25 yıldır dış haberciliğinden, cumhurbaşkanlığı, ekonomi, sağlık muhabirliğine kadar gazeteciliğin her alanında çalışan bir muhabir olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki ‘sokak röportajcılığı’ diye bir gazetecilik türü yok. Sokak röportajları halkın nabzını tutmak açısından habercilik adına faydalı bir yol olsa da ifade edilen görüşlerin geniş bir kitleyi temsil etmesinin zor olması ve bazı noktalarda da soruyu soranın ‘kim’ olduğuna göre farklılaşabiliyor. Ancak izleyicisi çok. Peki, neden? Amaç halkın sesini duyurmak mı halkı manipüle etmek mi yoksa para kazanmak mı? Sokak röportajları tartışmasını en iyi bilenlerle masaya yatırdık.
#Sokak RöportajıReddettiği erkek tarafından öldürülen Pınar Gültekin, bir plazanın 20. katından atılan Şule Çet, 5 yıl önce bir minibüste cinsel saldırıya direndiği için öldürülen Özgecan Aslan için seslerini yükseltmiş, “Kadın cinayetleri son bulsun” demişti. Olmadı. Pınar, Şule, Özgecan, Emine, Münevver... İsimler değişiyor, gerçek değişmiyor. Peki neden? Nasıl duracak bu erkek şiddeti? Uzmanlara sordum.
#YazarGazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Acar’ın kameranın açık olduğunu unutup “Kızların resimlerini de görüyoruz böylece, çaktırma” demesi sosyal medyayı salladı. Acar, büyük tepki toplayan sözlerinin ardından istifa ederken ‘akademik düzeyde’ kadına bakışın ne olduğunu kadın akademisyenlere sorduk.
#YAZAR