PaylaÅŸ
Prag, 1993 yılının başında kurulan Çek Cumhuriyetinin başkenti ve Bohemya'nın merkezidir. (Çek Cumhuriyeti 2016 itibariyle Çekya adını almış) Avrupa’nın en çok turist çeken dördüncü şehri Prag, adeta bir açık hava müzesidir ve 5 bölümden oluşmuş. Avrupa'nın orta bölgesindeki konumuyla Nürnberg, Viyana, Bratislava gibi büyük şehirlere ulaşımı oldukça kolay kılar. Hem bireysel anıtları hem kent manzarasıyla üstün nitelikte oluşmuş mimarlık harikasıdır. Tarihi Prag kenti üç ayrı kenti kapsar: Eski Kent, Yeni Kent ve Küçük Kent (Küçük Mahalle)
Şehrin tarihi 3 büyük hanedan tarafından şekillenmiş. Premysller, Lüksemburglar ve Habsburglar. Şehir Orta Çağ’ın sonlarında en parlak günlerini yaşamış. Kutsal Roma İmparatoru IV. Karl imparatorluk ikametgâhı olarak Prag’ı seçmiş ve Gotik tarzda pek çok kilise ve manastır yaptırmış. Gotik mimariler arasında Aziz Vitus Katedrali, Karel Köprüsü, Eski-Yeni Sinagog ve Tyn kilisesini örnek gösterebiliriz. Aziz Vitus Katedrali ülkenin en büyük kilisesi ve sembolü. Tyn Kilisesi ise kiliseden çok masallar diyarından kalma büyülü bir şatoya benziyor. Kilisede bulunan iki kule, dişi ve erkeği simgeliyor. Dikkatlice bakarsanız birbirlerine paralel ancak birinin benzeri olmadığını birinin ince, birinin kalın olduğunu görebilirsiniz. Kulenin içi barok mimariyle yapılmış. Gece ise ziyaretinizde sizlere görsel bir şölen sunacak mutlaka gidin!
Nerede kalmıştık, IV. Karl, Prag kalesinin yenilenmesi, Judith Köprüsü yerine yeni bir taş köprü yapılması ve Yeni Şehir’in kurulmasına kadar şehirleşmeye yönelik çok önemli adımlar atmış. 16. Yüzyıl’da neredeyse dört yüz yıl iktidarda olacak Habsburglar ve imparatorluğun en aydın üyesi olan II. Rudolf, Prag tarihinde çok büyük önem taşır. II. Rudolf sanata ve bilime düşkünlüğüyle Prag'a Rönesans ruhunu bizzat taşıyan kişilik. II. Rudolf'un himayesinden hoşnut olan İtalyanlar sanat ve mimaride kendilerini hissettirmiş. Sarayını sanatçılar, astrologlar, astronomlar ve simyacılar ile dolduran Rudolf  sanat ve bilim tutkusu yüzünden politikayı aksatmış ve bu tutarsız yönetimi sebebiyle çeşitli isyanlar çıkmış. II. Dünya savaşı sırasında Alman Ordusu İşgali ile Katolik olmayana zulüm dönemi ve ülkenin Almanlaştırılması dönemi ve  Protestanlığa karşı verilen mücadelede başı çeken Cizvitler'in kiliseleri Barok mimarisine uyarlaması da şehrin tarihçesinde yerini almış.
Barok mimarisinin en güzel örneÄŸi Aziz Niklaus'tur. Barok saraylara ve büyükelçiliklere "Küçük Mahalle" bölgesi ev sahipliÄŸi yapar. Ayrıca şık restoranlar da bu bölgede bulunuyor.  Gotik kulenin altından geçmeden sizi Barok Heykeller karşılar. Heykellerden en ilginci sembolleÅŸtirilmiÅŸ bir betimleme yer alıyor: Türk heykeli ve zindana hapsedilmiÅŸ halk senaryosunda "halkınız için mücadele vermezseniz sizi Türkler iÅŸte böyle esir eder" ÅŸeklinde bir heykel betimleme bölümü de görülmeye deÄŸer... Beni ÅŸehirde derinden etkileyen eserlerden bazıları ve eserlerin efsanelerini kısaca size anlatayım:Â
Karl Köprüsü (Charles Köprüsü) ve Aziz John Nepomuk efsanesi ve onun adına yapılmış Heykeli... Karl Köprüsü, Adı üzerinde IV Charles tarafından yaptırılmış tarihi bir köprü. Vltava nehri üzerinde kurulmuş şehri masallaştıran şehrin sembolü... Tarihi köprünün üzerindeki Barok mimarisiyle yapılmış heykeller belli bir ruha bürünmüşler ve adeta size selam veriyorlar. Bu heykellerden en popüleri başında hâresi bulunan Aziz John Nepomuk Heykeli. Önünden geçerken etrafındaki kalabalığından ve insanların heykelini ellemesi, üzerinde para yapıştırarak dilek tutması bu isimin efsanesini öğrenmemde öncü oldu.
