Hayal kırıklığı çözüm ve düşler

KIBRIS Türkleri, dünkü seçimlerde beklenen yanıtı verdiler. Ada’da çözümün önündeki bütün engellere direnerek CTP’yi iktidara taşıyanlar desteklerini geri çektiler.

Nedenlerden biri CTP’nin ülkeyi iyi yönetememesi.

Ama tek neden bu değil.

Eğer, "Annan Planı’nı kabul edin, sizi destekleyeceğiz" diyen Avrupa Birliği bu kadar büyük bir haksızlık yapmamış olsaydı, bugün Kıbrıs Türkleri daha farklı biçimde kullanırlardı oylarını.

Referandum’a "Hayır" diyen Rum tarafının Avrupa Birliği üyeliğine kabul edilmesi de bir dereceye kadar hazmedilebilirdi.

Kıbrıs Türkleri üzerindeki ambargolar devam etmeseydi, Avrupa verdiği sözleri tutsaydı bu mümkündü. Böyle olmadı ve siyasetini "çözüm" üzerine oturtan CTP etkisizleşti.

Yine de iddia ediyorum ki, bu seçimin sonucunu Kıbrıs Türk halkında "çözüm" isteğinin kalmadığı şeklinde yorumlamak doğru değil.

***

CUMHURBAŞKANI Mehmet Ali Talat
, geçen hafta Washington’da ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüştü. Washington Times Gazetesi’ne verdiği demeçte Talat, "Ulusal Birlik Partisi iktidara gelirse bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Endişeliyim" demiş.

Talat, on gün önce Türkiye’den bir grup gazeteci ile yaptığı görüşmede de aynı şeyleri söylemişti.

"Görüşme süreci zora sokulabilir" demişti.

Bugünden itibaren KKTC’de iki başlı bir yönetim ortaya çıktığı düşünülebilir.

Annan Planı’na karşı çıkanların ağırlıkta olduğu bir hükümet ile Annan Planı’nın kabulü için verdiği mücadeleyle başkanlığa taşınan bir cumhurbaşkanı.

Eğer ekonomik sorunların çözümünde yeni hükümet etkili adımlar atabilir ve siyasi istikrar sağlanırsa, öyle bir iki başlılık ortaya çıkmayabilir.

Ama yeni kurulacak hükümet, vaatlerinin hiçbirini yerine getiremezse o zaman kapsamlı görüşme sürecini gündemin birinci maddesi haline getirmeye çalışabilir.

Görüşmelerde hazır bulunmak için siyasi baskı yapmaktan, her aşamayı tartışmaya açmaya kadar birçok yöntem denenebilir.

Ve sonuçta KKTC, eskiden de olduğu gibi hem Türkiye hem de uluslar arası çeşitli müdahalelerin hedefi haline gelir.

Kıbrıslı Türklerin bunu istemediğini biliyorum.

Çözümsüzlüğün bir yere götürmeyeceğini, çözüme en fazla karşı olanlar da söylüyor. İki devletlilik umudu bile çözümden geçiyor. Tek taraflı dayatma ile böyle bir sonucun mümkün olamayacağını geçmiş deneyimler orta koyuyor.

***

SEÇİMLERLE kritik bir dönem açılıyor önümüzde.


Türkiye’deki ayrışmanın KKTC’ye yansımaması gerekiyor.

Önümüzdeki kritik döneme ve çözüm sürecine büyük darbe olur bu.

AKP, KKTC’de uyumun sağlanması için destek olmanın yollarını aramalı.

Seçimlerden önce muhalefete karşı izlenen tepeden bakan, dışlayıcı tavır terk edilmeli.

Seçim sonucu, KKTC halkının Avrupa ve çözüm konusundaki hayal kırıklığını yansıtıyor. Ama bu, Kıbrıs Türklerinin ambargosuz bir hayatı ve çözümü düşlemedikleri anlamına gelmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları