Kapalıçarşı yalnız İstanbul’dan değil ülkenin ve dünyanın her köşesinden insan manzaralarının kadrajınıza girdiği sürpriz dolu bir mekân. Çarşı sadece alışveriş düşkünlerinin değil gurmelerin de keyif alacağı bir yer. Buradaki lezzet mekânları gerçekten efsane… Esnafın söylediği şu: “Kapalıçarşı’da kötü yemek olmaz, yapan da barınamaz.” Buyurun birlikte gezelim…
#KapalıçarşıHer yıl milyonlarca kişi gidiyor Kapalıçarşı’ya... Bir arı kovanı misali işliyor bu tarihi alışveriş merkezi. Gelip geçeni bırakın bir kenara, tam 4 bin dükkân var burada. Hem esnafı hem de alışveriş yorgunu müşterileri doyuran 41 de irili ufaklı lokanta... Sulu yemek de var, kebap da... Döner de var, geleneksel ev yemeği de. Hatta seyyar tezgâhında supangle, kek satan da... Hepsi ayrı güzel. Esnafı ziyaret ettik, çarşı ahalisinin en çok gittiği esnaf lokantalarını tespit ettik.
#Uygar TAYLANİstanbul’un kalbidir Tarihi Yarımada… Camileri, çarşıları, sarayları… İnsanı adeta bir zaman yolculuğuna çıkarır. Her sokakta başka bir sürprizle karşılar ziyaretçilerini. Nostaljik dokusuyla yabancı turistlerin uğrak noktası. Bahar ara tatilinde ailece İstanbul’u gezmeyi planlayanlara jürimizin önerileriyle 10 adımlık bir rehber hazırladık.
#İstanbulİzleyicinin İstanbul’u canlı-cansız tüm öğeleriyle bir bütün olarak görmesini amaçlayan ‘BURASI’ sergisi çağdaş sanatçıların ve ustaların bu şehirden ilham alan eserlerini bir araya getiriyor. Serginin sanatçılarına ‘onların İstanbul’unu’ sorduk. Kimi Boğaz’da vakit geçirmeyi, kimi Kapalıçarşı’yı gezmeyi, kimi de çay bahçelerinde oturmayı özlediğini anlattı...
#BurasıÇukur dizisinin izleyicileri Nejat İşler sürprizi ile daha da heyecanlandılar. Her hafta pazartesi akşamları ekrana gelen dizide Nejat İşler Çağatay Erdenet karakterine hayat veriyor. Peki Nejat İşler kimdir, kaç yaşında? İşte ünlü isim hakkında bilgiler
#Nejat İşlerOsmanlı’nın ilk başkenti olan, tarihi 8 bin 500 yıl öncesine uzanan Bursa, her adımından tarih fışkıran bir kent. 2 binin üzerinde korunması gereken kültürel varlığa sahip. Üzerine bir de kendisine ‘yeşil’ unvanını armağan eden ve yaşları 1 ile 6 asır arasında değişen 800’ün üzerindeki anıt ağacı ekleyin. Bir sanayi kenti olmasının getirdiği hareketliliği ve şehrin kazandığı yeni değerleri de göz önüne alın. Tüm bunların yanına, zincire bir de lezzet halkasını ekleyin. Doğası, tarihi, kültürü, yemekleri, olmazsa olmaz durakları ve yepyeni mekânlarıyla karşınızda adım adım Bursa!
