Güncelleme Tarihi:
İnsanlık tarihine yön veren Anadolu coğrafyası, tarih boyunca onlarca farklı medeniyete ev sahipliği yaptı. Böylesi köklü bir tarihin barındığı topraklarımızda haliyle müzelerimiz oldukça zengin. Her birine adım attığınızda binlerce yıl geriye uzanan büyülü bir yolculuğa çıkmış hissine kapılmak mümkün. Hatta sadece tarih ve sanat eserleri değil önemli isimlerin anılarını ve eserlerini de keşfetme şansına sahibiz.
Ben de deniz, kum ve güneş üçlüsünden çok daha fazlasını hayal edenler için Akdeniz Üniversitesi Tarihi Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Erdal Taşbaş, Tarihçi ve Yazar Samet Altıntaş, Seyahat Yazarları Nurgül Büyükkalay ve Erdoğan Gümüş'e ‘Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken müzeler hangileri?’ diye sordum. 8 şehirden birbirinden güzel 15 müzeyi önerdiler.
1 milyonu aşkın eser ve Kadeş antlaşması: İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ / İSTANBUL
Tarihi 600 yıl öncesine dayanan büyük bir hazineyi barındıran İstanbul Arkeoloji Müzesi, Türkiye’nin ilk müzesi. Ayrıca dünyada müze binası olarak tasarlanıp bu amaçla kullanılan ender yapılardan biri. Osmanlı döneminden miras kalan koleksiyonunda tarihimizin ve coğrafyamızın zenginliğini görmek mümkün. Müzede imparatorluk topraklarından getirilen eserlerle beraber çeşitli kültürlere ait 1 milyona yakın eser bulunuyor.
-- Arkeoloji Müzesi binası İstanbul’daki neo-klasik mimarinin en güzel örneklerinden biri. Büyük İskender ve Kral Tabnit’in lahitleri, Likya Lahitleri, Yaslı Kadın Lahitleri ve Sydon Nekropolü Arkeoloji Müzesi’nin en çarpıcı eserlerinden. Kompleks içerisindeki en eski yapı Osmanlı, dönemi sivil mimari örneklerini göreceğiniz Çinili Köşk Müzesi. Çinili Köşk Müzesi’nde Türk-İslam çini sanatına ait eserler sergileniyor.
-- Eski Şark Eserleri Müzesi Anadolu ve Mezopotamya’nın İslam öncesi dönemlerine ait eşsiz eserleri barındırıyor. Mısır, Mezopotamya, İslamiyet öncesi Arabistan eserleriyle beraber Anadolu eserleri, Urartu eserleri ve çivi yazılı belgeler müze koleksiyonunun en önemli eserlerini oluşturuyor. Dünyanın en eski barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması ve eski Babil döneminden kalma aşk şiirini ise görmeden sakın dönmeyin.
Gittiyseniz tekrar gidin - YEREBATAN SARNICI / İSTANBUL
İstanbul'un görkemli tarihsel yapılarından birisi de Ayasofya Camii’nin güneybatısında bulunan Bazilika Sarnıcı. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve mermer sütunlar sebebiyle halk arasında ‘Yerebatan Sarayı’ olarak da biliniyor. Bir süredir İstanbul Büyükşehir Belediyesi miras ekiplerinin restorasyonda olan sarnıç, 22 Temmuz’da açıldı ve ziyaretçi akınına uğruyor.
Edebiyat yuvası: AŞİYAN MÜZESİ / İSTANBUL
Burası Şair Tevfik Fikret’in 1906-1915 yılları arasında yaşadığı ev. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1940 yılında yazarın eşi Nazime Hanım’dan araziyi satın aldı ve 1945’te 'Edebiyat-ı Cedide Müzesi' olarak açıldı. Tevfik Fikret’in Eyüp mezarlığında bulunan na’şı da 1961 yılında çok beğendiği evin bahçesine nakledildi ve bu tarihten sonra müze ‘Aşiyan Müzesi’ adını aldı.
