Biz toplum olarak sözlü geleneğe çok bağlıyız ve hikâye anlatmayı da anlatılan hikâyeyi aktarmayı da çok severiz. Bu sebeple olsa gerek, Türk edebiyatının en seçkin örnekleri bugün hâlâ ilk günkü heyecanla okunuyor, yeni yorumlarıyla televizyon ekranlarında dizi oluyor, tiyatro sahnesine taşınıyor. Yakın tarihimizin buruk ve tutkulu hikâyelerinden biri olan ‘Ay Parçasının Güz Yaşları’ deneyimli yazar Elif Ebru Batı Wibrew’in etkileyici kurgusuyla karşımıza çıkıyor. Kitabı vesilesiyle yan yana geldiğimiz yazarla, öykünün başladığı İstanbul Adalar manzaralı bir parkta buluştuk ve son kitabını konuştuk.
#Elif Ebru Batı WibrewKalabalık şehirlerde yaşıyor ama doğanın en saf haliyle ürettiği besinlere ulaşmak istiyoruz. Dünya nüfusu arttıkça besine olan ihtiyaç da artıyor ve bu da kimyasal tarımı artırıyor. Oysa kimyasal tarım toprağı öldürüyor. Çocukların sağlıklı bir şekilde büyümesi için ise geleneksel tarım yöntemleriyle yetiştirilmiş ürünlere ihtiyaç var. Uzun yıllardır organik tarım konusunda çalışmalar yürüten HiPP markasının üçüncü kuşak varislerinden Stefan Hipp “Bir ürünün organik olması için toprağın organik olması gerekir. Bu konuda bilinçlenmek için çocuklarınıza toprağı tanıtın, birlikte ürün yetiştirin” diyor.
#Elif Ebru Batı Wibrew‘Ay Parçasının Güz Yaşları’nda kendi aile tarihinden yola çıkan ve biri Selanik’te, diğeri Bayburt İspir bölgesinde iki ailenin 1900’lü yıllardan günümüze üç kuşağının hikâyesini anlatan Elif Ebru Batı Wibrew, “Ben üçüncü nesil olarak bu yaşanmışlığı en başta Mehpare Babaannem’den dinlerken kendimi Reşat Nuri’nin ya da Halit Ziya romanlarının içine düşmüş gibi hissetmiştim. Lise yıllarımdı ve eğer bir gün roman yazarsam konum bu olacak demiştim” diyor.
#Elif Ebru Batı Wibrew