Hakkınızı helal edin

BAĞDAT’a gidiyorum.

Haberin Devamı

CHP Heyeti ile birlikte...
Siz bu satırları okurken ben Ankara’dan Bağdat’a giden tarifeli uçaktaki koltuğumda süper tedirgin bir şekilde oturuyor olacağım.

*

Türk Dışişleri yetkilileri CHP’yi uyardı.
“Gitmeyin” dedi. “Riskli bölge” dedi. “Tehlike var” dedi.
Fakat CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tüm bu uyarılara rağmen Bağdat’a gitme kararından vazgeçmedi.
Bu durumda “Tehlike varmış, ben gelmiyorum arkadaş” demek “delikanlı”ya yakışmazdı.
Yani gitmek dışında başka bir seçenek kalmadı benim için...
Aramızda kalsın: Korkuyorum ama yine de gidiyorum.

*

Hakkınızı helal edin.
Ben sizden razıyım, umarım siz de benden razısınızdır.
Arkamdan saydırmayın, gıybet yapmayın.
En azından 40 gün bekleyin bunlar için.

*

Neyse... Şaka bir tarafa...
Ölmez sağ kalırsam...
Bir de teknik koşullar el verirse...
Perşembeden itibaren bombasız gün geçirmeyen, “en az 50 ölü” haberlerinin rutine bağlandığı Bağdat’tan, Necef’ten, Kerbela’dan izlenimler aktaracağım.
Göz atarsanız sevinirim.
Allah’a emanet.

Haberin Devamı

Bir halifemiz olsaydı

-NASIL seçecektik o halifeyi? Entrikalara girmeden, desiseler çevirmeden, belalara bulaşmadan, hesaplar yapmadan, mezhepleri dikkate almadan bir seçim yapabilecek miydik?
-Yoksa babadan oğla geçecek bir mekanizmayı mı işletecektik? Ama bu durumda başımıza yeni bir “saltanat belası” açmış olmayacak mıydık?
-Halifemiz kimin kontrolünde olacaktı? Suudilerin mi? İranlıların mı? Pakistanlıların mı? Endonezyalıların mı? Yoksa bizim mi?
-Stratejik derinliklerimiz “Halifelik bize yakışır” dediğinde Irak’tan İran’a, Körfez’den Malezya’ya, Afganistan’dan Somali’ye “Halifelik size yakışır/Bize de biat yakışır” cevabı mı yükselecekti? Yoksa dişler gıcırdatılacak bin türlü karanlık hesap mı devreye girecekti?
-Halifemiz Mısır’da kopan kıyamet karşısında ne yapacaktı? “Hadimül harameyn” Suudi Arabistan Kralı gibi mi konuşacaktı? HAMAS gibi mi konuşacaktı? İran gibi mi, Hizbullah gibi mi konuşacaktı? Yoksa o da Türkiye gibi “değerli yalnız” mı olacaktı?
-“Değerli yalnız” olacak ise bir halifemizin olmasının anlamı ne olacaktı?
-Halifemiz demokrasi konusunda ne diyecekti acaba? Özgürlükler konusunda nasıl bir tutum sergileyecekti? Protesto gösterileri, ifade hürriyeti, farklı yaşam tarzları konusunda falan nasıl bir pencere açacaktı dünyaya? Ve dünya açılan bu pencereye imrenerek bakacak mıydı?
-Bir halifemiz olsaydı İslam dünyasındaki sınıfsal farklılıklara nasıl yaklaşacaktı: Somali’de açlıktan ölen yoksul Müslümanlar ile Londra’da bir gecede milyonlar harcayan Körfez prensleri arasında ne türden bir “denge” tutturacaktı?
- Sünni mi olacaktı halifemiz Şii mi? Sünni olursa Şiilerimiz, Şii olursa Sünnilerimiz benimseyecek miydi halifemizi?
-Bir halifemiz olsaydı Obama karşısında en azından diklenmeden dik durabilmeyi başaracak mıydı? Yoksa o da...
-El Kaide hakkında ne buyuracaktı halifemiz? Nusra ile Esad arasında sıkışıp kalmadan nasıl bir çıkış yolu bulacaktı? “Ümmetin yetimleri Kürtler” hakkında ne diyecekti? Hizbullah için hangi raconu kesecekti: Kahraman mı, kâfir mi?
-Filistin’de ne yapacaktı halifemiz? El Fetih var, HAMAS var... Halifemiz hangisini tutacaktı?
-Halifemiz de Irak’ta katledilen milyonlar konusunda sessiz kalmayı mı tercih edecekti? Beşar’ın zulmüne karşı çıkacak mıydı? Peki Beşar’ın zulmüne karşı çıkarken radikal örgütlerin Suriye’de 12 yaşındaki çocukları kurşuna dizmesi karşısında tavrı ne olacaktı?
- Şam’a gidebilecek miydi halifemiz? Peki ya Bağdat’a? Afganistan’dan geçebilecek miydi kör bir bombanın hedefi haline gelmeden? Kaçırılma korkusu yaşamadan yolunu Beyrut’a düşürebilecek miydi? Hiçbir dedikoduya sebebiyet vermeden İran’a uğrayabilecek miydi?
-Bir halifemiz olsaydı... Kaç günde “illallah” derdi? Bir hafta? Üç ay? Bir yıl?