“Üç kattan müteşekkil müzenin birinci katında, Edebiyat-ı Cedidecilerin fotoğraf, kitap ve özel eşyaları karşılıyor sizi. Burada; Abdülhak Hamit’e ait kişisel eşyalar, tablolar, fotoğraflar, çalışma masası ve koltuklar dikkat çekiyor” diyen Samet Altıntaş, mutlaka görülmesi gereken eserlerle ilgili şu önerilerde bulundu:
“Tevfik Fikret’e tahsis edilmiş ikinci katta; şairin yatak odası ve çalışma odası var. Onun yaşadığı yıllarda yatak odası olarak kullandığı odada; şahsi eşyaları, vefat ettiği yatak ve Mihri Hanım tarafından şairin yüzünden alınan maskın kopyası gibi objeler sergileniyor. Çalışma odası olarak kullandığı odasında, çalışma masası ve koltuğu, kendisi tarafından yapılan resim çalışmaları, tablolar bulunuyor. Müzenin en özel objesi, Son Halife Abdülmecit Efendi’nin, Tevfik Fikret’in ‘Sis’ şiirinden esinlenerek yaptığı ünlü tablo... Bu sanat eserine yavaş yavaş, kah uzaktan kah yakından bakın ve kendinize şu soruyu sorun: “Bu şehir, o eski İstanbul mudur?”
Dünyanın en büyük mozaiklerinin sergilendiği müze: HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİ / HATAY
Tarih boyunca çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir Hatay. Sahip olduğu zengin tarihine ait eserler Türkiye’nin en büyük mozaik müzesi olan Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Ayrıca 10 bin metrekarelik alanıyla dünyanın en büyük mozaiklerinin sergilendiği müze unvanına da sahip.
Nurgül Büyükkalay, “Eşsiz renkli taşları ve detaylı işlemeleriyle mozaikler öyle büyüleyici ki müzenin mozaik bölümünde saatlerinizi geçirebilirsiniz. Tüm dönemleri kapsayan Antakya darphanesinde darp edilen bir sikke koleksiyonuyla birlikte Tell Atçana, Tell Tayinat, Samandağ, Dörtyol, Kırıkhan, Altınözü ve Hassa ilçelerindeki kazılardan çıkan eserler görecekleriniz arasında” dedi ve detaylandırdı:
-- Terkedilmiş Ariadne Mozaiği, Mevsimler Mozaiği, Venüsün Doğuşu Mozaiği, Antakya Lahidi en çok beğenilen eserlerden. Lahidin en önemli özelliği bulunduğu güne kadar hiç açılmamış bir mezar olması. Benim müzede en dikkatimi çeken eserlerden biri yazıtında ‘neşelen’ yazan İskelet Mozaiğiydi. “Hayatınızın kısa olduğunu göz önüne getirin. Ne kadar mutlu olabiliyorsanız kısa dönemde o kadar güzel yaşayın” mesajı veriyor.
-- Bir de tüm ihtişamıyla müzenin ortasında sergilenen Suppiluliuma Heykeli çok dikkat çekici. Bu heykelin dünyada benzer bir örneğine rastlamanız çok zor. Bazalt taşından yapılmış heykel tam 1,5 ton ağırlığında. Dikkatli incelediğinizde bir elinde buğday bir elinde hançer tuttuğunu göreceksiniz. Elindeki buğday başakları Amik Ovası’ndaki bolluğu ve bereketi, hançer ise savaşı simgeliyor. Heykelle beraber bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi unutmayın.
Keşfedilecek çok şey var: ANTALYA MÜZESİ / ANTALYA
Muhteşem doğasının yanı sıra zengin tarihi kalıntılara da sahip bir şehir olarak Türkiye’de turizm ve tatil denilince akla gelen ilk yer Antalya… Pamfilya, Pisidya ve Likya gibi tarih fışkıran çok önemli bölgelerde yer alan Perge, Aspendos, Side, Termessos, Phaselis, Olympos, Myra, Patara, Ksanthos başta olmak üzere daha birçok antik kente sahip olan şehrin müzesi de bu zenginlikten nasibini almış.