#Bursa Gezi Rehberi‘En İyi 100 Türk Filmi’, ‘En İyi 100 Albüm’, ‘En İyi 100 Türk Romanı’ derken sıra geldi ‘En İyi 100 Mimari Eser’e... Hürriyet Pazar, ‘soruşturma klasikleri’nde yeni bir kapıyı daha aralıyor. Mimarlık, tarihsel açıdan uğradığımız bütün duraklardan çok çok daha eski. İnsanın varlığıyla birlikte etrafını inşa etme çabası, dokunuşu upuzun bir sürecin ifadesi. Doğanın fiziksel koşullarından korunma çabası, başını sokacak bir mekân arayışı, sonrasında malzemelerin ve bilimin gelişimi derken basit ihtiyaçlardan ihtişama, işlevsellikten estetiğe, günü kurtarmaktan tarihe tanıklık etmeye onca yapı insanların, toplulukların, ait oldukları coğrafyaların da bir ifade biçimine dönüştü. Üzerinde yaşadığımız Anadolu da sayısız medeniyetin tanığı. Dolayısıyla mimarlık serüveninin de... Bu açıdan ‘En İyi 100 Mimari Eser’ soruşturmamızda 100 kişilik jürimize geniş bir hareket alanı tanıdık ve tanım aralığını, ilk yerleşmelerden biri olarak kabul edilen “Göbeklitepe’den Günümüze” parantezinde tuttuk. Bu parantezin içinde antik çağ, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve tabii ki Cumhuriyet dönemi mimarisi vardı. Jüri bu çağların ifadesi olan yapıları (tek ya da çoğul) kendi mimarlık anlayışları ve beğenileri doğrultusunda seçti. Daha önceki soruşturmalarımızda jüri üyelerinden ‘En iyi 10’larını istemiştik, bu kez tanım aralığının genişliğinden dolayı seçkimiz ‘En iyi 20’lik listelerden oluştu. Ve nihayetinde akademisyenlerden, mimarlardan, kültür sanat insanlarından oluşan bir seçici kurul, ‘Türkiye toprakları üzerindeki en iyi 100 mimari eser’i belirledi. Biz de onların seçimlerini sayfalarımıza taşıyarak tarihe özel bir not daha düştük... Kültür hayatımıza ışık tutmasını dilediğimiz bu soruşturmayı da umarız öncekiler gibi beğenirsiniz diyelim... Not: Soruşturmamızda çeşitli nedenlerden dolayı hatıralarımızdan olmasa da fiziksel çevreden silinmiş, yıkılmış, hayatı sona ermiş yapılar yer almadı. 100’lük tablo, varlığını hali hazırda sürdüren yapılardan oluştu.
#Türkiye'deki En İyi 100 Mimari EserEkranların başarılı oyuncularından Nejat İşler, bir dergi için yazdığı yazılarının büyük ilgi görmesinin ardından yazarlığa başladı. Bir yayınevinden de kitap teklifi alan İşler, hikayeler yazdığını ve bir hikaye kitabı çıkaracağını açıkladı. İşte detaylar...
#OyuncuNew York’un Özgürlük Abidesi, Paris’in Eyfel Kulesi, Sidney’in Opera Binası var. Şehrin adı anıldığında hemen bu semboller akla geliyor, bütün tanıtımlar, logolar, reklamlar onlara göre hazırlanıyor. Peki İstanbul denilince akla ne geliyor? Turist rehber kitaplarında Ayasofya var.
Bugüne kadar birçok yabancı sinema filmi, senaryosu veya oyunculukları kadar müzikleriyle de hafızalarımızda yer etti: Baba serisi, Aşk Hikayesi, Pembe Panter gibi... Son dönemde bu kural yerli dizi ve filmler için de geçerli olmaya başladı. Nefes filminin, Ferhat Göçer tarafından seslendirilen şarkısı Götür Beni Gittiğin Yere ve Olgun Şimşek’in Kapalıçarşı dizisinde seslendirdiği Üflediler Söndüm pek çok popüler şarkının önüne geçti. Pop şarkıcıları, yeni hitlerini dizilerde görücüye çıkarmaya başladı.
Tarih boyunca bir çok deprem yaşayan İstanbul, depremle Bizans İmparatorluğuna başkent olmasından 12 yıl sonra, 342 yılında tanıştı, ancak kent depremden çok fazla etkilenmedi. İstanbul halkı, bir çok küçük sarsıntının dışında 447, 542, 1296, 1509, 1719, 1766, 1894, 1912, 1935, 1963 ve 1999'da meydana gelen depremlerle korku dolu anlar yaşadı.
Rahmi Koç’un çocuğu olmak, çalışanı olmak nasıl bir şeydir bilemem. Tahmin ediyorum ki ben yapamazdım. Kendisine de söyledim zaten. O kurallara uyabilmem mümkün değil. Beni hemen atarlardı Koç Grubu’ndan. Ama onunla arkadaşlık etmek, sağdan soldan konuşmak, muhteşem görgüsünden, bilgisinden faydalanmak şahane. Hatta bir kademe üstünde. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Çocukluğunu, ailesini, kurallarını, yeni kurduğu işi, hayata bakışını dinlerken... O kadar mutevazı ve eğlenceliydi ki, o güldü, ben de güldüm. Üstelik bu kendisiyle yaptığım ikinci röportaj, inşallah üçüncüsü de olur. Patronların patronu sıfatını taşıyan biri, röportaj ve fotoğraf çekimi sırasında her söyleneni yaptı ve her soruyu cevapladı. Şapka çıkarıyorum ve tebrik ediyorum. Müthişti. Ben bu röportajdan çok zevk aldım. Sizi uyarıyorum, elimdeki son sözcük bitene kadar devam edecek...