Hayallerimi yaşamak istiyorum

SAVAŞTAN çıkmış gibiyiz. Yorgun ve mahmur ve kaygılı, hatta öfkeli.

Gırtlağına kadar yalana ve siyasete batmış bir ülkenin kalp atışlarını her an hissediyorsanız, insan ve insana dair her konunun umursanmaz biçimde, teğet geçtiğini görüyorsanız, hepimizin hayatını doğrudan ilgilendiren konuların günlük politikaya alet edildiğini izliyorsanız, kendini çok bilen adam sanıp, cehaletinin farkında olmayanların her gün ahkam kestiklerini biliyorsanız, 2008’de hepimizin yorgun düşmesi normal.

ÜÇ BAŞLIK

Ekonomik kriz, kuraklık ve terör.

2008’i özetleyen üç ana başlık. Üçü de, dünyada ve bizde. Derinden. Her üçünden nasibini alanların başında biz geliyoruz.

Bizi yönetme iddiasında olanlar farklı konuşuyor. Onlara kulak asmak, onların yalanlara inanmak anlamına geliyor.

Geride kalan yılın tamamı terör ve kuraklığı konuşmakla geçiyor. Terörü bol bol lanetliyoruz, kuraklığa çözümü yağmur dualarında arıyoruz. Birinde cesur, ötekinde bilimsel çözüm, akıllara pek düşmüyor. Düşse bile, onu seslendirenlerin dili hemen kesiliyor. Çünkü, bizim mahalleye akıl pek uğramıyor.

Parti kapatma davaları, yüksek mahkemelerin birbirine düşmeleri, ülkeyi kan gölüne çeviren trafik kazaları, boş çuvallardan farksız nutuklar derken, ekonomik krize fena yakalanıyoruz.

UMUT ZAMANI

Adet yerini buluyor.

Bugün 1 Ocak 2009. Yeni yılın ilk saatleri. O zaman umut ve inanç ve yeni planlar ve kendine söz verme saatleri.

Nazım’ın dediği gibi, tekrardaki mucize, tekrarın tekrarsızlığı. Tekrar, çünkü her yılın ilk saatleri diğerlerinden farksız, benzer söz verme seansları. Tekrarın tekrarsızlığı, çünkü başka bir yılın hayalleri.

Hayallerle ayakta kalmak istemiyorum. 2009’da hayallerimi yaşamak istiyorum. Eminim siz de, öyle.

Araç muayene ücretine zam

ARAÇ muayenesi sırasında uzun kuyruklar, saatlerce çekilen işkence. Buna ilişkin yazdığım yazıya pek çok e-mail geliyor. Hepsi şikayetçi.

Gelen e-maillerden biri de, TÜV TÜRK’ten, özelleştirme sonrası muayene istasyonları sahiplerinden. İstasyonlardaki yoğunluğu onlar da kabul ediyor. Bunu gidermek için personel sayısı ile çalışma saatlerini arttırmak, yeni istasyonlar açmak gibi önlemlerden söz ediyorlar.

Bu arada bir zam haberi veriyorlar. Ocaktan itibaren araç muayene ücretlerine yüzde 12 zam yapılıyor.

Zam, kuyruğu kısaltmaya çare değil. Fiyat artışı, araç muayenesinden vazgeçtiren bir öge değil. Ekonomik deyimle, talep esnekliği yok, muayene zorunlu.

CHP’de yirmi güvenlik görevlisi var

AKŞAM giderken yok. Sabah gelince asistanın masasında bir aygıt, dinleme cihazı. Dışardan, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu’nu dinlemek üzere.

Hacaloğlu bir buçuk ay kadar önce by-pass ameliyatı geçiriyor. Uzun süredir partide yok. Genel merkeze iki gün önce uğruyor. Bu arada dinleme böceği bulunuyor. Asistanının masasından, Hacaloğlu’nun odasını dinlemek mümkün.

CHP genel merkezinde yaklaşık yirmi kişilik güvenlik ekibi var. Temel soru şu: Gece, gündüz o güvenlik ekibi orada iken, nasıl oluyor da, akşam giderken olmayan bir dinleme cihazı, sabah o masada bulunuyor?

O dinleme cihazını, kim, nasıl koyuyor? Aslında kameralar var. Belki o kameralardan işin aslını öğrenmek mümkün.

Pazar günü CHP Genel Merkezinde hassas arama var.

Ne demek bu? Varsa, aktif olmayan dinleme cihazlarının aranması.

Dinleme, Türkiye’nin en büyük hastalıklarından biri. Ama siyaseten, ama özel hayata dair. Dinleme gerçekte insan hakları ihlali. Kimsenin umurunda değil.

Bırakın sıradan vatandaşları, kaç bakan biliyorum, "benim telefonlarım dinleniyor" diyen. Geçmişte ve belki hálá.

Ve iktidarlar buna çözüm bulamıyor. İktidar içinde iktidarlar nedeniyle.
Yazarın Tüm Yazıları