Özellikle Antalya Müzesi şehrin en güzel noktalarından birinin üzerinde kurulu ve 4 binden fazla eserin teşhir edildiği 30 bin metrekarelik bir alanda yer alıyor. Müzenin hemen önünde ünlü Konyaaltı plajı uzanıyor ve Toros Dağları’yla birleşerek adeta bir kartpostala dönüşen eşsiz manzara tepeden seyredilebiliyor.
“1988 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi ödülünü alan Antalya Müzesi, zengin kataloğu sayesinde sadece Türkiye’nin değil dünyanın en önemli heykel müzelerinden biri olarak şehre gelen turistlerin de yoğun ilgi gösterdiği yerlerden. Hatta 11 farklı dilde sesli rehberlik hizmeti de sunuluyor” diyen Doç. Dr. Erdal Taşbaş, “Bir taraftan ziyaretçilerine Paleolitik çağlardan günümüze kadar kronolojik ve kesintisiz bir tarih seyri sunarken, diğer taraftan da çok ilginç ve nadir eserleri barındırıyor” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
-- Arkeologların gözünden bakıldığında müzenin simgesi, sanatçının iki farklı renkte mermeri bir arada kullanarak yapmış olduğu Dans Eden Kadın heykeli iken, ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği eserlerin başında ise haberlere konu olmuş Herakles lahdi, Herakles heykeli ve Elmalı sikkeleri geliyor. Öte yandan Bayındır Tümülüsü’nden çıkarılmış olan fildişi Tanrıça Leto ile Termessos’da bulunan ve Stephanos isimli bir köpek için yaptırılmış olan lahit de müzenin dikkat çekici ünlü eserleri olarak öne çıkıyor.
-- Ayrıca Antalya Müzesi’nde Zeus, Hera, Aphrodite, Dionysos, Apollon, Artemis, Hermes, Athena, Nemesis gibi tanrı ve tanrıçalar ile tarihin ünlü imparator ve imparatoriçelerinin hayranlık uyandıran heykelleri de bulunuyor. Bu konuda müzeyi zengin bir kataloğa sahip kılan eşsiz heykellerin çoğunluğu ise Antalya merkez yakınlarındaki Perge antik kentinden çıkarıldı. Bununla birlikte zengin bir lahit koleksiyonuna da sahip olan müzede lahitler arasında gezerek Truva Savaşı’ndan sahneleri izlemek de mümkün.
Oldukça büyüleyici: ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ / GAZİANTEP
Zeugma Müzesi hem bina büyüklüğü hem de mozaiklerin kapladığı alan açısından dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri. Geç Antik Dönem kiliseleri, erken Süryani ve Hristiyan ikonografisine ait örnekler, Roma Dönemi’ne ait heykeller, sütunlar ve çeşmeler müzeyi çekici kılan eserlerinden. Özellikle müzede çok büyük boyutlu panolar var ve hepsi görülmeye değer.
Erdoğan Gümüş, “Bugün kendine özgü koleksiyonlarıyla dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Anadolu arkeolojik eserleri, Paleotik Çağ’dan başlayarak günümüze kadar kronolojik bir sırayla sergileniyor” dedi.
En özel yer: KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ (I.TBMM BİNASI) / ANKARA
Günümüzde Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak kapılarını ziyaretçilerine açan bu binanın en önemli özelliği Ankara taşı olarak bilinen pembe-mor renkli yerel andezit taşıyla inşa edilen ve 'Birinci Millî Mimarlık Dönemi Üslubu'nun Ankara’daki ilk örneklerinden olması.
1957 yılında müzeye dönüştürülmesine karar verilen bina, 23 Nisan 1961 tarihinde 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi', 23 Nisan 1981 tarihinde de 'Kurtuluş Savaşı Müzesi' adıyla ziyarete açıldı.
