İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyet Onursal Başkanı Fahamettin Akıngüç, ömrünün yarısından fazlasını eğitime adadı. Kendini “Yaşam boyu öğrenci kalmaya çabalayan, yeniden dünyaya gelse edebiyat öğretmeni olmayı dileyen, bir eğitim yönetici ve kültür gönüllüsü” olarak tanımlayan ve müteahhitlik yaptığı dönemde “zehir Faham” olarak bilinen Akıngüç, “ Türkiye’de yükseköğretim hizmeti alan akademisyenler, araştırmacılar, uzmanlar yurtdışına gidiyor ve geri gelmiyorlar. Beyin göçü bir ülke için gizli tehlikedir. YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ile üniversiteler elbirliği ile buna bir çare bulmalıdır” diyor.
#İstanbul Kültür ÜniversitesiZorlu Holding tarafından düzenlenen ve Türkiye’nin her yerinden üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerinin katıldığı ‘Bir Hayal Bir Oyun’ yarışmasının üçüncüsünü ‘Acayip Teknolojik Masallar’ adlı öyküsüyle Elif Sude Dobra kazanmıştı. Elif Sude’nin öyküsü ‘Kusursuz Dünya Müzikali’ adıyla düzenlendi ve yarın ilk kez Zorlu Çocuk Tiyatrosu tarafından sahnelenecek. Oyunun başrollerinde Pınar Altuğ Atacan, Yarkın Ünsal, Yağmur Topçu gibi tanıdık isimler var. Bu vesileyle projeyi hayata geçiren ekibe ve yarışmanın birincisi Elif Sude Dobra’ya birkaç soru sordum.
#Bir Hayal Bir OyunAmerika’da yaşayan makine mühendisi Erden Eruç, 2007’de sadece kas gücüyle dünyayı gezmek için yola çıktığında 46 yaşındaydı. San Francisco’nun Bodega Körfezi’nden özel yapılmış sandalıyla Büyük Okyanus’a açıldı. 5 yıl 11 gün süren dünya turunda pedal çevirdi, kürek çekti, yürüdü. Sıradışı bir başarıya imza atarken, kurduğu vakıfla çocuklar için eğitim ve yardım faaliyetleri yürüttü. Denizde en uzun süre kalan kürekçi ve kas gücüyle dünya turunu tamamlayan ikinci insan oldu; Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Seattle’daki evinden sorularımızı yanıtlayan Eruç, “Ses getirecek yeni hayallerim var” diyor.
İstanbul gibi yedi tepe üstüne kurulan İtalya’nın başkenti Roma, antikçağ ve sonrasındaki yaklaşık bin yıl boyunca bilinen dünyanın en büyük güç merkeziydi. İngiltere’den İspanya’ya, Karadeniz’den Kızıldeniz’e üç kıta ondan sorulurdu. Agustus, Sezar gibi dünyayı sarsan hükümdarların şanı İstanbul’un fethine kadar sürdü. Bu sürede Roma, Rönenans’ın önemli kaynaklarından biri oldu. Bilim şehri, Hıristiyanlığın merkeziydi. Roma, Silvio Berlusconi’nin çağında ise geçmişin mirasıyla şöhretini sürdürüyor. Bu kentten geçen yazarlar, heykeltıraşlar, ressamlar, sinemacılar “ebedi kent” efsanesini canlı tutuyor.