Avrupa’nın, belki dünyanın en ünlü, adına efsaneler üretilen, valsler yazılan, bazen uğruna dökülen kanla boyanan, kıyısındaki her şehir kalelerle kuşatılmış, kahramanlık hikayelerinin ve romantizmin membaı Tuna Nehri’nde yola düştüm bu kez. Viyana’dan başlayan turumuz Bratislava, Budapeşte çizgisinde, orta çağdan kalma mimari dokusu iyi korunmuş kaleleri, şatoları, kiliseleri, masalsı evleriyle bir düş yolculuğuydu sanki...
#Bratislava Gezi RehberiGördüğünüz gibi artık uzaklardan uzaklaşıp yakınlara başladım. Demek ki yaşlanıyorum. Kendi başıma gittiğim böyle yerlerde ilk iki gün köle gibi bir şeyler öğrenmeye çalışmaktan bitkin düşüyorum. Serde biraz mazoşistlik mi var ne? Yok yok iflâh olmayacağım... Bu sefer yolumu Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya düşürdüm. Ne Mohaç, ne Estergon, ne Osmanlı ne de Naziler beni durduramaz demiş Tuna... İşte size Bratislava gezi rehberi.
#Tuna NehriPrag’a uçağımız inişe geçtiğinde yeşilin çeşitli renkleriyle karşılaştım. Şehre indiğimde havaalanı çevresinden geçerken mor salkımlı şirin evler gördüm. Paris'in banliyölerine benzettim bu bölgeyi. Merkeze geldiğimizde, tarihi ve geçmişlerine değer verdiklerini gördüm. Şimdi size biraz Prag ile ilgili bilgi vermek istiyorum. İşte Prag gezi yazım…
#Prag Gezi Yazısı