“Müze koleksiyonu içinde, Atatürk ve bazı milletvekillerine ait şahsi eşyalar, etnografik malzemeler, istiklâl madalyaları, savaş araç ve gereçleri, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun müsveddeleri, telefon ve mors yazıcı gibi iletişim araçları ile yağlı boya tablolar bulunuyor” diyen Erdoğan Gümüş, yapının bölümleri arasında Riyaset Divanı Bakanlar Kurulu odası, Encümen Odası (Komisyon Odası), Şer’iye Encümeni Odası (Anayasa Komisyonu), Meclis Toplantı Salonu, Reis Odası (Meclis Başkanı Odası) gibi alanların da yer aldığını ekledi.
Mutlaka ziyaret edilmeli: CUMHURİYET MÜZESİ (II. TBMM BİNASI) / ANKARA
“Milletin yazgısını milletten aldığı güçle değiştiren Zafer Meclisi” sloganıyla kapılarını ziyaretçilerine açan Cumhuriyet Müzesi, 1924 yılında II. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak hizmete açıldı, Kurtuluş Savaş’ı sonrası kalkınma mücadelesinde, Türk siyasî tarihinde önemli bir rol üstlendi.
“Müze, Osmanlı ve Selçuklu motiflerinin kullanıldığı kalem işi süslemeli tavanlarıyla göz alıcı iç mekâna sahip” diyen Erdoğan Gümüş şöyle devam etti:
-- Esasen bina mimar Vedat Tek tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası toplantı yeri olarak tasarlanmış ve inşa edilmiş. I. TBMM binası yeterli gelmeyince bu binanın işlevi değiştirilerek Meclis binası olarak hizmete başlamış. İlk olarak 1981 yılında müze olarak kapılarını ziyaretçilerine açan bina, bodrum üzerine iki kat olarak kesme taştan inşa edilmiş.
-- Müzeye girdiğiniz andan itibaren, özellikle Ulu Önder Atatürk’ün kişisel eşyaları karşısında heyecanınız bir kat daha artıyor. Hele hele Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okuduğu mikrofonu görünce, duygulanmamak ne mümkün. Burası aynı zamanda Türkiye’nin ilk çocuk dostu müze olma özelliği de taşıyor. Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın kişisel eşyaları, Mecliste kullanılan çeşitli kırtasiye araçları, Meclis görüşme tutanakları, milletvekili yoklama defterlerinden birer örnek ile Atatürk ilke ve inkılâplarına ilişkin eserler müzede sergileniyor.
Otomobil tutkunlarına özel: ANADOLU ARABALAR MÜZESİ / BURSA
Yolunuz Bursa’ya düştüğünde görecek çok yer var. Fakat onca güzellik içinde başı Türkiye’nin ilk ve tek Anadolu Arabaları Müzesi çekiyor. Eski Bursa’nın görece hâlâ yeşil kalan Umur Bey Mahallesi’nde bulunan bu zaman kapsülü, eski bir ipek fabrikasının yerine inşa edildi. 2002’den bu yana da ziyarete açık.
