanım, hayvan hakları için mücadele veren dernekler ve hayvanseverlere saygı duymamak mümkün değil.

Bu işlerin ne kadar zor olduğunu hepimiz yaşayarak biliyoruz. Türkiye’deki hayvan hakları ancak kanunlar, belediyeler, sivil toplum örgütleri ve vatandaş işbirliği içinde çözümlenebilir. Bu konudaki başarısızlığımız 5199 sayılı kanundaki bir takım eksiklikler, bu kanunun uygulatılamaması, sivil toplum örgütlerinin yetersizliği ve birbirleriyle uğraşmaları, belediyelerin görevlerini doğru yapmaması ve vatandaşlarımızın hayvan hakları konusunda bilinçli olmamasından kaynaklanıyor.

Hayvan hakları konusunda ilköğretim okullarında öğretilen sadece, "Hayvanların etinden, sütünden, yününden faydalanırız"la kalıyor. Aileler bu konuda kendileri yeterli olamadıklarından bu bilinci çocuklarına veremiyorlar.

Türkiye’de belediyelerin hayvan katliamı yaptığı ne yazık ki çok acı bir gerçek. Eğer bir belediye kanun gereği bir rehabilite merkezi açmak zorunda ise ve bunu yapmıyorsa, hasta, yaşlı veya kısırlaştırılan köpekleri koyacak yeri yoksa, bu katliamları kim yapar?

Bir ilçe belediyesi olduğu halde 5000-7000 kapasiteli bir merkezi bulunan, rehabilite merkezinde,

Kısırlaştırma ve tedavi hastanesi olan,

Gezici kısırlaştırma aracı olan,

Sivil Toplum Örgütleri ile 6000 köpeği sahiplendiren,

4000 hayvanı kısırlaştırıp yerine bırakan,

Alındıkları yere bırakılamayan hasta ve saldırgan köpekleri rehabilite merkezinde barındıran,

Merkezinde gönüllüler ile birlikte hazırlamış oldukları kurallar çerçevesinde çalışan bir belediye, bu katliamları yapabilir mi?

Bir belediyenin bu hizmetleri yapabilmesinin yolu ancak sevgiden geçer.

12 Aralık Cuma günü köşenizde çıkan sevgili Süsen Erkuş’un yazısının, olmaması gereken bir yerinde Çankaya Belediyesi adını görünce çok üzüldüm. Bir yanlışlık olduğuna emin olduğum bu noktanın köşenizde düzeltileceğine eminim.

Behiye Eryılmaz

DOĞÇEV (Doğa ve Çevreyi

Koruma Yaşatma Derneği) Başkanı

Sevgili Behiye Hanım, Çankaya’daki fedakarca çalışmalarınızı izleyen biri olarak, ben de bu hata için özür diliyorum. Size sevgilerimi yolluyorum.

Bir kediyi aşağı atmak için en uygun kat binanın kaçıncı katıdır

Şu sıralar özellikle de büyük kentlerde ilk ve ortaokul öğrencileri arasında moda olarak okunan bir kitap var: "Cahillikler Kitabı".

Bildiğim kadarıyla şu an 20 küsur baskı yaptı. Değişik, biraz da çocukların ilgisini çekebilecek çeşitli bilgiler içeriyor. Bugün elime yeğenim sayesinde geçen kitabı incelerken kitabın 147. sayfasında şu başlığı gördüm ve dehşete düştüm: "Bir Kediyi Aşağı Atmak için En Uygun Kat Binanın Kaçıncı Katıdır? ...7. kattan yüksek herhangi bir kat..." diye başlayıp devam ediyor ve kedilerin belirli mesafelerden ölmeyeceklerine dair bilgiler, kanıtlar veriliyor. İşte bu soru (!) "Cahillikler Kitabı" nda yer alıyor. Çocukların bu sorunun cevabını almak için denemeye kalkışabileceklerini, toplumun vahşetsiz bir gününün geçmediği günümüz koşullarında, çocukların ruh sağlıklarının nasıl da risk altında olduğunu düşünerek bu cümlenin neden bu kitapta yer aldığını anlayamadım.

Zaten doğayla, hayvanlarla arası pek de iyi olmayan kentli çocuklar için farkında olmadan güzel bir deney konusu vermiş oluyorlar

Hep beraber, e-posta veya belgeler yollayarak ya da telefon ederek NTV yayıncılığı ve kitabı yayına hazırlayan Mustafa Beyi uyarıp, konunun ya da en azından başlığının (ironi içermesi çocuklar tarafından algılanamayacağına göre) sonraki basımlar için belki değiştirilmesini sağlayabiliriz.

e-posta: info@ntvyayinlari.com

RUMUZ: BİR ANNE

Hayret.. Ne kadar düşüncesizce atılmış bir başlık, kediler için ne kadar büyük bir tehlike... Ancak günümüz çocuklarının bu gerçeği görebilecek kadar akıllı ve hayvansever olduklarına inanıyorum ben.

Kocam geceleri çalışıyor acaba beni aldatıyor mudur

Merhaba Güzin Abla, sana yazmak için çok düşündüm. Seni sürekli takip eden bir okurunum, insanlara yol gösterdiğin için teşekkürler. Güzin Abla, ben 9 aylık evliyim, eşim polis. Hem gece çalışıyor hem de gündüz.

Aklım hep onda kalıyor? Acaba beni aldatıyor mu diye? İçimdeki bu düşünce beni öldürecek. Eşimle biz birbirimizi severek evlendik, bazen soruyorum: "Saçmalama olur mu hiç öyle şey, ben öyle ahlaksızlık yapmam" diyor ama sonuçta erkek... Ona inanayım mı? Ne yapabilirim bilmiyorum, bu kıskançlık beni öldürecek.

RUMUZ: KURUNTU

Sevgili kızım, ben de "Aklım hep polis eşimde kalıyor" dediğinde, saf saf, "Ah zavallı kadıncağız, tabii ki bu son zamanlarda, bunca terör, gasp, cinayet saldırı varken eşi için endişe ediyor" diyordum kendi kendime. Aaa, yazının devamını okuyunca şaşırdım kaldım.

Evet kızım son zamanlarda ihanet olayları çok fazla ama senin eşin bir polis, gece vardiyası var, gündüz vardiyası var, nöbeti var, fazla mesaisi var.

Ne yapsın adamcağız... İşi hiç de kolay değil. Ben böyle bir şey yapmayacağına inanıyorum. Kızım sen eşinin ne büyük fedakarlıklarla çalıştığının farkında değilsin sanırım. İstersen bir gün git çalıştığı yere de yaşadıklarını yakından izle...

Belki ona inanırsın. Hem bu devirde aldatmak isteyen erkek hangi meslekten olursa olsun, isterse aldatıyor kızım. Bence eşinin başının etini yiyeceğine sen asıl onun için dua et. Allah emniyet güçlerimize kuvvet versin, onları korusun, yardımcıları olsun.
Yazarın Tüm Yazıları