Harp Akademileri’nde uyuşmazlık fotoğrafları

YAKLAŞIK kırk yıldır, bir Başbakan ilk kez Harp Akademileri diploma törenine katılmıyor. Kırk yıldır, ilk kez.

Seçime üç gün kala, belki katılamıyor. Gerekçesi makul. Ama, bu ilk kez yaşanıyor. Aslına bakarsanız, Tayyip Erdoğan diploma törenine katılmamakla, kendi açısından belki de iyi ediyor. Çünkü, törende ilginç manzaralar var. Siyasi mesajlar içeren manzaralar.

AKP ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) arasındaki kan uyuşmazlığını belgeleyen fotoğraflar.

Askerlerin törendeki vücut dili ve davranış biçimi, uyuşmazlığın göstergesi.

ALKIŞ VE ALKIŞ

Törene geliş ve gidişinde, ayrıca tören sırasında Cumhurbaşkanı Sezer büyük alkış alıyor. Tempo halinde. İlgi büyük, destek tam.

Törende Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt büyük alkış alıyor. Tempo halinde ve sürekli. Ordu, emir-komuta zincirine bağlılığını gösteriyor.

Sezer’e destek, Büyükanıt’a bağlılık, sadece alkış yoluyla değil. Tören boyunca, bakışlar, ilgi, küçük bir hareket, benzeri jest Sezer ve Büyükanıt için.

Tören çerçevesinde de kalsa, tören nedeniyle de olsa, fotoğrafın arkasına bakmak yetiyor. Bu davranışlarla, aslında mesaj veriliyor.

ÇIT YOK

Törendeki diğer manzaralara bakınca, AKP-TSK kan uyuşmazlığı çok daha net hale geliyor. Protokol ve nezaket gereği;

1- Bülent Arınç, Meclis Başkanı olarak, diploma veriyor. Çıt yok. Ne bir alkış, ne bir başka ilgi, çıt yok.

2- Vecdi Gönül, Milli Savunma Bakanı olarak, diploma veriyor. Çıt yok. Ne bir alkış, ne bir başka ilgi, çıt yok.

Sanki, görünmez bir el işaret ediyor, görünmez bir ses emir veriyor, koca törende, Arınç ve Gönül diploma verirken, kimsenin kılı kıpırdamıyor. Tek bir alkış sesi duyulmuyor.

AKP-TSK arasındaki kan uyuşmazlığının bundan daha iyi bir göstergesi yok.

Tayyip Erdoğan böyle bir ortamı önceden tahmin etmiş olabilir. Seçim, geçerli bir mazeret. Benzer sessizlikle karşı karşıya kalmamak için, törene katılmıyor. Yine de, kırk yıldır bir Başbakanın Harp Akademileri törenine katılmayışı, dikkatlerden kaçmıyor.

YAŞ’TAN BİLDİRİYE

AKP ile TSK arasındaki uyuşmazlık, laiklik meselesinden kaynaklanıyor. Çok derin bir uyuşmazlık.

Bunun pratiği, son dört yıldır Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ) yaşanıyor. Başbakanın da bulunduğu YAŞ’ta, laikliğe aykırı davranışı belirlenen subay ve astsubaylar ordudan ihraç ediliyor. Karara katılmayan Başbakan Erdoğan, itiraz şerhi düşüyor. Kan uyuşmazlığı somutlaşıyor.

Günümüzde diğer olay, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün açıklaması. Gül, 27 Nisan’da askerlerin e-muhtırasına karşı, "bildiri tamir edildi" diyor. Sivil iktidar ile ordu arasında, bildiriden doğan gerilim ortadan kalktı, anlamında.

Önceki gün Harp Akademileri törenindeki manzaralar, tamirden en küçük bir iz olmadığını gösteriyor. Gül yanılıyor.

Bir sivil iktidar ile ordunun, kendi mevzilerine çekilmesi demokrasilerde kabul edilebilir bir olgu değil. Ordu, sivil iktidarın emrinde bir kurum olduğunu unutmadan, sivil iktidar da, toplumun orduya duyduğu güveni unutmadan, bu uyuşmazlığı ortadan kaldırmak zorunda.

Net değişim sekizde bir

GAZETECİ olarak, bu seçim izlediğim sekizinci genel seçim.

Bu seçimlerde, iktidarın çok net değiştiği tek seçim var. 2002 seçimleri. Diğerleri ikiye ayrılıyor. Bir bölümü askeri darbeler sonrasında demokrasiye geçiş seçimleri. Ötekiler ise, ya aynı koalisyonların devamı niteliğinde ya da bir önceki koalisyonda bulunan bazı partilerin yeni bir koalisyonda yer almalarıyla sonuçlanıyor. Çok net bir iktidar değişikliği yok. Değişti gibi geliyor, ama ülke koalisyon gelgitleriyle çalkalanıyor. 77 seçimlerinde bile, önce yine iktidardaki koalisyon kuruluyor, Ecevit, o koalisyonun bozulmasından sonra iktidara geliyor.

Tek partiden bir başka partiye seçim yoluyla değişim yok. Bizim ülkemizde demokrasinin yerleşmesindeki engellerden birisi de bu.

Yarın mı? Umudum yok, yine de size bağlı.
Yazarın Tüm Yazıları