Haberin Devamı

Yalan da olsa iyiydi be Emir’in kızı

-DUBAİ Emiri’nin kızının sosyal medyada babasına atarlandığını, posta koyduğunu...
-Mısır cuntasına para yağdıran babasına laf çaktığını...
-“Emir de olsan hakikati söylerim” diyerek üst düzey bir ahlaki duruş sergilediğini...
Anlatan tüm haberler asılsız çıkmış.

*

Ne diyeyim?
Ben senin doğrularını değil yalanlarını sevdim Emir’in kızı...
Yalan da olsa çok güzeldi, çok iyiydi, çok şahaneydi yahu...

Ben artık

-ORHAN Pamuk’un yeni romanını merakla beklemiyorum.
-Vicdan diye bir şeyin olduğundan o kadar da emin değilim.
-Melih Gökçek’in kendi haline bırakılmasının şart olduğuna ikna olanlardanım.
-İktidar yanlılarının toplumun tüm kesimlerini iknadan vazgeçtiklerini düşünüyorum.
-Magazin ünlülerinin yaşamlarıyla, açıklamalarıyla pek ilgilenmiyorum.
-Çoğu insanın “bizim katliamımız/onların katliamı” ayrımı yaptıklarından eminim.
-Çarşı’nın susturulamaz olduğuna iman etmiş durumdayım.
-Bilic’in sosyalizm sempatisini arttırabileceğini düşünüyorum.
-Yiğit Bulut yazmak istemiyorum.
-İyi film sayısının senede üçü geçemeyeceğine kesin inançlıyım.
-Memleketimizde “örgütlü linç” diye bir şeyin varlığına inanıyorum.
-Bodrum’un çekilmez olduğunu düşünüyorum.
-İnsanların kötü taraflarının iyi taraflarına galebe çaldığına kuşku duymuyorum.
-Daha çok üşeniyorum.

Haberin Devamı

Bakan yumruklayan adam neden tutuklanmadı?

BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı Hacıbektaş’ta yumruklayan o densiz adam, aslında tutuklanabilirdi.
Eğer yumruklama eylemini, Temmuz 2012’den önce gerçekleştirseydi.
Çünkü Temmuz 2012’ye kadar bu tür saldırılar, “tutuklama tedbiri uygulanabilecek suçlar” kapsamındaydı.
Ancak Temmuz 2012’de bir değişiklik yapıldı.

*

Bekir Bozdağ’ın da içinde bulunduğu hükümetimiz, Temmuz 2012’de “3. Yargı Paketi”ni çıkardı.
Pakette yer alan düzenlemelerden biri de şuydu:
“Sadece adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez”.
Paket, Meclis’ten Bekir Bozdağ’ın da verdiği oyla geçti.
Bu düzenlemeye göre...
Bir şüpheli eğer sadece adli para cezasını gerektiren bir suçtan yargılanıyorsa ya da hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan bir suçtan yargılanıyorsa...
O şüpheli hakkında tutuklama kararı verilemez.

*

Haberin Devamı

Bir kamu görevlisine yumruk atmak suçunun Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığı nedir?
Eğer kırık gibi ciddi sonuçlar doğurmamışsa en çok bir buçuk yıl hapis cezası...
Bu durumda Bekir Bozdağ’a yumruk atan şahıs için istenebilecek hapis cezasının en üst sınırı nedir?
Bir buçuk yıl.
Bu durumda hâkim, Bozdağ’ı yumruklayan şahıs için tutuklama kararı verebilir mi?
Veremez.
Çünkü Bekir Bozdağ’ın da içinde yer aldığı hükümetimiz, geçen yıl yaptığı yasa değişikliğiyle bunu imkânsız kıldı.

*

Şimdi gelelim Bekir Bozdağ’ın, kendisini yumruklayan şahıs hakkında tutuklama kararı vermeyen hâkimlerle ilgili yaptığı değerlendirmeye...
Şöyle diyor Bozdağ:
“Umarım bu kararı veren hâkimler, savcılar benim gibi yumruk yemez. Yumruk yediklerinde takip edeceğim. Bakalım ne yapacaklar?”
Bekir Bozdağ’a şunu söylemek isterim:
Takip etmenize gerek yok.
Eğer kendini bilmezin teki o hâkimlere yumruk atarsa sonuç değişmeyecektir: Yaptığınız yasal düzenleme nedeniyle o kendini bilmez de tutuksuz yargılanır.

*

Haberin Devamı

Demek ki neymiş?
Hâkimleri suçlamadan önce kendi çıkardığın yasadan haberdar olacakmışsın.

Yazarın Tüm Yazıları