Samet Altıntaş, “Şehre böylesi bir kamusal alan kazandırılmasının nedeni, Bursa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ve yine bu topraklardan çıkmış, 2 bin 600 yaşındaki bir araba. Zaten müzeye adımınızı attığınızda sizi kimi bilim insanlarına göre en önemli buluş addedilen tekerleğin icadı karşılıyor” dedi ve ekledi:
“Zaman tünelinde gerçekleşen gezintide, geleneksel araba atölyelerinden motorlu taşıtlar çağına ışınlanıyorsunuz sanki. Türkiye’yi saran Murat 124, Murat 131 ile ‘kuş serisi’ adı verilen Şahin, Doğan, Kartal markalarının ilk ve son üretimlerini göreceksiniz. Dünyanın aceleci vakitleri başınızı döndürdüyse Fayton Kafe’de yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Zaman çok hızlı aktığından mı nedir, arkada bıraktığımız hemen her şey nostaljik bir imgeye dönüşüyor. Bir zamanlar babalarımızın yaşamlarında önemli anılar biriktiren Murat 124, halk arasındaki adıyla ‘Hacı Murat’lar, böylesi devirlerden kalma mesela. İlk üretilen ve seri numarası ‘0001 Murat 124’ bu müzede, görmeden, fotoğraflamadan sakın dönmeyin”
Türkiye’nin ilk yerli otomobili burada: TÜRASAŞ DEVRİM ARABALARI MÜZESİ / ESKİŞEHİR
Bursa’nın dışında Eskişehir’de de mutlaka görülmesi gereken bir araba müzesi var. Açılımı Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi Anonim Şirketi olan TÜRASAŞ Devrim Arabaları Müzesi… Bozkırın ortasında örnek bir kent olan Eskişehir’de mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Samet Altıntaş, “Açık ve kapalı olmak üzere iki bölümden oluşan alanda TÜRASAŞ ve ülkenin demiryolu tarihi hakkında malumat veren çeşitli objeler yer alıyor” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
-- Türkiye’nin ilk yerli aracı olma özelliğini taşıyan ve 1961 yılında TÜRASAŞ Eskişehir tesislerinde Türk mühendisleri ve işçileri tarafından üretilen Devrim Otomobili, 1956 yılında yapımına başlanan ilk minyatür buharlı Mehmetçik Lokomotifi, 2200 tipi Buharlı Lokomotif, 24000 tipi Lokomotife ait makinist kabini ve daha fazlası müze koleksiyonunun parçası olarak sergileniyor. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla 129 günde Eskişehir Demiryolu Fabrikası’nda üretilen Devrim’in trajik hikâyesini bu alanı gezerken duygulanacaksınız. Bu arada 2008 yapımlı Tolga Örnek’in ‘Devrim Arabaları’ filmini izlemenizi de tavsiye ederim.
3 bini aşkın eser sergileniyor: ORMAN MÜZESİ / BURSA
Bursa’da keşfe çıkılacak bir diğer yer de Orman Müzesi… Bursa’nın görece popüler müzelerinin haricinde, kıyıda kalmış bir tarihi adres. ‘Saatçi Köşkü’ diye bilinen bu yapı, 19. yüzyıl sivil mimarisinin en güzel örneklerinden. Kalem işi ve duvar resimleriyle gerçekten görülesi bir yer.
“Köşk, uzun yıllar konut, 1939-1949 yıllarında Orman Okulu, 1983 yılına kadar da Bölge Orman Müdürlüğü olarak kullanıldı” diyen Samet Altıntaş, “1989’dan bu yana Ormancılık Müzesi olarak tasarlanan bu mekânda Osmanlı’dan günümüze orman ve ormancılıkla ilgili 3 bini aşkın eser sergileniyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Orman ve ormancıların yaşamını anlatan fotoğraflar, kullandıkları araçlar, orman içi haberleşme aletleri, haritalar ve önemli bir fosil koleksiyonu bulunuyor. 350 yıllık karbonifer fosili, 50 milyon yıllık sarıçam, karaçam ve ceviz fosilleri 2 milyon yıllık sekoya fosili nefes kesici. Ormanda yaşayan hayvanları tanıtmak amacıyla mumyalanmış hayvanları görünce nefesiniz gerçekten kesilmesin, benden söylemesi…”
Karagöz ve Hacivat’ın peşinde: KARAGÖZ MÜZESİ / BURSA
Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun en nevi şahsına münhasır karakterleri olan Karagöz ve Hacivat’ın tarihinde yolculuğu çıkacağınız bir müze burası… Çekirge caddesi üzerinde yer alan ve yıllardır atıl duran eski trafo binası, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı tarafından yeniden yapılandırılarak Sanat Evi olarak hizmete sunuldu. Bursa’nın kültürel simgesi olan Karagöz anıtı da hemen müzenin karşısında bulunuyor.