Aziz John Nepomuk bir rahiptir. Zamanın kralının karısı bir gün rahibe günah çıkarmaya gider. Bunu öğrenen kral, rahipten kendisine karısının sırrını açıklamasını emreder. Ancak rahip bunu dinî kimliğinden dolayı söylemez. Söylemeyince kralı kızdırır hatta kral karısının kendisini aldattığını ve o yüzden rahibin söylemediğini düşünür ve bu öfkeyle rahibi nehirden aşağı atar. Rahip ölürken tıpkı heylede olduğu gibi başında bir hâre oluşur. Hâre;  Azizliğin sembolüdür. İşte bu sebepledir ki  insanlar burada Azizin bulunduğu yerde dilekte bulunuyorlar...
Astronomik saat ve HanuÅŸ Usta efsanesi
600 yıllık ortaçağdan kalma saat hem saat dilimini, hem takvimi, hem 12 havariyi, hem de güneş ve ayın gökyüzündeki pozisyonunu ( gezegenler ve burçların simgelerini) gösteriyor. Her saat başı havariler sırayla çan sesi eşliğinde kendini gösterip gösteri yapıyor. Saatin üzerinde ayrıca dört figür bulunuyor. Bu figürler aynı zamanda insanlara dünyada kötü olan şeyleri simgesel olarak anlatıyor. Biri elinde kendine altın renkte ayna tutan kibirli kişiyi, diğeri elinde kese bulunan cimri kişiliği, bir diğeri elinde mandolini başında şapkası olan hatta Osmanlı olduğu düşünülen zevke düşkün kişiliği, dördüncü figür ise elinde zil tutan iskelet yaşama karşı isteksiz olan kişiliği ve ölümü sembolize ediyor. Her saat başı ölümü sembolize eden iskelet elinde bulunan zili çalıyor. Diğer cimri, kibirli ve zevk düşkünü kişilikler başlarını sağa sola sallayarak ölümü reddediyorlar. Ölüm bir hakikat… Hayatı cimrilik, kendini beğenmişlik ve kibirle geçirmeyin dostlar...
Astronomik saat 1410 yılında saat ustası Mikulas of Kadan tarafından ve Charles Üniversitesi profesörü Jan Sindel tarafından yaptırılmış. Saat ile ilgili Hanuş Usta efsanesi saat kadar ilginç bir efsaneye sahip. Efsanenin kaynağı hikâye ve roman yazarı Alois Jirasek. Efendim efsaneye göre saati Usta Hanuş yapmış. Saat o kadar beğenilmiş o kadar beğenilmiş ki başka ülkelerden ustaya teklifler yağmaya başlamış. Bunu duyan Kral Hanuş, usta gelen teklifleri reddetse de çareyi ustayı kör etmekte bulmuş. Kör olan usta saati tamamıyla bozup burada intihar etmiş. Saat 50 yıl boyunca çalıştırılamamış hatta çalıştırmaya çalışan ustalar ya delirmiş ya da ölmüş. Korku filmi gibi! Ancak çok sonraları saat yetenekli bir saat ustası tarafından çalıştırılabilmiş...
İşte efsaneler şehri Prag; tarihi, merkezi değer alışverişi, insanlık tarihindeki önemi, evrensel önemde olaylarla bağlantılı miras kriterleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki yerini almış. Şehir ayrıca 40 yıl komünizm dönemi yaşamış. Meşhur Paris Caddesi’nde bu zulümde pek çok Yahudi öldürülmüştür. Paris Caddesi şu an uluslararası ünlü marka mağazaları içinde barındırıyor. Alışveriş sevenlere duyurulur. Caddede kafe bulunmuyor. Yeme içme için ara verme yakın olan eski şehirde yapılabilir. Yeme içme meraklıları için; kampa parkının yanında bulunan eşsiz göl manzarasına sahip Kampa restoran ve Lobkovich Sarayı’nda bulunan üzüm bağlarının arasından geçip tepeden panoramik manzara görüntüsü alabileceğiniz ve harika yemekler yeyip şarap içebileceğiniz "Villa Richter" i tercih  edebilirsiniz. Restorana varana kadar yürüyüş yolu da bir o kadar da keyifli...
Merkeze yakın Paris otelin Michelin restoranı veya Cafe de Paris keyif alacağınız yerlerden. Ayrıca "Franz Joseph Restaurant"ta yine merkezde yenebilecek keyifli yerlerden. Avrupa'nın baÅŸka hiçbir ÅŸehrinde yapılmayan Prag'a özel bir deneyim yaÅŸamak isterseniz Orta ÇaÄŸ hanların birinde sizi 500 yıl geriye götürerek tamamen Orta ÇaÄŸ konseptiyle giyinmiÅŸ garsonlar ve masanızın yanı başında Orta ÇaÄŸ dansözleri, şövalye dövüşleri, cadı çıkarma ayinleri yapılan ve ateÅŸ ÅŸovları eÅŸliÄŸinde yemekli gösteriye katılabilirsiniz!Â
Ev eşyası meraklıları Mosers'den renkli ve şık kristal bardak, porselen tabaklar alabilirler. Türkiye'ye kıyasla oldukça ucuz. Eğlence isterseniz Küba barda hem atıştırmalık şeyler bulabilirisiniz hem de Küba müziği eşliğinde platformda dans eden gösteri yapan kişilere eşlik edebilirsiniz. Uğrayın! Prag'ın hatta dünyanın en dar sokaklarından biri olan Vinarna Certovka o kadar dar ki iki kişi dahi sokaktan geçemiyor. Sokağın başında ve sonunda bir trafik lâmbası mevcut. Kırmızı yanarsa bekleyin birine toslayabilirsiniz.
