Son iki yılda kuraklığa yenik düşen İstanbul barajları, Ocak ve Şubat aylarında gelen yağışlarla adeta taşma seviyesine geldi. Peki 2020 ve 2021’de barajların sürekli can çekiştiğini düşünürsek, bugünkü durumu nasıl yorumlamak gerekiyor? Biraz olsun nefes aldıran bir sürecin içinde miyiz yoksa tehlike hâlâ devam ediyor mu? Uzmanlar hurriyet.com.tr'ye anlattı.
#KuraklıkDünya'daki su kaynaklarının sadece yüzde 2,5’i tatlı su. Bunların da yaklaşık yüzde 70’i buzullar içinde. Yani erişebileceğimiz tatlı su miktarı, dünyanın toplam su varlığının yüzde 1’inden bile daha az. Ve yerküredeki sular hızla tükeniyor. Buzulların tamamen erimesini beklemeyeceksek geriye tek bir seçenek kalıyor: Deniz sularını içilebilecek hale getirmek. Peki bu mümkün mü? İşte Avşa Adası örneğinden hareketle bu sorunun cevabı ve Türkiye'yi de tehdit etmeye başlayan Sıfır Günü alarmı...
#Kuraklık2040’tan sonra Türkiye de pek çok ülkeyle birlikte ‘su kıtlığı’ tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle birçok ülke su tüketiminde tasarrufa gidiyor ve atık suları geri kazandıracak teknolojiler geliştiriyor. Ak-Kim Kimya da dünyada çığır açan ‘ultrafiltrasyon sistemini’ kendi Ar-Ge’sinde geliştirerek suyun geri kazanımını en üst düzeyde sağlamayı amaçlıyor.
#Ar-GeDavid Ben-Gurion’un bugün sıkça alıntılandığı üzere ‘çöle çiçek açtırmaktan’ söz ettiği yıllarda iklim değişikliği, bilim çevreleri için şimdiki kadar hararetli bir tartışma konusu değildi. Küresel n üfus artışının ise bugünkü gibi bir endişe kaynağı olduğu söylenemezdi. İsrail Devleti’nin ilk başbakanı, korkutucu bir su sıkıntısıyla karşı karşıya olan yarı-kurak bir bölgede, kendisi ve çocukları için bir gelecek inşa etmekte kararlı, mütevazı bir ulusa sesleniyordu.
#Eitan Na’Eh