Fransızca, İngilizceden sonra dünya genelinde en çok konuşulan Avrupa dillerinden biridir. Fen - Edebiyat fakültesinde yer alan bölüm bir lisans programıdır. Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünün eğitim programında hangi dersler var? Bölümden mezunlar Türkiye'de ve yurt dışında, hangi işlerde çalışabilir? İşte, merak edilen tüm detaylar.
#Fransız Dili Ve Edebiyatı Bölümü Nedir?Fransızca öğretmenliği, Eğitim Fakültesi bünyesinde yer alan Fransızca öğretmenleri yetiştiren bir bölümdür. Fransızca Öğretmenli bölümü nedir, mezunları ne iş yapar gibi tercih sürecinde olan pek çok gencin aklındaki soruların cevaplarını sizler için derledik.
#Fransızca Öğretmenliği Bölümü Nedir Ve Mezunu Ne İş Yapar?Sainte Pulchérie Lisesi, 1846’dan bu yana eğitim veriyor. Şefkat Rahibeleri tarafından kurulan lise, 2000 yılına kadar ortaokul olarak eğitim verdi. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın Özel Okullar Genel Müdürlüğü tarafından yabancı okul olarak tanınan ülkemizdeki 6 Fransız lisesinden biri haline geldi.
#Sainte Pulchérie LisesiBugünkü adıyla Özel Galileo Galilei İtalyan Lisesi, Sultan Abdülaziz’in fermanıyla 1870’te açıldı. Türkiye’de ikamet eden İtalyan çocuklara, anaokulu ve ilkokul eğitimi veren kurum, daha sonra Türk öğrencileri de kabul etmeye başladı. İlk açıldığında 80 öğrencisi ile Kumbaracı Yokuşu’ndaki binasında eğitime başladı. 1876’da Suterazi Sokağı’na, 1882’de bugünkü yerine geçti.
#Özel Galileo Galilei İtalyan LisesiTürkiye Cumhuriyeti bugün 91’inci yaşını kutluyor. Bu kutlu günde tarihte iz bırakan ‘Cumhuriyet kadınları’nı hatırlıyoruz. Sanatta, sporda, siyasette hep öncü oldular. Kimi bilimde çığır açtı, kimi söylediği şarkıyla gönlümüzde taht kurdu. Ülkemizi ileriye taşıdılar. İşte Cumhuriyet’in sembolü 91 kadın...
Zülfü Livaneli’nin son romanı gerçekten sıkı roman. Güzel roman. Oya gibi işlenmiş roman. Başladın mı, elinden bırakamıyorsun. Özlemle tekrar kahramanlarıyla buluşmayı bekliyorsun. Roman okumanın zevkine varıyorsun. Mutlaka okuyun, seveceksiniz. Sarsıcı bir aşk hikayesi. Aşkın farklı bir yüzü, karanlık yüzü. Ama kitap kıpır kıpır, satırlarını yutarcasına okuyorsunuz. En azından ben çok sevdim. Hikâyeye de, farklı finaline de bayıldım. Bence bu yazın unutulmaz kitaplarından biri olacak.
‘‘Onun için dünyayı anlamak çözümlemek değil, kabul etmektir. Ve onu mantığı aracılığıyla değil, duyguları, daha kesin olarak ise şiirsel duyarlığını belirleyen o garip zeká ve içgüdü bileşimi ile kabul eder. Gerçekliği kabul etmek onun için kolay olmaz; her kabul ediş, bir reddediş ile başlar ve her kopuş, daha radikale doğru bir başka reddedişi izler.’’