Güzin Abla'ya...

SEVGİLİ Güzin Abla,

Lütfen bana cumartesi günü köşenizde yer verdiğiniz mektubun aslında bir kurgu olduğunu söyleyin!

Gerçi böyle bir durumun asla söz konusu olmayacağını biliyorum ama ne olur bir kereye mahsus oluversin!

Eğer bu memlekette hálá böbrek taşı düşürmekle kızlığın bozulabileceğini düşünenler varsa ben buraları terk edeceğim de...

Tamam, ‘‘Öksürdüm, kızlığım bozulmuş mudur?’’ diye soranlar da olmuştu ama o eskidendi. O zamanlar televizyon siyah beyazdı, cep telefonu yoktu, internet nedir bilmezdik falan filan. Yani demek istiyorum ki teknoloji kadar olamadı mı insan kısmı? O ilerledi de biz olduğumuz yerde kaldık mı?

Yalvarırım o mektubun yalan olduğunu söyleyin bana Güzin Abla! Su serpin yanan bağrıma!

* * *

Belki okumayanlar vardır...

Söz konusu mektubu yazan 24 yaşında bir erkek. Bir sevgilisi var. Bu sevgili kendisiyle tanışmadan önce birkaç kez böbrek taşı düşürmüş. Bizimki Güzin Abla'ya soruyor, ‘‘Acaba kızlığı bozulmuş mudur?’’ diye.

Gerçi sonradan beraber olduklarında kızcağızın hafif bir kanaması olmuş ama bizimkini bu hafif kanama tatmin etmemiş. Onun aklı taşta. Taşın kendinden önce davrandığı kanaatinde. Ve bu adam köyden falan değil, mektubundan anlaşıldığına göre büyük bir şehirde yaşıyor.

Aslında adamcağızın kabahati yok. Akıl, fikir, mantık dediğimiz şeyler çanakla önüne getirildi de, ‘‘Ben almiiim’’ mi dedi?

Yoksa yoktur işte!

Fakat merak da yokmuş demek.

Neyse bu vesileyle öğrendi neyin ne olduğunu.

* * *

Kim bilir daha böyle ne cevherler vardır yurdun dört bir yanında...

Mesela bir yerlerde biri bebeğin bağırsakta geliştiğinden hareketle karısına 9 ay def'i haceti yasaklamış olabilir.

Ya da ne bileyim biri kalkıp ‘‘Karım hastalıklı çıktı, ayda bir kanaması oluyor’’ diyebilir.

‘‘Yok artık!’’ demeyin. Her şey olabilir. O mektubu okuduktan sonra birtakım şeylerde sınır olmadığını anladım. O ‘‘birtakım şeyler’’in yerine siz uygun bulduğunuz sıfatları koyun artık, ben kimseye hakaret etmiş olmayayım.

Şimdi şiddetle bu mektubu yazan gençle tanışmak istiyorum. Bakarsınız tanışınca sever, hoşgörürüm. Öyle bir huyum vardır zira benim. Hayır, gitmek istemiyorum buralardan, seviyorum memleketimi... Kalmak için çare arıyorum.

Ve Güzin Abla'ya sabırlar diliyorum. Kim bilir köşesine alamadığı daha ne mektuplar geliyordur böyle...


MIŞ-MUŞ


Türkler 6 ayda bir yeni model cep telefonu alıyormuş.

Gerçi elektrik yok, şarj edemiyoruz ama cesedi yakışıklı olsun hiç olmazsa...

Yeni çağın kadını kusursuz imaj için her türlü acıya katlanıyormuş.

Ona ‘‘yeni çağın kadını’’ değil, ‘‘yeni çağın manyağı’’ denir.

En aşık şoförler kamyon şoförleriymiş.

Verin hepsini kısa yola... Her gece dönsünler o aşık oldukları kadınların yanına... Sonra bir araştırma daha yapın.

Amerikan Monopoly oyununun İslami versiyonu çıkmış.

Yarın Popstar'ın da çıkabilir, ‘‘Müezzinstar.’’
Yazarın Tüm Yazıları