İstanbul’un tanıdığımızı sandığımız semtlerine biraz daha yakından bakmaya bu hafta Kanlıca ile devam ediyoruz. Boğaziçi’nin bu asude semtinde, Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü’nün 1988’deki açılışına kadar hâlâ meralar bulunduğunu, yok oluşlarıyla meşhur Kanlıca yoğurdunun darbe aldığını biliyor muydunuz? Ya da bugünün dar sokaklarının eskiden birer dere yatağı olduğunu...
#KanlıcaTahta bir bankın üstünde tek başına oturuyor da olsanız meydanla çoğalırsınız. Meydanlar açıktır, gittikçe genişleyen bir gökyüzünün altında... Artık öyle çok büyük meydanlara rastlanmıyor. Çünkü birçoğu ya küçüldü ya da işlev değiştirdi. Ama bazı yerler var ki onların tarihini bilmeden şehrin tarihini öğrenmek mümkün değil.
#KitapBugüne kadar evlerinin güzelliğiyle ve lokumuyla tanıdığımız Safranbolu, aslında bundan çok daha fazlasını sunuyor ziyaretçilerine. Nehirlerin biçimlendirdiği vadileri, türlü sebze-meyvenin en lezizlerini yetiştiren bereketli toprakları, eğitime öncelik veren sosyal dokusuyla kendine münhasır bu kasabada asıl yıldız ‘kırmızı altın’ denilen safran. Efsanelere konu olan, asaletin simgesi bu büyülü bitkinin hasadı kasım sonuna kadar sürüyor, katılıp toplamak için hâlâ fırsatınız varken buyurun Safranbolu’ya!
#SeyahatDokuz günlük bayram tatili başladı, bayramlaşmaya veya tatile gidenlerin ardından İstanbul boşaldı. Oysa bu şehir dünyanın en önemli turistik kentlerinden biri! Hazır sokaklar boşalmışken kentin tadını nasıl çıkarabileceğimizi farklı disiplinlerden gelen İstanbullulara sorduk.
#İstanbulda Gezilecek YerlerAyasofya Müzesi Başkanı, Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Dr. Haluk Dursun tam 25 yıldır dünyayı geziyor, ülkelerin kültürlerini, mimarisini inceliyor. Üçüncü gezi kitabı "Osmanlı Coğrafyasına Yolculuk" geçen ay yayımlandı. Dursun, Kuzey Afrika’da Osmanlı izini taşıyan ve Fas, Cezayir, Mısır’ın aksine yerel özelliklerini korumayı başaran Trablusgarp’ı anlattı. "Ülke hızla dışa açılıyor, kitle turizmiyle beraber özelliklerini kaybedecek, bozulmadan görün" diyor.
Geçen hafta, Amerikalı ve Fransız yemek meraklıları, iki ayrı koldan İstanbul’a bir çıkarma yaptı. İlk grup, sekiz Fransız gurme ve üç televizyoncudan oluşuyordu ve Akdeniz Mutfakları Konservatuvarı’nın Türkiye temsilciliğiyle Fransız Travel- Food Seyahat Acentesi’nin birlikte düzenlediği bir yemek kültürü keşif gezisi için buradaydılar.