Güncelleme Tarihi:
Dünyanın gündemi yaklaşık 2 aydır Strep A bakterisi...
Özellikle 5-15 yaş grubundaki çocukları etkileyen Strep A ve tetiklediği kızıl hastalığı, Avrupa'nın dört bir yanında can kayıplarına neden olurken Türkiye'de de vakalarda artış görülüyor.
Hapşırma ve öksürme sırasında havaya saçılan damlacıklar yoluyla yayılan Strep A fazlasıyla bulaşıcı bir bakteri olarak biliniyor. Dahası bu bakteriye karşı geliştirilmiş bir aşı bulunmaması da hastalığın okullar gibi kalabalık kapalı ortamlarda hızla yayılabileceğine dair endişeleri artırıyor.
Ne var ki hafta başında İsveç'ten heyecan verici bir haber geldi. Lund Üniversitesi'nden bir grup bilim insanı Strep A enfeksiyonu geçirip iyileşen bir hastanın kanında özel bir antikor keşfettiklerini duyurdu. Bir başka deyişle Strep A aşısı için çok önemli bir adım atıldı.
ANTİKOR, ENFEKSİYONA KARŞI GÜÇLÜ BİR KORUMA POTANSİYELİNE SAHİP
Çalışmayı yürüten bilim insanları, bağışıklık sistemlerinde bir farklılık olup olmadığını görmek amacıyla Strep A enfeksiyonu geçirip iyileşen hastaların kanlarını inceledi. Katılımcılardan birinin kanında aşı üretiminin anahtarı olabilecek özel bir antikor bulundu. İzole edilen ve hayvanlar üzerinde test edilen antikorun, Strep A enfeksiyonuna karşı güçlü bir bağışıklık tepkisini tetiklediği ortaya çıktı.
Antikorlar mikroskop altında bakıldığında Y harfine benzer bir şekle sahip. Normalde hastalık yapan bir mikroorganizma vücuda girdiğinde, antikorlar Y'nin kollarından biriyle bu mikroorganizmaya tutunuyor ve bağışıklık sistemine "Harekete geç" çağrısında bulunuyor. Ancak iyileşen hastadan alınan antikor mikroplara iki koluyla birden tutunuyor. Bu da daha güçlü bir bağışıklık tepkisi sağlıyor çünkü tutunma tek kolla olduğunda, Strep A bakterisi antikorla savaşıp bağışıklık hücrelerini savuşturabiliyor.
Araştırmanın yürütücüsü İmmünolog Dr. Wael Bahnan, “Bu çalışmada saptadığımız antikor, önceki aşı girişimlerinin neden başarısız olduğunu bizlere çok açık bir şekilde gösterdi. Saptadığımız antikor, enfeksiyona karşı güçlü bir koruma potansiyeline sahip” ifadelerini kullandı.
-- Y şeklindeki bir antikorun üst bölümündeki iki kol bölgesi, patojendeki antijenik bölgeye bağlanma özelliğindedir. Normalde bu kollardan bir tanesi bir antijene bağlanırken diğer kol başka bir antijene bağlanır. Yapılan çalışmada Strep A’ya karşı oluşan antikorun her iki kolunun aynı antijene bağlandığı keşfedildi.
-- Çalışmayı çözümleyecek olursak; kandan, antikor üreten ‘B hücreleri’ ayrıştırıldı. Daha sonra, B hücreleri ile Strep A’nın önemli bir antijeni olan M proteininin etkileşimi (antikor-antijen ilişkisi) incelendi. M antijenine bağlanabilen üç antikor belirlendi. Çalışmanın ilerleyen aşamalarında kullanılmak üzere antikorlar klonlanarak çoğaltıldı. Bu antikor çeşitlerinden bir tanesinin her iki kolunun da aynı M proteinine bağlandığı ve sadece bu antikorun güçlü bağışıklık yanıtı oluşturduğu bulundu.
Strep A'ya karşı aşı geliştirme çalışmalarının geçmişi çok eskiye dayanıyor. Örneğin 1940'larda yapılan bir araştırmada 4 binden fazla gönüllüye tamamen öldürülmüş bakteri enjekte edildi ancak bu aşı hastalığın gelişimini önlemede etkili olmadı. 1960'larda bakterinin belirli parçalarını veya proteinlerini içeren aşılar gönüllülerde denendi. Ancak yine istenen netice elde edilemedi. 2000’lerde yeni teknolojiler kullanılarak yapılan çalışmalarda ise bazı umut vaat eden sonuçlar alınsa da insanlarda etkili olabilecek bir aşı henüz bulunmuyor.
‘ÇOK ÖNEMLİ BİR GELİŞME’
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener de “Bulunan antikor, Strep A hastalığı için çok önemli bir gelişme. Ortaya çıkarılan antikor, bakterilerin dokuyu parçalayan klinik tablosunu önleyeceği düşünülen özgün bir antikor. Bunun saflaştırılmasıyla klinik tabloya sebep olan bakteri bloke edilebiliyor. Gerçekten güzel bir gelişme…” dedi.
