Türkiye'nin ilk 'Bizans sanat tarihi' uzmanı Prof. Dr. Semavi Eyice'nin tabloları ve eşyaları, bir köşkte 'hatıra evi' olarak sergilenecekti ancak Prof. Dr. Eyice'nin ölümünden 2 yıl sonra tablo ve eşyalar İstanbul'da bulunan bir antikacıya satıldı. Eserlerin izini süren DHA ekibi antikacıya ulaştı. İddiaları doğrulayan antikacı, "Hocanın kızları bize geldi. Biz de eşyaları satın aldık. 10- 15 gün içinde hocanın bütün eşyaları satıldı" dedi. İstanbul Sit Alanları Alan Yönetimi Kurucu Başkanı İhsan Sarı ise "Tablo ve eşyaların satımıyla Prof. Dr. Semavi Eyice'nin manevi ölümü de gerçekleşmiş oldu" diye konuştu.
#Prof. Dr. Semavi EyiceTürkiye'nin ilk 'Bizans sanat tarihi' uzmanı Prof. Dr. Semavi Eyice'nin tabloları ve eşyaları, bir köşkte 'hatıra evi' olarak sergilenecekti ancak Prof. Dr. Eyice'nin ölümünden 2 yıl sonra tablo ve eşyalar İstanbul'da bulunan bir antikacıya satıldı. Eserlerin izini süren DHA ekibi antikacıya ulaştı. İddiaları doğrulayan antikacı, "Hocanın kızları bize geldi. Biz de eşyaları satın aldık. 10- 15 gün içinde hocanın bütün eşyaları satıldı" dedi. İstanbul Sit Alanları Alan Yönetimi Kurucu Başkanı İhsan Sarı ise "Tablo ve eşyaların satımıyla Prof. Dr. Semavi Eyice'nin manevi ölümü de gerçekleşmiş oldu" diye konuştu.
#Prof. Dr. Semavi EyiceOsmanlı döneminde Arife günü sarayda düzenlenen bayram merasiminde padişahların kullandığı "Arife Tahtı" Topkapı Sarayı Revan Köşkü'nde sergilenmeye başlandı. Tahtın özellikleri ile ilgili bilgi veren Topkapı Sarayı Dairesi Başkanı İlhan Kocaman, "Arife tahtının ahşabı cevizdendir. Üzeri sedef ve bağ ile kaplanmıştır. Ustası, 1. Ahmed döneminin ser mimarı ve aynı zamanda Sultanahmet Camii'nin de mimarı olan Mehmet Ağa'dır.'' dedi.
#İstanbul- Saraydan günümüze kalan eserlerin bulunduğu alanın ören yeri haline getirilmesi hedefleniyor - Edirne Sarayı Kazı Başkanı Doç. Dr. Özer: - "Edirne Sarayı’ndan günümüze ulaşabilen, Fatih ve Kanuni köprüleri, Babüssaade, Cihannüma Kasrı, Adalet Kasrı, Av Köşkü, Su Maksemi, Namazgahlı Çeşme, Av Köşkü ve Matbah-ı Amire’nin bir bütün olarak ele alınacağı bir proje hazırlayarak saraya bir ören yeri statüsü kazandırılmasını hedefliyoruz"
Eskişehir, bozkırın ortasında son 10 yılda yeşeren bir aşk şehri. Gören herkes, buradan bahsederken “tıpkı küçük bir Avrupa şehri gibi” demekten kendini alamıyor. Gerçekten de Paris ile Venedik’ten izler taşıyor. En çevreci ulaşım taşıtlarından biri olan trenle gidilebilen sayılı yerlerden. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Afyon ve Kütahya’dan trenle ulaşmak mümkün. Porsuk Çayı şehri bir nehir ortadan bölüyor ve her yerde ışıklandırılmış köprüler var. Sokakta yaşlı birini bulmak, samanlıkta iğne bulmaktan zor. Kafeler, barlar, restoranlar cıvıl cıvıl. Ama olur da gitmeye niyetlenirseniz, dikkat! Ya sevgilinizle veya eşinizle, ya da yalnızlığınızı hissetmeyeceğiniz kalabalık bir arkadaş grubuyla gidin. Öğrenci yoğunluğundan mıdır, şehrin romantik havasından mıdır bilinmez; Eskişehir el ele tutuşan çiftlerle dolu.