Gidilecek en güzel zaman: Bahar ve yaz aylar
Vize: Schengen vizesi geçer
Para birimi: Çek Kronu
Saat farkı: Türkiye'den 1 saat geride
Ulaşım: İstanbul'dan Türk Hava Yolları direk seferiyle 2- 2,5 saatte keyifli uçak yolculuğuyla ulaşabilirsiniz.
Prag'a yakın gezilebilecek yerlerin başında dünyanın en ünlü kaplıca ÅŸehri Atamızın ve pek çok ünlü ÅŸahsiyetin ziyaret ettiÄŸi Karlovy Vary gelir. Prag'dan 2 saatlik araba yolculuÄŸu yapıp rengârenk art nouveau ve neo klasik tarzda inÅŸa edilmiÅŸ bu ÅŸirin ÅŸehre ulaÅŸabilirsiniz.Â
Dresden: Prag’dan  araçla 2,5 saatlik yolculukla Almanya'nın sanat şehri Martin Luther'in memleketi Dresden'i günü birlik geziyle keşfedebilirsiniz.
Terezin Kampı: Prag'a 45 dakika mesafede bulunan Nazilerin kurduğu toplama kampı diğer toplama kamplarına göre mevcut askeri kışladan dönüştürüldüğü için olduğu gibi günümüze ulaşmıştır. Benim hayranlıkla izlediğim "La Vita é bella" "Hayat Güzeldir" filmi burada çekilmiş. Ayrıca 1. Dünya Savaşına neden olan Kral Ferdinand suikastını yapan Sırp anarşist burada yatmış. Yahudilerin yattıkları koğuşlar, revir odaları, idam alanlarını görüp hüzünlenmemek yaşanılan acıyı ruhunuzda hissetmemek elde değil.
Sanatseverler için önerilerÂ
22 yıldır gösterimde olan ve yılda on binlerce kişinin ziyaret ettiği "Aspect of Alice" illüstrasyon şovuna gitmenizi öneririm. Gösteri 19.00'da başlıyor. Yemeğinizi erken saatte veya şov sonrası alabilirsiniz. Önerim 11'de genelde restoran servis saatleri sona eriyor öncesinde bir şeyler yiyip gitmenizdir. Meşhur Don Giovanni'nin Marionette (Kukla) Tiyatrosunu izleyebilirsiniz.
Kafka Müzesi: Kafka müzesi bahçede  enteresan iki demirden birbirine bakan ve su atan heykeliyle, içeride labirenti andıran yapısıyla, Kafka'nın havasına uygun tarzda kasvetli dekoruyla, Kafka ile ilgili resimler, kullandığı eşyaları incelerken müzeyi ziyaret ettiğiniz sırada duyacağınız ilginç seslerle sizi bir kez daha şaşırtacak! Kafka, modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biridir. Prag'ın sembolüdür. Kafka'nın duyguları; ailesi ile olan ilişkileri, eserlerinde ve özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. Kafka Prag'dan vazgeçemez döner dolaşır tekrar Prag'da kendini bulur. 3 Haziran 1924'te hayata veda ettiğinde henüz 41 yaşındadır. Arkadaşı Max Brod'a eserlerini öldüğünde yakmasını istemiştir, ancak arkadaşı eserlerini yayınlamış ve bunun üzerinden kazanım sağlamıştır. Maalesef her ünlü yazar gibi ancak ölümünden sonra Kafka'nın değeri anlaşılmıştır.
Lobkovich Sarayı: Mozart en baÅŸarılı operalarını Prag'da bestelemiÅŸ ve Barok tarzını yansıtan bu özel sarayda çalışmalarını yapmış ve sergilemiÅŸtir. Gezmenizi öneririm. Gezi sonrasında önerdiÄŸim gibi sarayın alanında bulunan "Villa Richter" de yemeÄŸinizi keyifle yiyebilirsiniz.Â
Prag,  efsanelerle dolu özel bir şehir dostlar. Her daim gezilecek bir şehir. Tekrar tekrar gitmenizi öneririm. Her zevke hitap ediyor. İster sanatsever, ister gezgin, ister gastronomi duayeni olun Prag'da aradığınızı her şekilde bulacaksınız. Orta Çağ stilinde nostaljik bir düğünle dünya evine girmek isteyenler için de sahne yaratmak gerekmiyor, şehrin doğal ortamı bunu size sağlıyor! Yeni evlenecekler burası tam size göre!
FotoÄŸraflar:Â Filiz GÃœLTEN
PaylaÅŸ