Hande’nin suçu ne?

EĞER doğruysa, bundan komik hikáye duymadım.

Hande Ataizi’nin evlendiği avukatın yine avukat olan babası, yeterince bilgili olmadığını kanıtlamak için bir dava dosyası vermiş Hande’nin eline... Kızcağız bir şey anlamayınca oğluna, ‘Gördün mü bak bir şey bilmiyor’ demiş.

Gelin değil, hukuk bürosuna stajyer avukat alıyor sanki. Hangimiz anlarız? Kendisi bir patoloji raporunu anlayabilir mi mesela? Anlayamazsa ‘hiçbir şey bilmiyor’ mu olur?

Yanlış duyumdur inşallah bu. İstemem doğrusu anlı şanlı adamların böyle tuhaflıklar yapmış olmasını. Hayır, aynı ülkenin evladı olarak morali bozuluyor insanın...

Anlatılanlar doğrudur, değildir, neticede oğullarını Hande’den ayırmayı başardılar. Bir de eski Türk filmleriyle dalga geçeriz. Hayattan alınma olduğunu gördük işte. Seneler sonra olsa bile... ‘Oğlunun fakir sevgilisiyle evlenmesini istemeyen zengin baba.’ Tek fark filmin sonunda... Hulusi Kentmen aşk karşısında insafa gelirdi.

* * *

Aslında aile içi meseleler... Neyin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Fakat bize yansıyan biçimi insanı baştan çıkarıyor. Ortada ‘İki kişinin paylaştığı bir sevginin bir kişi tarafından nasıl yıkıldığının hikáyesini yaşıyorum’ diyen bir kadın var. Ve işte o sevgiyi yıkmaya çalışan bir adam... Bir de arada kalmış bir oğul/koca. İnsan haliyle Hande’yi korumak istiyor.

‘Nedir bu kadının suçu?’ diye sormak istiyor mesela...

Sanatçı olmak mı?

Daha önce başkalarıyla flört etmiş olmak mı?

Sosyeteden bilmemkimlerin kızı olmamak mı?

İlk ikisi değildir herhalde. Bir insan hem Türkiye’nin en ünlü avukatı olup hem de bu kadar çağdışı olamaz zira.

Üçüncüsü... Bakın bu üçüncüsü çok önemli. Bu memlekette, bütün meziyetleri üstünüzde toplamış olsanız da eğer sıkı bir soyadınız yoksa nafile. Kadınlardan bahsediyorum daha çok. Özgür olmak ve giyimden kuşamdan tutun da 15 yıla 45 sevgili sığdırmaya kadar her şeyin kabul görmesi bu sıkı soyadına bağlı.

Her gün gazetelerde üçünü beşini görüyoruz... ‘Sosyetik güzel’ deniyor kendilerine. Herhalde kartvizitlerinde de bu yazıyordur. Ne işleri güçleri, ne bir başarıya imza atmışlıkları var. Fakat işte soyadları var.

Eminim avukat bey, oğlunu bu kızlardan biriyle seve seve evlendirirdi. Ve üzerinde ‘Boşandıktan sonra hiçbir şey talep etmeyeceğim’ yazılı káğıdı imzalatmak da aklının ucundan bile geçmezdi.

Hande tamamen suçsuz da değil tabii. Tamam aşkın gözü kördür falan ama insan evlenmeye kalkıştığı adamı tartar şöyle bir... İleride çocuk yapmayı düşündüğü adamı... Neyse zararın başından döndü kızcağız.

MIŞ-MUŞ

Genler üzerinde oynayarak kişiyi işkolik hale getirmek mümkünmüş.

Kim oynatır allasen...

Kan, organ ve spermden sonra süt bankası da kurulmuş.

Sütanneler birleşti demek...

Arzu-Tamer Karadağlı çifti, krizi atlatmak için Amerika’ya gitmiş.

Oysa biz burada basın olarak bir kriz masası oluşturmuştuk.
Yazarın Tüm Yazıları