İran’a yolu düşen her gezgin gibi ön yargılar arasında sınırdan biraz da çekinerek geçtim. Bize anlatılan İran ile gördüğüm İran arasında büyük farklılıklar var. Hemen yanımızda olan bir ülke hakkında bu kadar az ve yanlış bilgiye sahip olmak beni çok üzdü. Önyargılarımızı ve yanlış bildiklerimizi bir kenara bırakıp, İran’ın en büyük Türk şehrine birlikte göz atalım...
#Tebriz Gezisiİstanbul'un Beşiktaş ilçesinde Arnavutköy sahilinde İran uyruklu Sognd cep telefonuyla fotoğraf çektiği sırada denize düştü. Genç kadını kurtarmak isteyen turist rehberi Jabar Sabokbar denize atladı. Sognd'ı kurtardıktan sonra kaybolan turist rehberinin cenazesine 3 ay sonra ulaşıldı.
#İstanbul BoğazıAvrupa ve Türkiye’nin en büyük teleskopunun kurulu olduğu Doğu Anadolu Gözlemevi’nin (DAG) eteklerinde gökyüzü şöleni yaşandı. 10 bin kişinin teleskoplarla gökyüzünü izlediği şenliğe katılan 12 yaşındaki en genç Hürriyet Seyahat gezginimiz Bilge Altan 3 gün süren etkinlikten izlenimlerini yazdı.
#Hürriyet2017’nin son günlerinde İran’dan isyan sesi yükselmeye başladı. Protestolar kısa sürede ülkenin birçok şehrine yayıldı. En son 2009’da büyük gösteriler yaşanan ülkede bu kez farklı olarak, İran’ı 1979’a kadar yöneten Şah’a destek sloganları atılıyordu. İran Araştırmaları Merkezi uzmanı Hamid Ebrahimi’ye göre bu tablodaki yenilik 1990-2000 doğumlu ‘yeni’ gençler. Liderleri yok, sosyal medyada örgütleniyorlar. Bu gençler ilk olarak 3 yıl önce şarkıcı Paşayi’nin cenazesinde sokaklara çıkmıştı.
#GazetehaberleriFevzican Abacıoğlu (22) İTÜ Maden Mühendisliği Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi. İstanbul’daki Gezginler Kulübü’nün toplantılarını izliyor, fırsat buldukça Türkiye’nin şehirlerini keşfediyor, izlenimlerini blog’unda yazıyor. Bu yıl Özlem Yücel’in başlattığı Seyahat Bursu’na başvurdu, Hürriyet Seyahat’in desteğiyle ilk yurtdışı yolculuğuna çıktı.
Üç hafta önce Van’dan karayoluyla Tahran’a uzanan dört günlük bir keşif turuna çıktım. Minibüs, taksi, otobüsle 1200 kilometre yol kat ettim. Baharda zirvesi karlı dağları, kırmızı şakayıkların açtığı çayırları seyretmeye doyamadım. Urmiye’de dostça karşılanacağımı rehber kitaplarda okumuştum, şaşırmadım. Fakat dostlarımın “Sakın uğrama, berbat, kalabalık, kirli” dediği Tahran beni gerçekten hayrete düşürdü. Beklediğimden çok daha modern, sokaklarında Farsça kadar Türkçe konuşulan, kadın şoförlerin resmi ve korsan taksi kullandığı, toplu ulaşımı gelişmiş, metrosu temiz, müzeleri, sarayları bakımlı bir şehirle karşılaştım.