Prof. Dr. Şener, şöyle devam etti:
“Antikor-antijen ilişkisinde M proteinine bağlananların ayrılıp bakteriye karşı monoklonal antikor serisi elde edilmesi güzel bir adım. Bu da ciddi hastalık tablosunda hazır serum olarak kullanılabilir forma getirilmiş. Ama şunun da altını çizmek lazım; çoğu bakteriye karşı oluşan antikor, koruyuculukta iyi ama kalıcılıkta çok iyi olmuyor. Fakat çalışmayı yürütenler bunun için çabalıyor. Sonuç olarak Grup A streptokokların ölümcül olduğunu ve bazı bildirimlerde alışılmadık şekilde yaygınlaştığını düşünürsek bu çalışma şimdilik umut verici bir gelişme...”
Strep A bazı insanlarda hiç belirti vermezken çoğunlukla döküntü, boğaz ağrısı, kas ağrıları, yüksek ateş, yorgunluk, kulak enfeksiyonu ve ciltte yaralar gibi semptomlarla kendini belli ediyor.
Strep A bazı insanlarda hiç belirti vermezken çoğunlukla döküntü, boğaz ağrısı, kas ağrıları, yüksek ateş, yorgunluk, kulak enfeksiyonu ve ciltte yaralar gibi semptomlarla kendini belli ediyor.
‘ÖLÜMLER ENGELLENEBİLİR’
Elde edilen bulgular doğrultusunda çalışmalar hızla devam ediyor. Strep A aşısı için ilk kez bu kadar güçlü bir umut kapısı aralanmış oldu. Peki süreç sonunda Strep A’ya karşı bir aşı ortaya çıkabilir mi?
Doç. Dr. Sezer Okay, “Yeni bulgu, aşı çalışmaları için çok önemli. Sonucunda aşı ortaya çıkabilir” diye yanıtladı bu sorumu ve ekledi:
“Öncelikle yıllardır başarısız olan denemeler nedeniyle umutsuz olan Strep A aşısı çalışmaları için teşvik edici bir gelişme. Bir de sonunda etkili bir aşı geliştirilebilirse özellikle bu hastalığa karşı hassas bireylerde aşılama yoluyla ölümler engellenebilir. En önemlisi de Strep A enfeksiyonlarına karşı tedavide kullanılan antibiyotiklere olan ihtiyaç azalır ve dirençli yeni bakterilerin ortaya çıkması zorlaşır.”
'AŞI ZOR AMA İMKÂNSIZ DEĞİL'
Prof. Dr. Alper Şener ise daha temkinli konuştu. Şener, “Bir aşıyı ortaya çıkarmanın zorlukları var. Bir de Strep A bakterileri çok zengin bir yüzey proteini ve alt tiplere sahip. Yine de sonunda bir aşı olabilir. Özetle zor ama imkânsız değil” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Şener, ‘Bu hastalığı sadece aşı ile önlemek mümkün mü?’ sorusuna da cevap aranması gerektiğini vurguladı ve şöyle devam etti:
"Strep A sonrası görülen klinik tabloların sıklığına bakmak lazım… Örneğin halk arasında kalp romatizması veya eklem romatizması adıyla bilinen akut romatizmal ateş (ARA) ve böbreklerdeki küçük filtrelerin iltihaplanması olan glomerülonefrit gibi… Sonuçta bunları veya hastalığa bağlı ortaya çıkabilecek diğer sorunları sadece aşı ile önlemek mümkün mü? Özetle güzel bir adım atıldı ama çalışmanın alacağı seyri biraz daha görmemiz gerekiyor."
Solunum yolu hastalıkları yakın temas ile bulaşıyor ve damlacık yoluyla kişilere geçiyor. Aynı durum Strep A için de geçerli… Bu nedenle öksüren kişilerden uzak durulması gerekiyor. Ayrıca bir süre daha sosyal mesafe kurallarına, hijyen ve el temizliğine dikkat edilmesinde fayda var.
Solunum yolu hastalıkları yakın temas ile bulaşıyor ve damlacık yoluyla kişilere geçiyor. Aynı durum Strep A için de geçerli… Bu nedenle öksüren kişilerden uzak durulması gerekiyor. Ayrıca bir süre daha sosyal mesafe kurallarına, hijyen ve el temizliğine dikkat edilmesinde fayda var.
BUNDAN SONRA NELER OLACAK?
Doç. Dr. Sezer Okay, "Çalışmayı yürüten ekip, bulguları, moleküler tıp araştırmalarını kapsayan hakemli bir tıp dergisi olan EMBO Molecular Medicine'de yayınlattı. Ortaya çıkardıkları bulgulara dayanarak da bir patent başvurusunda bulundular" dedi ve ekledi:
"Aşı geliştirme çalışmaları biraz zaman alan süreçler. Bulunan antikorun ticarileşmesiyle hassas bireylerde pasif bağışıklık oluşturma yoluna gidilebilir. Ayrıca monoklonal antikor tedavisi de geliştirilebilir. Ekip, umutlu ve kararlı. Antikorun Strep A tedavilerinin ve aşılarının yolunu açacağını düşünüyorlar."
Fotoğraflar: Alamy, iStock