Samet Altıntaş, “7’den 77’ye hemen herkesin bir şekilde perde gazellerine kendini kaptırdığı bu oyun, hâlen enerjik bir fotoğraf” ifadelerini kullandı ve 2007’de kapılarını açan müzede iki galeri olduğunun altını çizdi:
“İlkinde Türk gölge oyunu olan Karagöz’ün tarihçesinin bulunduğu bilgilendirme panoları var. İkinci galeride geleneksel tiyatronun duayenlerinden olan Prof. Dr. Metin And’ın koleksiyonundan derlenen Karagöz oyunu tasvirlerinin yanı sıra ve Orhan Kurt, Metin Özlen, Tacettin Diker gibi ustalara ait tasvirler de sergileniyor. Ayrıca müzede yapılan gölge oyunu gösterilerinin yanı sıra çocuklar için gerçekleştirilen tasvir atölyeleri kaçırılmaması gereken bir detay. Bütün bir Karagöz repertuvarında yer alan karakterlerin kukla tasvirlerini de mutlaka görmelisiniz.”
Dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi: KÖSTEM ZEYTİNYAĞI MÜZESİ / İZMİR
Yaklaşık 15 yılda tamamlanan Urla Uzunkuyu köyündeki müze, ‘dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi’ kompleksi olarak biliniyor. Müze, bugüne kadar ülkemizdeki tüm zeytinyağı ezme sistemlerinin 1/1 ölçekte müzede sergilenmesini sağlamak, Ege ve Urla Yarımadası zeytinciliğinin ne kadar zengin olduğunu göstermek amacıyla kuruldu.
Levent Köstem’in Klazomenai antik Kenti’nde yıllarca yaptığı araştırmalarıyla bilinen, sanat tarihçisi Ali Ertan İplikçi’nin desteğiyle 2017 yılında müzeyi ziyarete açtığını söyleyen Nurgül Büyükkalay, ailecek güzel bir vakit geçirmek için de müzenin harika olduğunun altını çizdi.
“Müzenin toplam alanı 20 bin metrekare. Bunun 5 bin 650 metrekaresini kapalı alanı oluşturuyor. Müzede depo ve laboratuvar aynı alanda. Ayrıca çocukların eğitim aldığı toplantı ve sergileme salonları da müzeyi diğer örneklerinden ayıran özelliklerinden biri. Arberatum oluşturma mantığıyla düzenlenen bahçesi çocuklara doğayı sevdirmek amacını taşıyor."
Fotoğraf: Nurgül Büyükkalay
Resimler çok büyüleyici: ARKAS SANAT MÜZESİ / İZMİR
İzmir’de döneminin en güzel yapılarından biri olarak 1906’da inşa edilen ve bugün Fransa Fahri Konsolosluğu olarak hizmet veren tarihi Fransa Konsolosluğu binasının denize bakan bölümü, Fransız Hükümeti tarafından 20 yıllığına, kültür ve sanat amaçlı kullanım için Arkas Holding’e tahsis edildi. Bir yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından da bina Kasım 2011’de Arkas Sanat Merkezi adıyla açıldı.
-- Farklı dönemlere ait Türkiye ve yurt dışından sanatçıların resim, heykel, halı, zırh, cam objeler müzenin eserleri arasında. Bu eserler dönem dönem yurt içi ve yurt dışındaki önemli müzelerde sergileniyor. Müzenin zemin katında 19. ve 20. yüzyıl Avrupa resim ve heykel sanatının önemli temsilcilerinin eserleri sergileniyor.
-- Tablolarla beraber en çok dikkatimi çeken eserler Auguste Rodin ve Camille Claudel’in heykelleri oldu. Üst katta ise 16-17. yüzyıl Avrupa handanlarına ait zırh, miğfer ve silah koleksiyonu, Rönesans’tan kalma duvar halıları ve klasik dönem Anadolu halıları sergileniyor. Ziyaret edeceğiniz son bölüm olan cam galeride ise Roma imparatorlarının mermer büstleriyle birlikte antik dönem tapınaklarından mermer replikalar var.
Fotoğraflar: Alamy, İStock