Hadi Uluengin: Çakal ve sonrası

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

‘ESAD’ kelimesi Arabi lugatte ‘aslan’ anlamına gelir ya, eleştirelliğini korusa bile bir bölüm Batı medyası da çölden esen histeri rüzgarına kapılıp, cumartesi günü ölen Suriye liderini ‘Şam Aslanı’ diye tanımlıyor.

Estağfurullah ! Ormanlar aleminin hükümranı bu kadar da ayağa düşürülmez!

Hafız Esad kim, yeleli kral kim ? Bunlar arasında benzeşme ne mümkün...

Ama illa bir hayvanla özdeşleştirilmek isteniyorsa, Esad bir çakaldı.

* * *

YOK, teşbihte hata olmaz ve burun kıvırmayın, gösterişsiz gövdesine rağmen çakal aslında son derece saldırgan ve gayet yırtıcı bir mahluktur.

Tıpkı, hem kendi ülkesinde, hem Lübnan'da, hem de elinin uzanabildiği her yerde tüm hasımlarını elimine etmesine ek olarak, topa tuttuğu Hama şehrinde onbinlerce yurttaşını katletmekten çekinmeyen müteveffa Şam diktatörü gibi...

Üstelik, çakal aynı zamanda çok zeki ve çok hin bir yaratıktır.

Tıpkı, Ali'nin külahını Veli'ye giydirerek ‘ustalık’ efsanesi yaratan ve bin bir dümen çevirerek işin içinden sıyrılmayı beceren Suriye despotu gibi...

Zaten, yukarıdaki zekasından dolayıdır ki çakal, nereye kadar gideceğini bilir ve pabucun pahalı olduğunu anladığı an hemen durur.

Tıpkı, Türkiye'nin şamar ihtarı karşısında yelken mayna eden zorba gibi...

Her halükarda şu kesin, kendi halkını otuz yıldır ormanlar kralının güçlü pençesiyle değil köpekgiller familyasından bir yırtıcının dişleriyle susta durduran Hafız Esad'a ‘aslan’ sıfatını yakıştırmak bu asil hayvana hakarettir.

* * *

PEKİ şimdi ne olacak? Bölgeyle ilgili tüm başkentler aynı soruyu soruyor.

Önce şunu vurgulayalım, bütün kapalı rejimlerde olduğu gibi Suriye'de de, bu ülkedeki gelişmeleri bugünden öngörmek imkansızdır. Spekülasyon ağır basar.

Ancak malum, eh demokratik özgürlükçülüğü örnek alacak değildi ya, Esad tabii ki en korkunç totalitarizmlerin rezilane hanedan uygulamalarını kıstas bellemişti ve manyak Kuzey Kore diktatörü Kim İl Sung'un kendi tosunu Kim Cong İl'i Pyonyang tahtına varis yapmasına öykünerek, ilkin büyük oğlu Basil'i; O'nun ani ölümü ertesinde de küçük oğlu Beşar'ı veliaht tayin etmişti.

Nitekim, göstermelik Şam parlemantosu mahdum beyin genç yaşına uysun diye anayasayı değiştirdi ve Beşar Esad'ın iktidarı için kılıfı minareye uydurdu.

Fakat...

* * *

FAKATI şu ki, babasından daha ‘açık’ bir izlenim veren ve Londra'daki tıp eğitiminden etkilendiği anlaşılan Beşar Esad'ın Şam'a yerleşebilmesi için, en önce, müteveffa Peder'in sürgüne gönderdiği ve koltuk hırsıyla yanıp tutuşan ‘Rıfat Amca’yı ve O'nun gizli müttefiklerini devre dışı bırakması gerekiyor.

Bu noktada ‘varis’in temel avantajı, ülkede her şeyi denetleyen haber alma örgütü ‘Muhaberat’ın en hayati bölümünü oluşturan Kara Ordusu istihbarat şefi Asaf Şevket'in, Beşar'ın kızkardeşi Büşra'yla evli olması... Normal olarak, burada kayınço dayanışmasının belirleyicilik taşıması ihtimali ağır basıyor.

Ancak, toplumsal planda zaten yalnız Alevi azınlığa dayanan Esad iktidarı bu tarikat bağının da ötesinde bir aile ve klan sultası üzerine oturduğundan ve tüm katliama rağmen özellikle ‘Müslüman Kardeşler’ örgütünün ‘işlediği’ Sünni çoğunluk statükoyu değiştirebilmek için fırsat kolladığından, Suriye'nin karışması olasılığı hiç de yabana atılamayacak bir hipotez olarak şekilleniyor.

Başka bir deyişle, sürübaşı ‘Şam Çakalı’nın ölümü ertesinde hem aynı sürüdeki diğer çakalların liderlik için kendi aralarında kapışması, hem de artık köpekgiller familyası mahlukatından bezmiş olan tüm orman sakinlerinin bu yırtıcılara karşı toptan ayaklanması ihtimali gündeme geliyor.

Cenaze bir kalksın ve kırkı bir çıksın, gelişmeleri beraber göreceğiz...

Yazarın Tüm Yazıları