Güneşin batışının 14. yılı...

Hayatımızın mavi, turuncu, mor, gri renkli ufuk çizgisinin fonunda dönem dönem ne güneşler batmıştır.

Haberin Devamı

Bizi karanlığa boğan…

 

Sonra yeniden doğan…

 

Öyle ya; çiçekler solup solup tekrar açıyorsa, en derin yaralar kapanıyorsa, en büyük acılar unutuluyorsa…

 

Güneşin her akşam batıp her gün doğması gibi hayatımızda zaman zaman doğup batması da…

 

Yaşamdaki küçük mutlulukların farkına varmamız içindir aslında hayatımızdaki bu güneşlerin doğuş ve batışları…

 

Ki doğarken nasıl sevinçle çarparken, batışlarda nasıl da belirsizleşir, silikleşir kalbin atışları.

Haberin Devamı

 

İşte bunlar hayatı anlayalım, yaşamın farkına varalım diye…

 

Ama bir güneş var ki;

 
Yılları durduracak, güneşi doğduracak, dünyamızı dolduracak bir sevgi istediğimizde bize eşlik eden…

Ayrılıklarımızda, sevdiğimiz ‘Yanımızda olmayınca’ aşkın hasret çölü, gözyaşı gölü, yaşayan bir ölü olduğumuzu nasıl da…

Onu bir daha hiç ama hiç göremeyeceğimizi anladığımızda; ‘Seni görmem imkansız, rüyalarım olmasa.’ Eşlik ederken bu cümlelere, her gece onu rüyalarımızda görmeyi aslında nasıl da gönülden dilerken…

Sevgiliyi ‘Senede bir gün’ görmeye razı olurken…

‘Elbet bir gün buluşacağız’ ahdını gönlümüze iliştirirken…

Sevdiğimizin ‘gözlerinin içine başka hayal’ girdirmeyen…
 
Bize ait çizgileri sildirmeyen…
 
‘Ah bu şarkıların gözü kör olsun’ derken aslında şarkıları sevgiyle kör etmek yerine bu sitemi sevdiğimize yaptıran…

Sevgilinin yokluğunda sevda bahçemizdeki çiçekler solduğunda, güneşin yolladığı ‘Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu. Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu. Sevda bahçelerimin çiçekleri soldu’ derken kalbimizde hasret sıcaklığını hissetmemek mümkün mü peki?

İşte tüm bu hallerimizi güneş sıcaklığındaki sesiyle, gönlümüzdeki duyguların tercümanı olarak bizi anlayan o güneş ki;

 

Güneş batalı çok oldu, 23 Eylül’ü 24 Eylül’e bağlayan gece yarısında şu an bu yazıyı yazarken, içtiğim rakıya ve meze yaptığım anılara eşlik eden fonda yine onun sıcaklığı, onun şarkıları…

 

Daha niceleri…

 

Yüzlercesi…

Haberin Devamı

 

24 Eylül 1996’da yani 14 yıl önce bugün, doğru yerde ama yanlış zamanda batan ‘Sanat Güneşi’miz Zeki Müren’e…

 

Ondan dinlediğimiz, bildiğimiz ve “Beklenen Şarkı’lar” ki…

 

Her zaman dinlenecek, hep eşlik edilecek.

 

Dünya durana kadar…

 

Kıyamet kopup da…

 

Güneş batana kadar!

 

 

                                                                   MELİKE BİRGÖLGE

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları